Brian Clough Bir Teknik Direktörün Aklına Girmek Lanet Takım David Peace
-
Brian Clough Bir Teknik Direktörün Aklına Girmek Lanet Takım David Peace
“Ben Brian Clough” Bir Teknik Direktörün Aklına Girmek Lanet Takım – David Peace*
Makale Yazarı: Kıvanç Koçak
*Bu makale, ROMAN KAHRAMANLARI Nisan/Haziran 2014 18. sayıda yayımlanmıştır.
Tanrı’ya inanmıyorum.
Şansa inanmıyorum.
Futbola inanıyorum
Brian Clough, Lanet TakımTürkiye’de futbol kitaplarının ciddi bir varlığından söz etmek güç. Var olanların hak ettikleri değeri gördüklerini söylemek de. Oysa yaban ellerdeki kitap dünyasında futbol kitaplarının kendine has bir yeri var. Sadece genel olarak futbol ve kültürü üzerine yazılmış kitaplar değil, kulüpler üzerine yazılmış monografik çalışmalar, futbolcu biyografi/otobiyografi kitapları da külliyatı zenginleştiriyor. Ama oralarda bile bir “roman kahramanı” olarak futbolcunun kullanımının çok fazla olduğunu söylemek pek mümkün değil herhalde. Oysa #DavidPeace, Lanet Takım’da* tam da bunu yapıyor. Hem de gerçekten benzersiz bir üslup ve tatla…
Lanet Takım’ın kahramanı #BrianClough. Gelmiş geçmiş en büyük teknik direktörlerden birisi olan Clough, futbol dünyasında artık biraz gelişigüzel kullanılmaya başlanan “efsane” sıfatını her bakımdan sonuna kadar hak eden bir isim. Zira başarısız, “küçük” takımlardan gelip geçici değil “sürdürülebilir mucizeler” yaratarak şampiyon takımlar oluşturan birisi o: Derby County’yi 2. Lig’den alıp İngiltere şampiyonu yaptı, Avrupa arenasında yarı finale kadar yükseltti; 18 yıl çalıştığı bir başka 2. Lig takımı Nottingham Forest’ten hem İngiltere hem Avrupa şampiyonu bir takım yarattı.
Clough’ın kariyerindeki en enteresan dönemlerden biriyse, Nottingham Forest’ten önce çalıştırdığı -zaten başarılı ve şampiyon bir takım olan- Leeds United’ta geçirdiği 44 gün. İşte Peace, bir tür tarihsel kurmaca olan Lanet Takım’da Clough’ın Leeds United’ta geçirdiği bu 44 günün izini sürüyor, roman boyunca gün gün ilerleyerek. İngiltere’nin en gözde menajeri olarak, en gözde takımının başına geçen Clough’ın, bu kısa sürede kulüple ve oyuncularla yaşadığı “ten uyuşmazlığı”nı iki farklı ikili anlatımla aktarıyor Peace: Bir taraftan Clough’ın sözleşme imzaladığı günden takımdan ayrılmasına kadar geçen 44 günde Leeds United’ta yaşadıklarını ele alırken bir taraftan da geçmişe dönüşlerle Clough’ın hayat çizgisini izlememizi sağlıyor. Bir taraftan anlatıcı rolünü göstermeden anlatının içinde yer aldığını hissettirirken diğer taraftan kitap boyunca kahramanın iç sesi rolünü üstlenerek Clough’ın olaylar karşında ne düşündüğünü, nasıl tavır belirlediğini sergiliyor. Bu anlamda deneysel, başlangıçta kavranması zor olsa da içine girdikçe okurun olan bitene doğrudan Clough’ın gözüyle bakmasını sağlayan bir yaklaşımı var Peace’in.
Tarihsel kurmaca: Ne kadar tarihsel, ne kadar kurmaca?
