Roman Kahramanları
ASTERİKS’İ OKUMAK
-
ASTERİKS’İ OKUMAK
ASTERİKS’İ OKUMAK*
Makale Yazarı: Ali Platin
*Bu makale, Roman Kahramanları dergisinin 6. sayısında (Nisan/Haziran 2011) yayımlanmıştır.
M.Ö. 50 yılı. Galya tamamen Roma işgali altındadır… Hemen hemen…
Yenilmez Galyalıların yaşadığı küçük bir köy hâlâ kendisini savunmaktadır.
#Totoryum, #Akvaryum, #Toplantiyum ve #Laudanyum kalelerine yerleşmiş olan
Romalı lejyonerler için hayat hiç de kolay değildir.Çizgi-romana meraklı herkesin çok iyi bildiği bu giriş cümlesi bizim hikâyemizi özetliyor aslında.
Bu sevimli kahramanların hikâyesi 1959’da başlar. Goscinny ve Uderzo, gençler için bir çizgi-roman projesi ve nasıl bir dergi olması üstüne çalışırlarken Fransa tarihindeki önemli dönemleri tartışırlar. Bu sohbet Roma dönemine odaklanır. Hemen projeyi geliştirmeye başlarlar ve Roma’nın başına bela olan bu küçük köy ve kahramanları doğar. 29 Ekim 1959’da #Pilote dergisinin birinci sayısıyla Asteriks okuyucularıyla buluşur.
Sanıyorum bu sevimli tipleme benim hayatıma 1960 sonlarında girdi. Sınıf arkadaşlarımdan birinde gördüm albümü. İlk izlenim olarak çizgilerin ve renklerin güzelliği karşısında heyecanlandığımı hatırlıyorum. Daha sonraları Fransızca hocamız bir yarı yıl boyunca haftada bir gün bizlere çeşitli albümler okutmuştu. Arada bir hediye edilen kendi albümlerim de olmaya başladı. Ama o zamanlar çok yavaş ilerleyen bir işti bu, hem kolay bulunmuyordu hem de fiyatı yüksekti. Seneler sonra ciddi bir koleksiyonum vardı ve hepsini okumuştum. Asteriks’i artık hakikaten tanıyordum.
Uderzo’nun renkli dünyasından etkilenmemek mümkün değildi. Bugün de aynı şeyi düşünüyorum. Tiplemelerdeki sadelik, arka fondaki dekor ya da tabiatın detaylı çizimi ve muhtelif karelerde sağa sola serpiştirilmiş küçük espriler… Bir de tabi ki tiplemeler arasında tanıdık simalar aramak. Uderzo kendini, Goscinny’yi ve birçok meşhur kişiyi bu karelere serpiştirmiştir (Jean Marais, Jacques Chirac, Sean Connery, Jean Gabin, Kirk Douglas, Arnold Schwarzenegger, Beatles…). Bunların yanında diğer çizgi-roman kahramanlarına ya da tiplerine de rastlarız (Tenten’in ikiz polisleri Dupondt-Dupondt, Spiroux’nun uzun kuyruklu komik hayvanı Marsupilami…). Değişik ülkelerde geçen maceralar bize o ülke kültürüne ait esprili çizimler sunar. Tanıdığımız resim, heykel örnekleri bambaşka bir yorumla bizi tebessüm ettirir. Tipografik oyunlarla (özellikle onomatopelerde) değişik kültürlerin ve durumların vurgulanması da ayrı bir ustalıktır.
Çizgi-romanla gerçek anlamda ilgilenmemle bu okuma meselesi bambaşka bir boyut kazandı. Meğer Asteriks’i tam da tanımıyormuşum. Goscinny’nin senaryolarının gücünü zaman geçtikçe anladım. Kelime oyunlarındaki ustalık değişik kişi ya da gruplar tarafından incelenen bir konu haline gelmişti ilerleyen senelerde. Artık sorulan soru “Asteriks’in X albümünü okudun mu?” değildi. Soru şu hale gelmişti “Asteriks’in X albümünü ne kadar çözebildin?”. Goscinny şifre avcıları iş başındaydı.
Asteriks konusunda yapılan araştırmaların, hazırlanan tezlerin sayısını aslında ben de merak ediyorum.Bu çalışmalarda konu çok çok başka açılarda ele alınmış olabilir. Zaman zaman yorumun da dozu kaçabilir, bunlar bizim konumuz değil. Ama basit bir örnek verebiliriz. Bazı gruplar, köyün Fransız direnişi, hatta De Gaulle direnişini temsil ettiğini ileri sürmüştür. Bu iddia ne kadar doğrudur? Aksine, Asteriks’in senaryolarında ulusal, siyasi bir ağırlık olduğunu sanmıyorum. Bu tür konular kelime oyunları ve sembollerle ironik bir biçimde yeri geldiğinde işlenir. Bu evrensel yapısı, bize albümlerin çeşitli dünya ülkelerinde ve her yaş gruplarınca nasıl yaygınlaştığını gösteriyor (300 milyonun üzerinde albüm satışı ve 107 değişik dilde tercüme). Hatta ilk Latince yayınlanan albüm olduğunu hatırlıyorum. Goscinny’nin becerisi burada ortaya çıkıyor. Bir hikâye anlatacaksın ve bu kadar geniş bir kitleye kabul ettireceksin. Diğer eserlerinde de aynı özellik vardır. Red Kit’te Morris’le, Pıtırcık’ta Sempe’yle, Büyük Vezir İznogoud’da Tabary ile çalışmış va hepsi de bol ödüllü uluslararası birer seriye dönüşmüştür. Ne yazık ki 1977’de zamansız ve sürpriz ölümüyle senaryolarda aynı kalite korunamadı bence.
Asteriks okurken beni eğlendiren detaylardan bahsetmek istiyorum. Senaryoların çeşitliliği ve onlarca albümde aynı kaliteyi koruması. Metnin normal akışı içine yerleştirilen tarihi yer isimleri, Latince özdeyişlerin tarihteki benzer durumlarda kullanılması ve yaptığı çağrışımlar, kelime sonlarına eklediği eklerle ürettiği esprili isimlerde konunun geçtiği ülke diline yapılan göndermeler, ülke mitolojilerinden referanslar, çeşitli kültürel özelliklerin vurgulanması ve aralarındaki çelişkilerin mizah ile belirtilmesi (bir macerada eski kahramanlar küçük köyde toplanır ve eğlenirler. Ama aradaki dil, şive ve davranış farkları ortaya komik bir durum çıkarır), kelime oyunları ile tarihi olayların hatırlatılması. Maceralar arasında ortak olaylarla bir bütünlük kazanması (Köydeki kavga, Romalılarla dalaşma, hep batan korsan gemisi, macera sonlarındaki kutlama yemeği ve şarkıcının durumu).
Asteriks’in dönemi ile birçok tarihi olay çakışmasa da Goscinny bugünün gözüyle bu maceraları yazmıştır. Sanıyorum tekrar okumaları hak ediyor.
İyi okumalar.
Üzgünüz, hiçbir yanıt bulunamadı.