“Zeus” Alex Mercer

  • “Zeus” Alex Mercer

    Tarafından gönderildi romankahramanlari şu tarihte 16:48'de 11 Temmuz 2024

    Prototype Zeus – İnsanlığın Sonu: Transhümanizm*

    Makale Yazarı: Onurhan F. Karağaçlı

    *Bu makale ROMAN KAHRAMANLARI Temmuz/Eylül, 11. sayıda yayımlanmıştır.

    [Prototype], ilki 2009, ikincisi ise geçtiğimiz aylarda çıkan bir Radical Entertainment oyunu. Her yönden ciddi gelişim gösteren oyun sektörünün konuya ve kurguya gösterdiği özenin önemli bir örneği olan serinin ilk oyunu, konsollar ve kişisel bilgisayarlarda 2.1 milyon satış rakamına ulaştı.
    Bu yazımızda, size ilk oyunun kahramanı Alex Mercer’in, ikinci oyuna başladığındaki ruh hali ve düşünce dünyasına götürmek istiyoruz. Bunu yaparken de oyunun temasına ve sinematik yapısına sadık kalarak, “hayran yazını” olarak adlandırabileceğimiz bir şekilde, Psikoloji Profesörü Dr. Leila Murtaugh’un notlarından Prototype “Zeus” Alex Mercer ile ilk karşılaşmasını derleyen bir öykü yazmak istedik.
    Bölge Kumandanı Lenka Aramakis,
    Bölge Direktörü Arek Berberian
    Özel Gönderi

    —ÇOK GİZLİ—

    Sayın Aramakis ve Sayın Berberian,
    17.03.2012 New York yerel saati 13:51 itibariyle Prototip Zeus [Alex Mercer], US14-NY kodlu sınır üssüne Blackwatch askeri personeli kılığında girmiş, güvenlik çemberini geçer geçmez 17 Blackwatch askeri personelinin hayatına son verip ellerini kaldırarak teslim olmuştur. Akabinde Kuzey kanadı güvenli sorgu odasına alınan Prototip’in Doğu Yakası Kontrol Merkezi’ne güvenli nakli için de emir talebi gönderilmiştir.

    Prof. Dr. Leila Murtaugh tarafından hazırlanan bu görüntü ve ses kaydı ile ön-psikanaliz raporu sadece Bölge Kumandanları ve Direktörlerinin kullanımı içindir.

    Alex Mercer: Prototip Zeus

    Albay David Hamill: US14-NY, New York Zero Blackwatch Sınır Üs Kumandanı
    Üst katlardan ve yemekhaneden bir sel gibi akan askeri personel hızla giriş salonunu doldurdu. Bağırışlar, emirler, tıbbi destek için haykıranlar… Hepsi, askerlerin alışık olduğu bir kaosun bileşenleri gibi kan kokmuş girişin havasını dolduruyordu.

    Çoğu Zeus’u şu ana kadar hiç görmemişti. Mutantları amansızca avladığı gibi, Blackwatch askerlerine de acıdığı olmamıştı.

    Onun için herkes ya masum ya da suçluydu. Hayatını böyle siyah ve beyaz iki parçaya ayırarak ikilemlerinden kurtuluyordu. Belki de kendi seçimleriyle içinde kaybolduğu gri bölgeleri yok etmenin tek yolu buydu. Kendi karmaşıklığıyla barışmışken diğerlerinin doğasındaki, insan olmaktan kaynaklanan karmaşıklığı da böyle eliyordu. İzlediğimiz yüzlerce saatlik görüntü ve ses kayıtları, Alex Mercer’in insanlığını aylar önce geride bırakıp yeni halini tamamen benimsediği yönünde. Amaçları her zaman sorgulanabilir olan Blackwatch askerlerinin, sadece emirleri uygulayan insanlar olduğu onun için en ufak bir şey ifade etmezken, Kırmızı Bölge’nin içinde kurtardığı düzinelerce insanın geçmişi de onu ilgilendirmiyordu. Onun için Blackwatch üniformalıları, en az mutantlar kadar yok edilmeyi hak ediyor. Bu su götürmez, katıksız bir gerçek. Aynen bu nedenle de gizli harekat askerlerimizin sivil kıyafetlerle Kırmızı Bölge içerisinde daha az kayıp verdiği gerçeğini Mercer’in “masum” olarak kabul ettiği insanlara dokunmamasına bağlayabiliriz.