Bu noktada kitaptan, kahramanından biraz uzaklaşıp başka bir meseleyi kurcalamakta fayda var: Tarihsel kurmaca. Gerçekten yaşanmış olayları eksen alıp, bunlardan yola çıkarak roman yazmak edebiyatçıların öteden beri kullandıkları bir tarz. Ancak elbette beraberinde eleştirileri de getiren bir tarz. Zira her ne kadar anlattıklarınız belli bir tarihsel bağlam içinde doğruluk taşısa da, romanın özü gereği, özellikle o tarihsel bağlamın kurulması, romanda yer alan kişilere dair oluşturacağınız kurmaca dünyanın içeriği ve sınırları hep soru işaretleri yaratıyor. Nitekim konuyla ilgili güncel bir örnek olarak Elif Şafak’ın Ustam ve Ben romanını ele alabiliriz. Kitap, yakın zamanda yukarıda bahsettiğimiz anlamlarda epeyce eleştirildi. Zira Şafak, kitabında olayların geçtiği zamanı net şekilde belirtmiş, romanın kahramanı olarak da Mimar Sinan’ı seçmişti. Dolayısıyla kurmacanın imkânları ve gerçeklik arasında salınan bir roman yazarak okuru tam olarak ikna edemese de, en azından inandırıcılık duygusunu tatmin etmesinin zorunlu olduğu bir işe girişmişti. Çünkü “tarihçi kendi işinin sınırlandırmalarıyla cebelleşir, kafasından bazı şeyler uyduramaz. Kurmaca yazarı daha özgür görünüyor… Ancak yine de birçoğumuz gerçek ve kurmaca arasındaki sınırı kontrol etmek isteriz.”(1) Nitekim Ustam ve Ben de sadece mimari tarihi açısından değil, dönemin gündelik hayatını anlatırken yaptığı yanlışlara uzanan geniş bir yelpazede eleştirildi. (2)Bu çerçevede Lanet Takım’a geri dönecek olursak Peace de benzeri eleştirilerden epey nasiplendi.(3) Peace’in gerçek isimler ve gerçek bir tarihsel bağlam kullanarak yazdığı,(4) roman özellikle Clough’ın ailesi tarafından ağır şekilde eleştirildi. Oğulları daha sonra filme de çekilen kitabın yalanlarla dolu olduğunu, Clough’ı tanımayan insanları yanlış yönlendirdiğini ileri sürdü: “Babamı gözü dönmüş bir kaçık gibi anlatıyor… Eğer bu bir kurmacaysa neden babamın gerçek adını kullanıyor? Bunu okuyan insanlar, kitabın kurmaca olduğunu düşünmeyeceklerdir. Kitapta, aslında hiç de olmadığı bir biçimde tasvir ediliyor.”(5) Kitapta adı geçen ve Clough’ın anlaşamadığı isimlerden biri olan Leeds Unitedlı futbolcu Johnny Giles ise kitapta hakkında iftiralar atıldığı iddiasıyla dava açtı: “Peace’in kitapta anlattığı birçok şey asla olmadı. Bu yüzden mahkemeye gidip bunun gerçeklerden yola çıkan bir kurmacadan başka bir şey olmadığını tasdik ettirmenin zorunluluk olduğunu hissettim.”(6)
Peace, romanının kurmaca olduğunu belirtmesine rağmen gelen eleştirilere üzüldüğünü söylese de (7) her şeye rağmen Lanet Takım, edebiyat çevrelerinde beğeni kazanan bir roman. “Yazılmış en iyi spor konulu roman” olarak değerlendirenlerin yanı sıra özellikle kitapta Clough’ın iç sesinin kullanımını çok başarılı bulanlar var.(8) Gerçekten, Peace’in Clough’ın iç sesi üzerinden kurguladığı üslubu, değindiğimiz gibi, okuru hızla içine çekerek inandırıcılık duygusunu oldukça tatmin ediyor. Bu anlamda romanın kahramanı Brian Clough değil, tamamen kurmaca bir kahraman olsaydı bile unutulmayacak bir anti-kahramanla karşı karşıya kalıyoruz: “Beni aslında olmadığım biri gibi seviyorlar. Olduğum kişiden ise nefret ediyorlar.”
