Bastian: GÜZEL İLE ÇİRKİN KAVRAMLARINI ALGILAMASINDA EDEBİYATIN ROLÜ VE ETKİSİ
-
Bastian: GÜZEL İLE ÇİRKİN KAVRAMLARINI ALGILAMASINDA EDEBİYATIN ROLÜ VE ETKİSİ
ÇOCUKLARIN VE GENÇLERİN “GÜZEL İLE ÇİRKİN” KAVRAMLARINI ALGILAMASINDA EDEBİYATIN ROLÜ VE ETKİSİ*
Makale Yazarı: Gamze Gül Erentürk
*Bu makale ROMAN KAHRAMANLARI (Nisan/Mayıs Haziran) 14. sayıda yayımlanmıştır.
Çocuklar ve gençler için özel bir edebiyat türünün ortaya çıkmasının en önemli nedeni; onların yeni yeni tanımaya başladıkları dünyaya bakışlarının ve gördükleri bu dünyayı algılayışlarının yetişkinlerden oldukça farklı oluşudur. Çocukları yetişkinlerden ayıran kendilerine özgü hassasiyetleri, onlara yönelik yaratılan eserlerde öne çıkan yönlerin edebi özelliğinden çok #ahlaki ve #pedagojik yanlarının öne çıkmasında etkili olmaktadır. Bebeklikten başlayarak ergenliğe uzanan süreçte çocuklar ve gençler için her şey yenidir, şaşırtıcıdır ve zaman zaman da karmaşıktır. Çocuk ve gençlere yönelik edebiyatın işlevi de bu dönemlerde onlara birçok yönden gelişimlerinde yardımcı olmasıdır (bkz.Erkul vd. 2002, s.234). Bu bağlamda bakıldığında çocuk ve gençlik edebiyatı, bu çalışmanın konusu olan “#güzel ve #çirkin” kavramlarını çocukların algılamasında, değerlendirmesinde oldukça etkili ve şekillendirici olabilmektedir.
Çocukların edebiyatta güzel ve çirkin kavramları ile ilk tanışması somut olarak resimli kitaplarla başlamaktadır. “Küçük çocuklar yazılı metinleri okuyamazlar ancak resimler gibi görsel sembolleri konuşturarak onları sağlamlaştırabilirler. Bu nedenle #görselöğeler çocuğun kitaptan yararlanma kalitesini doğrudan etkiler. Resimli öykü kitapları çocukların estetik duygu ve yargılarını da etkilediğinden #sanatsalduyarlılık kazandırma sorumluluğunu da taşırlar.” (Tuğrul vd. 2002, s.402). Özellikle çocukların çok erken yaştan itibaren karşılaştıkları masallarda yer alan güzel kızlar ya da erkekler, çirkin #üveyanneler, #cadılar vb. gibi tipler çocukların zihnine iyi kalpli, ahlaklı insanların dış görünüşünün kusursuz olduğu; kötülük yapan, vicdansız kişilerinde çirkin oldukları gibi bir görüş ile fiziksel özellikle #karakter arasında direkt ilişki kurulmaktadır (bkz.Sever, 2012, s. 99).
Daha sonra somut işlem döneminin başlangıcına denk gelen okul döneminde çocuklarda resimli kitaplardan yazılı edebi eserlere geçiş yaşanır. Bu aynı zamanda #düşüncesistemi ile kullanılan dilin daha karmaşıklaştığı ve somut düşünceden soyut düşünceye geçiş dönemidir (bkz. Gander, 2010, s. 249-250). Çocukların bu geçişine paralel olarak okudukları edebiyat eserlerinde de resimden yazıya dönüş görülmektedir. Büyük oranda resimlerle somutlaştırılarak anlatılan güzel, çirkin, doğru ve yanlış kavramları yazılı edebiyat ürünlerine yedirilerek verilmeye çalışılmalıdır. Bu sayede edebiyat çocuğun kendisini ve çevresini tanımasına, güzel konuşmasına, zevklerinin gelişmesine ve incelmesine katkıda bulunur. #Düşünme ve #yorumyapma yeteneğini geliştirir (bkz. Erkul vd. 2002, s.248).