    Yine de elliye yakın tam donanımlı asker tarafından kuşatıldığında sakinliği ve hafif gülümsemesi kesinlikle rahatsız edici hatta korkutucu olarak algılanabilir. Sergilediği bu ölümcül kendine güvenden Kara Işık mutajenine tam fiziksel uyum sağladığı sonucunu çıkarabiliriz. Bu çıkarımı takiben Zeus’un tehlike düzeyinin bir seviye daha yukarı çekilmesinin doğru olacağını belirtmem gerekir.

    “Sadece konuşmak istiyorum,” deyip ellerini kaldırdığında onu daha rahat gözlemleyebileceğim bir noktaya geçtim. Basit kot pantalonu, kırmızı yakalı siyah deri ceketi ve görüntü kayıtlarında gördüğümüz gibi kapüşonlu Mercer’in o an artık bir tehdit teşkil etmediğini anlamam çok uzun sürmedi. Ayağının dibine ve çevresine serilmiş, kafaları, kolları kopmuş cesetlerin ortasındaki serin kanlı duruşu bize basitçe “Daha fazlasını isteseydim hepiniz silah arkadaşlarınızla aynı şekilde olurdunuz…” diyordu.

    Yine de, saldırısının aniliği ve amansızlğından kaynaklanan şok geçiren zavallı bir erin ona doğru bağırarak koşuşu, silahını çekerek Mercer’in alnına dayaması ve ateşlemesi sırasında hepimiz zamanda donmuş izleyicilerden ibarettik. Kurşunun alnına girerken çıkan koyu kırmızı kan, daha namlunun ucu tütüyorken saniyelik bir hızda Mercer’in kolunun devasa bir kılıca dönüşüp erin çenesinin altından girmesi ve cansız vücudun, Mercer’in dibinde ceset yığınına katılması da zamanda donmuş o anlardan biriydi.

    Mercer’in kurşunu yutmuş olan alnı tekrar normal halini alırken, çekirdek de yavaşça dışarıya kaydı ve yer döşemesine düşüp, birkaç kez ölüm sessizliğinde bir bomba gibi yankılanarak sekti.

    O an, üste ceset torbasına ihtiyacı olmayan tüm personelin psikolojik değerlendirmeye alınması gereğini düşündüm, çünkü o ses benim bile aklımdan ve kâbuslarımdan çıkmayacak.

    Albay Hamill, bir anda olayları kontrolüne alarak neden Kırmızı Bölge Sınır Üssü kumandanı olduğunu herkese hatırlattı: Ortalığın temizlenmesini emrederken kimsenin ateş etmemesi gerektiğini emretti ve Mercer’a sorgu odasına kadar onu izlemesini söyledi. Bana da sorgu odasındaki duvar boyu aynanın arkasına geçmemi ve onları izlememi iki kafa hareketiyle anlattı.

    Sorgu odasına doğru attığım ilk adımda dizlerimin bağı çözüldü ve neredeyse yere düşüyordum. Tam kendimi toparlayıp yürümeye tekrar başladığımda Mercer’la göz göze geldim. Yine dudağında o hafif gülümseme vardı. Gözleri kızılı andıran parlak ve ateşli açık bir kahverengi, burnu ve kaşları ise antik Yunan heykellerini andırırcasına düzgündü. Yutkundum, gerçekten de Kara Işık’ın esas istenen etkisi bu muydu? Üç milyon kişi mutasyona uğrayıp şekilsiz, sadece insan yemeye ve yıkıma programlanmış yaratıklara dönüşmüştü… Bütün bu kıyım ve kayıp, bir adamın o istenilen insan ötesi varlığa dönüşmesi için miydi?