Romandaki Clough’ın, gerçek hayattaki Clough’a uygun düşüp düşmemesi derdinden sıyrılıp, salt roman kahramanı olarak değerlendirince Lanet Takım’ın bir roman olarak gücü daha net ortaya çıkarıyor. Aslına bakılırsa postmodern türün örneklerinden biri olarak Lanet Takım’da, tarihin “yenidenyazımı” yoluyla “roman tarihselleşirken… tarih de romanlaş[ıyor]”.(9) “Postmodern kategorisinde konumlandırılan romanlarda tarih[in], romanın kurgusuna katılan, özel bir söylem biçimi olarak kullanıl[dığı]”(10) da düşünülecek olursa Peace’in, Clough’ın Leeds’te geçirdiği 44 günü “kendi gözüyle gösterme” biçimini tarihsel olanla oyun oynayarak dayatmacı olmayan, her okurun kendi kavrayışı dahilinde bir yeni Clough portresi algılamasına olanak sağlayan bir yaklaşım olarak ele almak mümkün.(11)
İç içe geçen paralel anlatılar
Roman boyunca Brian Clough’ın üstünden ilerleyen iki farklı ikili anlatım olduğundan söz etmiştik. Bunları biraz daha yakından ele alarak, roman kahramanı olarak Clough’a biraz daha yakından bakalım.Clough’ın Leeds United’la anlaşmasından hemen sonra ilk defa kulüp binasına doğru yol almasıyla başlıyor roman. Yani toplam 44 gün sürecek maceranın “1. gün”ünden.(12) Clough hikâyeyi kendi ağzından anlatıyor fakat daha romanın başında bir de iç sesle, Clough’ın iç sesiyle muhatap olacağımız anlaşılıyor: (13) “Basın için ortalıkta dolanıyorum. Kameralar ve ışıklar için. Taraftarlar için. İmza defterleri ve kalemler için. Burada bir el sıkışma, orada bir takdim. Daha fazlası değil. Dilini tut, Brian. Dilini tut. İzle ve öğren. İzle ve bekle – Orospu çocuklarının seni ezmesine izin verme, diye fısıldıyorlar.” Clough, roman boyunca iç sesinde bir yandan egosunu ve başına buyrukluğunu sergilerken bir yandan da kendiyle hesaplaşıp duruyor. En büyük rakibi olarak gördüğü Don Revie’nin yerine geçmesinin verdiği başarı duygusunu, kendisini rakip olarak gören bir futbolcu grubunu ve camiayı yönetmesi gerekliliğinin yarattığı gerilimi bu iç ses aracılığıyla kitabın sonuna kadar net biçimde izleyebiliyoruz: “Ofisten ayrılıyorum. Onun ofisi. Koridorlarda yürüyorum. Onun koridorları. Köşelerden dönüş. Onun köşeleri. Sahaya çıkan tünelden geçiş. Onun tüneli. Işığa çıkış, sahaya çıkış –”
Diğer anlatım ise Clough’ın sakatlanıp futbolu bırakarak teknik direktörlüğe başlamasını ve esas olarak Derby County’de geçirdiği teknik direktörlük macerasını, takımın 2. Lig’den 1. Lig’e çıkışını, şampiyon oluşunu ele alarak yine romanın sonuna kadar sürüyor. Bu kısımda Clough’ın Leeds United’a gelene kadar yaşadıklarının futbola, futbolculara ve daha genel olarak insanlara bakışını nasıl şekillendirdiğini okuyoruz. David Peace, bu yolculuk için kitapta ayrı bir ana bölümlemeye gitmiyor. Onun yerine Leeds’teki başarısız macerasını anlatmaya başladığı “1. gün”den itibaren bölümleri yıldızlarla bölerek sürekli bir paralel anlatı uyguluyor. Yani bir yandan Clough’ın Leeds günlerini, bir yandan da Leeds’ten önceki günlerini eş zamanlı görüyoruz. Dolayısıyla, italik yazılmış Leeds öncesindeki Clough’ın anlatıldığı bu kısmı(14) aslında tamamen ayrı bir roman olarak okumak da mümkün.
Futbolun dehlizlerine dalmak
Lanet Takım, her bakımdan gerçek bir futbol romanı. Özellikle herkesin futbol üzerine rahat rahat konuştuğu, herkesin futbolu çok iyi bildiği iddiası taşıdığı Türkiye’de bir teknik direktörün kafasının içinde gezinmek, duygu dünyasına nüfuz etmek bambaşka bir deneyim yaşatıyor okura. Zira Clough üzerinden teknik direktörün kendi oyuncularıyla, yöneticileriyle, en yakın çalışma arkadaşlarıyla ilişkisinin aslında nasıl güvensizlik üzerine kurulu olduğunu; futbol dünyasının entrikalara, hileye ne kadar teşne olduğunu; soyunma odalarında, toplantı salonlarında, yedek kulübelerinde yaşananların iç yüzünü; kendileriyle baş başa kaldıklarında bile sonraki maçı, transferi, hamleyi düşünmekten gerçek huzuru bir türlü bulamayan insanları; ünlem yerine küfürlerin kullanıldığı bir hayat tarzını, küfrün hayatın bir parçası olmasını; taraftara, medyaya karşı yüklenilen büyük sosyal ve kültürel sorumluluğu değişik boyutlarıyla gözler önüne seriyor.(15)Leeds United’a transfer ettiği Duncan McKenzie’nin “Futbol bir daha asla onun gibisini göremeyecek” dediği Brian Clough, 2004’te bu dünyadan göçtüğünde çoktan futbol dünyasının sahici efsanelerinden biri olmuştu: Ezeli rakipler Derby County ve Nottingham Forest taraftarları birlikte gözyaşı döktü; Nottingham ve Derby arasındaki bir yol adıyla anıldı; doğduğu şehir Middlesbrough’ya, Nottingham’a ve Derby’ye heykelleri dikildi; meydanlara adı verildi; hakkında belgeseller, filmler çekildi. Elbette ona dair onlarca kitap da yazıldı. Bunlar arasında Lanet Takım’ın başka bir yerde durduğu, kült bir roman olduğu aşikâr. Üstelik sadece anlatım tarzıyla da değil. Alkole düşkün, dostluğa önem veren, intikamcı, neşeli, küfürbaz, kırılgan, şişkin egolu, başına buyruk, yardımsever, sosyalist, her insan gibi iyilikle kötülüğün arasında salınan çok gerçek romanın kahramanıyla da…
* David Peace, Lanet Takım, çeviren: Kıvanç Koçak (İstanbul: Sel Yayıncılık, 2012).