Yazarın göz önünde bulundurması gereken en önemli nokta, güzelliğin ve çirkinliğin sadece dış görünüşe indirilemeyeceğidir. Bu noktada ahlaki ve pedagojik yönlerin de dikkate alınması gerekmektedir. #Çotuksöken’e göre edebiyat çocukların hem kendilerini hem de farklı türde insan tiplerini tanımasına yardımcı olur. Eserlerdeki tipler yakışıklı veya güzel, iyi huylu yani genel olarak ideal tiplerin yanında; çirkin, ahlaksız tipleri de tanıtır. Ya da aslında görünenin o kadar da gerçek olmadığını, güzel görünenlerin her zaman doğru ya da iyi olmayabileceği mesajını iletebilir (bkz. Çotuksöken, 2003, s.149).
Çocuk ve gençlik edebiyatındaki metinlerde okurlar üzerinde etkili olan en önemli etkenlerden birisi eserin başkahramanıdır. Yazarın eserinde ortaya çıkardığı başkahramanın karakteri, seçimleri ve eylemleri büyük ölçüde o eseri okuyan çocukları ve gençleri etkiler. Söz konusu etkiler şu şekilde açıklanabilir: “Yazın, kurgusal gerçeklikte rol alan kahramanların yaşadığı duygular ve duyguları yaşayış biçimleri yardımıyla çocuklara, onların duygularının başka çocuklarda da olduğunu, bunların da doğal ve olağan olduğunu, bir duyguyu her bireyin farklı farklı yaşayabileceğini, duyguları ne tür durumlarda ve nasıl yaşamak gerektiğini gösterir. Nefret, öfke, kin, intikam gibi olumsuz ve yıpratıcı duygularla nasıl baş etmeleri gerektiğine ilişkin ipuçları sunar. Bu arada #sevgi, #acıma, #yardımlaşma gibi duyguların da güzelliğini sezdirir.” (Aslan, 2006, s.191) Gander ve Gardiner’e göre 7 yaşından 11 yaşına kadar olabildiğince somut olarak verilen bilgileri birçok yönden ele alabilirler, 12 yaşından itibaren varsayımlar kurabilir, soyut ya da somut karşılarına çıkan sorunları (yukarıda bahsedilen sevgi, nefret, acıma, empati kurma vb.) çözme yetisini kazanmaya başlarlar (bkz. Gander, 2010, s.343). Çocukların yaşadığı bu geçiş dönemlerinde örnek alabilecekleri, kendilerini onların yerine koyup empati yapabilecekleri iyi kurgulanmış kahramanlar onlara yol gösterebilir, yaşadığı sorunlarda yalnız olmadığını hissettirebilir. “Kahramanlar bunlardan başka fiziksel özellikleriyle de geliştirebilir. Yazar ve çizerlerin kullandığı bu yöntemle çocukların imgelerinde kalıcı resimler yaratılarak karakter geliştirme yoluna gidilir.” (Zivtci, 2006, s.261)
Ergenlik dönemine giren 12 yaş sonrası çocuklar “bedensel özelliklerini kabul etmek, bedenini etkin biçimde kullanmak ve eril ya da dişil bir toplumsal rolü gerçekleştirme” (Gander, 2010, s.440) dönemine girerler. Bu dönemde çocuklar kendilerinin yeterince güzel ya da yakışıklı olmadığını düşünebilir, hissettikleri yetersizlikler çocukların gelecekteki hayatlarında onları etkileyebilir. Ergenlikte yönelecekleri edebiyat eserlerinde onlara söz konusu konularda yardımcı olacak, kendilerine yakın buldukları kahramanları bulabilmeleri önemlidir.
Güzelliğin dış görünüm ile sınırlandırılamayacağı, bir insanın kim olduğunu belirleyenin karakteri olduğunu işleyen gençlik edebiyatı eserlerinden birisi Michael Ende’nin “Bitmeyecek Öykü” adlı romanıdır. Romanın başkahramanı Bastian okulda dalga geçilen, beğenilen bir dış görünümü olmayan tombul bir çocuktur (bkz. Ende, 2010, s.5). Bir kitapçıdan aldığı “Bitmeyecek Öykü” adlı kitapla fantastik bir dünyaya adım atar. “#Fantazya” olarak bilinen dünyada istediği özelliklere sahip olabilmektedir. Bastian’ın olmak istediği (ya da istediğini sandığı) kişi yakışıklı, güçlü, herkesin hayran olduğu bir kahramandır. Yazarın, Bastian’ın öykündüğü kahramanın özelliklerini, #masallar başta olmak üzere gençlik edebiyatında görülen popüler, yakışıklı tipler ile büyük ölçüde benzeştirdiği dikkat çekmektedir.