    Hamill: Seni burada gördüğüme şaşırdım, Alex. Kara Işık’ın bir numaralı aktörü olarak sebep olduğun onca yıkımdan sonra ayağımıza gelmen…

    Mercer: Bir numaralı aktör mü? Sizin neden oldu-ğunuz yıkımın sonuçlarından başka bir şey değilim ben.
    [Ses kayıt karşılaştırması: Mevzubahis kişi tanımlanamadı]

    Hamill: Komik olma Alex. Kara Işık’ın etkileri-

    Mercer: Birbirimizi aptal yerine koymayalım Albay. Ben devasa bir deneyin ilk parçasıyım, bunu sen de ben de biliyoruz. Eminim izleyicilerimiz de bunun farkında. Hem serumu çalıp ipliğinizi pazara çıkarmamı engellediniz, hem de mutajenin başarılı olduğunu kanıtlamış oldunuz. Tabii ki bu arada Gentek’i ve Gentek’in bilim adamlarını yok ettiniz, böylece arkanızda hiç kirli çamaşır bırakmamış oldunuz. Mükemmel bir plan; tabii ki beni Penn İstasyonu’nun ortasında köşeye sıkıştırdığı- nızda serumun ve sonra da New York’un başına gelenler planınızın bir parçası değildi…

    [Ses kayıt karşılaştırması:
    Mevzubahis kişi Gentek baş araştırmacısı Alex Mercer olarak tanımlandı. Bkz. BW İstihbarat, “Zeus” ]

    Hamill: Çok karmaşık bir adamsın Alex. Mutasyona uğradığından beri zihinsel bir berraklığa, hatta belki hâlâ insanlığına sahip olduğun bir gerçek. Sokakları ve kovanları dolduran akılsız mutantların aksine hem görünüşün hem de zihnin hâlâ insan… Merakımızı dindir ve nerelerdeydin, şu an neden buradasın, bunlardan bahset.
    Mercer: Müthişsiniz, Albay Hamill.

    Hamill: Adımı nereden biliyorsun?

    Mercer: Eminim dosyamda dokunduğum insanların görünüşlerini alabildiğimin bilgisi vardır. Sizle savaşırken yüzlerce kez kullandığım bu güce bir ek yapabilirsiniz: “Vücudum” dediğim bu biyolojik kütle sadece senin kıyafetlerini, yüzünü ve sesini emmekle kalmıyor, tüm anıların ve bildiklerin de benim bir parçam oluyor.

    Hamill: Peki Mercer: Buradan ayrılınca önce kuzeye, oradan da güneye gittim. İnsanlığın özünün artık çürüdüğünü fark etmem için Dünya’nın öbür ucuna gitmem gerekti. Hindistan, Çin, Afrika – hiçbirinin özü buradan farklı değil. Kabuk bağlayamamış, akan bir yara… En azından New York bu özü kızıl ve ölümcül bir kıyafet gibi giymekten artık sakınmıyor.

    Hamill: Bu kadar ülkeye nasıl girip çıktın?

    Mercer: Sen de karmaşık bir adamsın Albay, cevap gözünün önünde.

    [Video frekans karmaşası. Anlık olarak Mercer’ın kapüşonlu ve montlu şekli dalgalanarak eriyip yerini üniformalı bir kaptan pilot alıyor – BW İstihbarat Zeus 7.113]

    Hamill: Sandığımdan daha hızlı dönüşebiliyormuşsun.

    Mercer: “Sandığımızdan” desen daha doğru olur. Kanına dokunabildiğim, düzinelerce meslek, onun bunun doğum günü, yıldönümü… Hepsi bu kafada.