1 “Tarih ve Kurmaca”, Peter C. Perdue, çev. Özlem Çaykent, Tarih Araştırmalarında Kuram ve Yöntem Dersi Seçme Ders Notları’ndan, http://www.acikders.org.tr/file.php/98/LectureNotes/lecture_13.pdf
2 Romana getirilen en etkili eleştirilerden biri olarak bkz. “Mimar Gözüyle Elif Şafak’ın Son Romanı: Ustam ve Ben”, Mehmet Berksan, http://www.arkitera.com/gorus/index/detay/mimar-gozuyle-elif-safakin-son-romani–ustam-ve-ben/449. Berksan’ın “kurmaca” dünyayı bu şekilde eleştirmesine, “romanı gerçek hayatla sınayamaz, doğrulayamazsınız” şeklinde bir cevapsa Semih Gümüş’ten geldi (“Gerçekle edebiyatı sorgulamak…”, Radikal Kitap, 24.01.2014). Metin Celal de tartışmaya “Elif Şafak ve İnandırıcılık” başlıklı yazısıyla katılarak, yeri-zamanı belli tarihsel kurmacalarda yazarın “gerçeği” dilediğince değiştiremeyeceğini savundu (Cumhuriyet, 29.01.2014).
3 Üstelik Peace’in, Şafak’a göre daha dezavantajlı olduğunu unutmayalım: Mimar Sinan’ın aksine Brian Clough’ın yapıp ettiklerinin, konuşma tarzının kayıtları ulaşılabilir durumda. Clough’ın iki otobiyografisinin yayımlandığını da ekleyelim.
4 Peace, kitabın sonunda “Bu roman, gerçeklere dayanan bir kurmacadır” diyor, “Gerçekler için şu kaynaklardan yararlanılmıştır” eklemesiyle yararlandığı kaynakları tek tek sayıyordu.
5 “The Slammed United”, http://www.brianclough.com/panned.htm
6 Giles davayı kazandı: Yayınevi ve Peace özür dilemek, sonraki baskılarda Giles’la ilgili kimi yerlerde değişiklikler yapmak zorunda kaldı. http://www.yorkshireeveningpost.co.uk/news/latest-news/top-stories/leeds-united-legend-wins-apology-from-author-1-2170300
7 “Aileden bazılarının kitabı sevmemesi beni üzdü ve hayal kırıklığına uğrattı. Kitabı bir roman olarak dahi kabul etmediler. Ama hayranların ve okurların çoğunluğunun görüşü bildiğim kadarıyla olumlu”, “Futbolun kirli çamaşırları”, Yenal Bilgici söyleşisi, Milliyet, 15.04.2012.
8 http://en.wikipedia.org/wiki/The_Damned_Utd
9 “Romanesk Söylemin Tarihselleştirilmesi ya da Tarihi Yeniden Yazmak”, Kubilay Aktulum, http://www.researchgate.net/publication/259189758_Romanesk_Sylemin_Tarihselletirilmesi_ya_da_Tarihi_Yenidenyazmak
10 Aktulum, a.g.m.
11 Postmodern romanda tarihselliğin kullanımı ve bunun yarattığı imkânlar konusunda bkz. Aktulum, y.a.g.m.
12 Toplam 44 bölümlük romanda her bölüm bir günden oluşuyor.
13 Peace, normal akış-iç ses ayrımını, iç seslerin söz konusu olduğu yerlerde italik karakter kullanarak göstermiş.
14 Clough’ın Leeds öncesi hikâyesinin anlatıldığı bu kısımdaki iç ses anlatılarıysa italik değil düz karakterlerle gösteriliyor.
15 Kitabın ruhunu kavramış, çok iyi bir yazı için bkz. “Bir Kült Kitap: Lanet Takım”, Tanıl Bora, Radikal, 21.03.2012.
Sorry, there were no replies found.