Bastian, roman ilerledikçe yavaş yavaş böyle bir karaktere de dönüşür ama yaşanan dönüşüm Bastian’ın kendi kişiliğini, anılarını ve geleceğini yok etmeye başlar. Hep hayalini kurduğu #kusursuzinsan olma isteği ile kendi benliğini kaybetme ihtimali arasında seçim yapmak durumunda kalır. Sonunda onu diğerlerinden ayıran özelliğin kendi karakteri olduğunu anlar ve ne istediğine karar verir. Bu karar şu satırlarla anlatılır: “Oysa Bastian, yalnızca tüm ötekiler gibi biri değil, birey olmak, biri olmak istiyordu. Olduğu gibi olması yüzünden sevilmek istiyordu. Yskalnari toplumunda uyum vardı ama sevgi yoktu.” (Ende, 2010, s.453) Ende, başkahramanının kişisel yolculuğunu ve seçimlerini gençlerin anlayabileceği netlikte ve olabildiğince somutlaştırarak vermektedir. Bu oldukça önemli bir noktadır, çünkü “Eser kahramanına özenen çocuk, onunla özdeşim kurarak kahramanı içselleştirdiğinden, geliştirilen kahramanın karakter özellikleri özenle oluşturulmalıdır.” (Zivtci, 2006, s.261) Bir eserin, onu okuyan çocuk ve gençlerin üzerinde etki etmesi için karakterlerle empati kurabilmesi önemlidir. Bu nedenle kahramanın iyiye ve kötüye yaklaşımı, güzel olgusu ile çirkin olgusunu belirleme şekli çocuk üzerinde oldukça etkili olacaktır.
Sonuç olarak bakıldığında, çocuklar ve gençler hayal güçlerini besleyecek ve geliştirecek kurgusal yapıtlara oldukça erken yaştan itibaren ihtiyaç duymakta, bu ihtiyaçlarını da önce sözel olarak anlatılan masallar, sonra resimli kitaplar, sonrasında da yazılı edebi eserler ile gidermektedirler. Kitaplarla erken yaştan itibaren bir bağ oluşturan çocuklar, edebiyat aracılığı ile gördükleri resimler, okudukları hikâyeler ve söz konusu hikâyelerdeki kahramanlardan etkilenmektedirler. Bu nedenle masallarda, resimli çocuk kitaplarında, sonraki dönemlerde yazılı eserlerde verilen mesajlar oldukça önem taşımaktadır. Bu çalışmada özellikle üzerinde durulan konu, “güzel ve çirkin” kavramlarının çocuk ve gençlik edebiyatında verilme şeklinin dünyayı yeni yeni tanımaya başlayan bu küçük insanların üzerinde ne kadar etkili olabileceğidir. Oldukça yüzeysel, kalın hatlarla ayrılarak çizilen güzel ve çirkin karakterler ya da tipler çocukların bu kavramlara bakışını dolayısı ile de kendinden başlayarak çevresindeki her şeye olan yargısını etkilemektedir.
KAYNAKÇA:
-Aslan, Canan, “Yazınsal Nitelikli Çocuk Kitaplarının Çocuğun Gelişim sürecindeki Yeri”, 2. Ulusal Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Semineri, 2006.
-Çotuksöken, Yusuf, “Anadil Öğretiminde Edebiyatın Yeri ve İşlevi”, Çağdaş Türk Dili, Sayı 184, 2003.
-Ende, Michael, Bitmeyecek Öykü, Kabalcı Yayınevi. 5. Baskı, İstanbul 2010.
-Erkul, Rasih – Başöncül, Nalan – Sezer, Hüsniye, “Çocuk Edebiyatının Sorunları ve Çözüm Önerileri”, 2. Ulusal Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Semineri, 2006.
-Gander, Mary J – Gardiner, Harry W, Çocuk ve Ergen Gelişimi, İmge Kitapevi. 7. Baskı, İstanbul 2010.
-Sever, Sedat, Çocuk ve Edebiyat, Tudem Yayınları. 1. Baskı, İstanbul 2012.
-Tuğrul, Belma, “Okul Öncesi Çocukları İçin Hazırlanmış resimli Öykü Kitaplarında Kullanılan Temalar”, 2. Ulusal Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Semineri, 2006.
-Zivtci, Figen, “Çocuk Kitaplarında Kahramanın Yeri ve Önemi”, 2. Ulusal Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Semineri, 2006.#çocukedebiyatı #gençlikedebiyatı #resimlikitaplar #başkahramanınkarakteri #kendibenliğinikaybetme
Sorry, there were no replies found.