    [Video frekans karmaşası. Kayıt kamerası tekrar çalışır duruma geldiğinde Alex Mercer’a odaklanıp ona odaklanıyor. Gözbebekleri ve göz akı yok olmuş, turuncu damarları olan kıpkırmızı gözleri seçilebiliyor. Mevzubahis prototipin bu görüntüyü vermek için güçlerini kullanıp kullanmadığı veya artık normal görüntüsünün bu olup olmadığı kesin olarak bilinmiyor – BW İstihbarat Zeus 7.114]

    Hamill: Akıllı bir adam olduğunu hepimiz biliyoruz Alex. Aslında Dünya’yı gezebilmiş olmana şaşırmamam gerekirdi. Tahmin edeceğin gibi, sormak görevimin parçası.

    Mercer: Tabii ki. Aynen sizden sığınma isteyen masumları öldürmek gibi, değil mi?

    Hamill: Safı oynama Alex, mutajenin bulaştığı birilerinin Kırmızı Bölge’nin ötesine geçmesi tüm Amerika kıtasının bu belaya yenik düşmesi demek.

    [Video frekans karmaşası. Alex Mercer derin derin gülüyor.]

    Mercer: Bu derin iltihabın sadece Kırmızı Bölgelerle sınırlı olduğunu düşünüyorsanız ciddi istihbarat sorununuz var demektir Albay. Ama size bunları söylemek için gelmedim.

    Hamill: Elbette. Buraya kendi isteğinle gelmeyi seçmenin daha açık bir nedeni olmalı. Şimdiden bahsedelim artık.

    Alex; geçmiş geçti ve bitti. Maskeleri atalım, belli ki hafızanı da kazanmışsın. Şimdi de yeterince sorunumuz var, belki bunları çözmek için bize yardım etmek istersin?

    Mercer: Siz artık yardımı hak edemeyecek kadar kirlendiniz Albay. Bütün bunlara sebep olup her şeyi benim üstüme yıktığınız gibi, hâlâ tüm Dünya’yı kandırmaya devam ediyorsunuz. Ama bizim durumumuz daha çok Frankenstein ve canavarını anımsatıyor.

    Hamill: Sen hem canavar hem de doktorsun bu durumda.

    Mercer: Aynen. Amacımı sordun Albay, sana amacımı söyleyeyim o zaman: Hem doktor hem de canavar olmak yetmiyor artık. Hatalarımın ve günahlarımın hesabını verip ruhumun son parçalarını kurtarmayı amaçlıyorum. Bunu yaparken de bu kokuşmuş dünyayı, ona azap edenlerden kurtarmayı planlıyorum.

    Hamill: Büyük planlar bunlar, Mercer. Ulvi amaçlar… Artık insan ötesi bir varlık olduğun su götürmez bir gerçek. Kırmızı Bölge’de bununla neler yaptığını, akılsız mutantları gözün kapalı katlettiğin gibi sivilleri ve şehri kurtarmaya çalışan Blackwatch’u da avladığını biliyoruz.

    Mercer: Blackwatch ile “kurtarmak” kelimesini aynı cümlede kullanmanı aklım almıyor Albay.

    Hamill: Ve, kendi adını temize çıkarmak için girişimlerde bulunmaman da garip. Ne de olsa günahları- nın hesabını verip ruhunu kurtarmak istiyorsun.

    Mercer: Neden adımı temize çıkarmakla uğraşayım? Medya zaten Pinokyo’nuz oldu. Hem böylesini tercih ediyorum. Korkutmak, şu anki halim için uygun bir silah. Korku nasıl kokuyor biliyor musun, Albay? O tatlı ama tarçına benzeyen koku, Blackwatch üslerine saldırdığımda zavallı çömezlerinizin yaydığı o dehşet koku…

    Hamill: AlexMercer: Aynen şu an senden gelen koku, Albay.

    [Video frekans karmaşası. Alex Mercer bir anda yerinden fırlayıp masayı devirip Albay’ın boynuna sarılıyor. Albayı duvara dayayarak ayaklarını yerden kesen Mercer, diğer kolunu da kapıya doğru uzatıp simsiyah biyokütlesi ile kapıyı kaplıyor. Askerlerin kapının arkasında kapıyı açmaya çalıştığı duyuluyor]

    Mercer: Aslında buraya gelmemin nedeni tek bir şeyi kaydetmeniz. Kara Işık mutajeniyle çok iyi anlaştık, hatta beklediğimizden de öte iyi bir ilişkimiz var artık.

    Hamill: Alex, nefesMercer: Yaşıyorsun, ona şükret. Kara Işık içimde tekâmüle uğradı Albay. Artık istediğime de bulaştırabiliyorum. Geçenlerde ordunun konvoylarından biri Bölge’de kayboldu. Biri dışında hepsi öldü. Çavuş James Heller insanlığın bundan sonraki hikayesinin ilk adımı.

    Hamill: Kara Işık’ı ona mı bulaş-

    Mercer: Benim ışığımı, Albay. O ikinci neslin ilk üyesi. O ve onun gibilerle beraber bütün Dünya’yı değiştireceğiz. O da bu düzenin kokuşmuşluğunu anlayanlardan. Kara Işık ikinci kez bir salgına dönüştüğünde, insan özüne geri dönmüş olacak.

    Hamill: Amacına-

    Mercer: Yeter Albay! Size söyleyeceğimi söyledim. İnsanlığın alnına dayadığınız silahı ateşleyeceğim ve Heller da o tetik!

    Hamill: Delirmişsin, Alex!

    Mercer: Bambaşka bir dünyanın başlangıcı haberini size şahsen söylemek istedim. Bu kadar.

    Mercer, Albay’ı bez bir bebek gibi odanın öbür ucuna fırlatıp bir anda ellerini devasa çekiçlere dönüştürüp arka duvarı yumrukladı. Tankları kaldırıp helikopterlere fırlatmasını ekrandan izlerken gözlerime inanamıyordum; o an hiçbir şey gerçek değilmiş gibi, kırılmaz ayna camın arkasında çelik ve kevlarla güçlendirilmiş duvarı bir yumrukta indirişi beni korkuttu. Dedikleri doğruysa, onun gibi bir düzinenin Dünya’ya neler yapacağını düşünmek bile istemiyorum.

    Dışarıdaki helikopterlerin sesi Albay’ın baygın yattığı odayı, kapıyı en sonunda açabilen askerlerle beraber doldururken, yemin ederim ki Mercer bir an bana baktı ve yine o sapkın gülümsemesini gösterdi. Kalbim duracak sanmışken kendini yedinci kattan boşluğa bıraktı ve onunla ilk karşılaşmam böylece sona erdi. İncelemem gereken onlarca Transhümanizm tezinin bana bir cevap ya da iç huzur vereceğini zannetmiyorum ama transhümanizm düşünürlerinin kesinlikle göz önünde bulundurmadığı bir durumdan bahsettiğimiz aşikar. Şundan eminim ki hiçbir teori ve fikir, homo-sapien ötesi duruma tekâmülün biyolojik şekillerde oluşacağını tahmin etmemişti.

    Sonuç olarak, Prototip Zeus’un ve yeni kurduğu “Evrim” ordusunun, Blackwatch’ın öncelikli hedefi olması gerektiğini belirtmem gerekir. Zeus’un güçlerindeki evrimin de dikkate alınması gerektiği ve onla çarpışmak için bildiğimiz her şeyi unutmamız gerektiğini de eklemem gerekir.
    Prof. Dr. Leila Murtaugh

    #bilgisayaroyunu #oyun #transhümanizm #homosapien #prototype #prototip #mutasyon #zombi #deney #mutajen #frankenstein

    romankahramanlari yanıtladı 1 ay, 4 hafta önce 1 Üye · 0 Yanıtlar:
  • 0 Yanıtlar:

Üzgünüz, hiçbir yanıt bulunamadı.

Cevap ver: romankahramanlari
Prototype Zeus – İnsanlığın Sonu: Transhümanizm* …
İptal Et
Bilgileriniz:

Tartışma Başlangıcı
0 of 0 Yanıtlar: Haziran 2018
Şimdi