Yağmur Sonrası Romanındaki Hemşire Anne’ye Sitemkâr Bir Mektup

  • Yağmur Sonrası Romanındaki Hemşire Anne’ye Sitemkâr Bir Mektup

    Tarafından gönderildi romankahramanlari şu tarihte 15:40'de 11 Temmuz 2024

    Yağmur Sonrası Romanındaki Hemşire Anne’ye Sitemkâr Bir Mektup*

    Makale Yazarı: Aygül Kılıç

    *Bu makale Roman Kahramanları (Nisan / Haziran 2017) 30. sayıda yayımlanmıştır.

    Sevgili Anne,
    Seninle tanışmamız benim isteğim doğrultusunda gerçekleşti. İkimizin de sağlık çalışanı olmamız yollarımızı birleştirdi. Sana hayat veren yazarın Sarah Jio seni yaşanmakta olanı anlatan bir anlatım tekniği kullanarak seni okuruna anlatmayı seçtiğinden seni anlamakta zorlanmadım. Herhangi bir yerde sana benzeyen bir karakter bulmak olası. Buna karşın, olaylar geliştikçe beni şaşırtırsın diye seni okumaktan vazgeçmediğimi belirtmek isterim.

    Sevgili başkahraman Anne. Sen de diğer birçok kadın gibi kaderine razı gelen, onlara seçilmiş hayatı yaşayan bir id’in yansıması olarak geliştin. Elbette bu senin kabahatin değildi. Yazarın seni buna zorlamış olmalı. Tüketim sisteminin, acımasız kapitalizmin, insanoğlunun belleğini ele geçirdiği günden beri senin gibi kahramanlar çoğaldı. Annen, baban, dadın, komşuların seni cici kız olma yolunda öykündürdükçe omurgan sıradan bir kadın olarak etlendi.

    Sana sıradan dediğime kızmazsın dilerim. Ailenin, özellikle annenin sana uygun eş olarak gösterdiği Gerard’ a olan sadakatin, evleneceğin adamın yakışıklılığı kadar zengin olmasının önemi, iyi bir kariyer şartı şimdilerde evlenme programlarındaki kadınların bir papağan misali tekrarladığı niteliksiz laf kalabalığından başka bir şeye benzemiyor. Gerard’a âşık olmadığın halde onunla evlenme isteğin bir kadının kör histerisinin dışa vurumu olarak belirdi ancak. Sevdiğini söylediğim adamla evlenmeden öpüşmeyişin, nişanlı bir kadın olarak başka erkeklerin gözünün içine bakmayı dahi sadakatsizlik olarak algılaman seni çaresiz bırakıyor sevgili Anne ve anlaşmamızı olanaksız kılmaya başlıyor. Bu hallerin seni sıradan bir başkarakter yapmanın dışına çıkaramamakla beraber; egemen sistemin mantar yetiştirir gibi yetiştirdiği kadınlara benziyorsun.

    Sevgili başkahramanım Anne. İyi ki #Kity gibi bir arkadaşın varmış. Yan karakter olmasına karşın seni yaşatmak için çabalayıp durdu. Kity olmasaydı kutsal olduğunu düşündüğün mesleğin hemşireliği bir kenara koyarak diplomanı izlemekle yetinebilirdin.

    Neyse ki Kity’nin çabaları sonunda Bora Bora adalarına gitmeye karar verdin. Yaşanmakta olan savaşa cephe gerisinde taraf olarak katılsan da, bu savaşı sorgulamana engel olmamalıydı. Cephe gerisinde hemşire olarak katıldığın bu savaş seni özgür olmanın ilk adımlarını atacağın aşkla tanıştırdı. Ne mutlu sana. Nitekim sen bunun da kıymetini bilemedin.

    Gerard’ı sevmediğini anladığın zaman, onun savaşa katılmak istemeyişini, araya adamlar koyarak celp kâğıdını geri çevirmesini bahane olarak gösterdin. Gerard’ı sevmiyordun, tek neden bu da olabilirdi. Oysa sen, benim sevgili başkahramanın hemşire Anne savaşmak istemeyen bir adamla evlenemezdin. Silah kullanmayan adama adam mı denirdi. Tam da bu nedenlerle savaşan bir kahramanı, #Westry’i seçtin.

    Yaşanmakta olan savaşın neyin savaşı olduğunu anlatmakta zorlandın Anne. Yazarın bu konuda seni yalnız bırakmış. Savaşı sadece kendi gerçekliğin kadar, cephe gerisinde kalarak yaşadın ve yaşattın okuruna. Savaşın diğer cephesinde kimler vardı, onların da sizin gibi sevdikleri var mıydı hiç düşünmedin ve düşündürtmedin. Bu nedenlerle seni uzak buldum okurundan. Savaşa katılmak istemeyen eski nişanlın #Gerard’ı küçümsedin, senin için savaşa katılma kararı alarak cepheye gittiğinde ancak acıdın ona. Westry’in asker oluşu, savaşıyor olmasını çekici buldun, onu arzuladın. Bu yaklaşımın “kadınlar savaşan, güçlü erkekleri sever” saçmalığının somut karşılığı olarak tiksindirici bir düşünce hali aldı bende.

    Merak ediyorum sevgili Anne, siz bir gurup hemşire canhıraş cephe gerisinde çalışırken, revirinize bir düşman askeri yaralı olarak gelebilirdi? Ne yapardınız, merak ediyor okur. Bunları neden mi düşünüyorum? Sevgilin Westry’le beraber adil olmaya çalışırken kendinize adil oldunuz. Yerli bir kadının katline sessiz kaldınız. Kendinizi ve sevdiklerinizi koruma isteğiniz adaletin önüne geçti. Albay yerli bir kadını hamile bıraktı sonra öldürdü. Onun yerli ve kadın olması bu cinayetin görülmesini engelledi. Benzer şekilde katledilen kadınların sesi olamadın Anne. Herkes gibi oldun, herkesin istediği gibi bir kahraman.

    Cephe gerisinde kalan bir başkahraman. Savaşın yaralarını sarmaya çalışan bir hemşire. Tek yanlı sarmaya çalışırken bu yaraları “neden savaşıyorlar, neden ölüyorlar” diye düşünmedin. Okuruna sevdiklerimiz neden ölüyor diye sorgulatmadın. Çokça sargı bezi kullandın. “Erkek savaşır kadın yaraları sarar” diye düşündürtmek istedin. Senin bu kimliğin sevgili başkahraman hemşire Anne, bu sistem kimliğin tanıdığım bütün özgür kadınlar, direnen kadınlar nezdinde yüreğime battı.

    Özgür olamadığın için aşkına da sahip çıkamadın. Öve öve bitiremediğin bungalov evde gördüğün, çok kıymetli olduğuna inandığın tabloya sahip çıkamadığın gibi. Uçağa binerek evine, ipek çarşafların içine gömülmek vardı çünkü aklında. Cesur değildin Anne. Arkadaşın Kity yan kahraman olarak senden daha yürekliydi. Savaşın içinde de olsa çocuğunu doğurdu, koruyamasa da ona sahip çıktı. Yüreğine bastı. Cesurdu o.

    Sen evine döndün. Sevmediğin bir adamla evlendin. Aşk acısı çektin kendince. Çocukların oldu. Kity’se başka bir cepheye gitti. Aşkı aramaktan vazgeçmedi.

    Sen sessiz kaldığın bir cinayetin acısını yaşıyorken, Kity kızını özlüyordu. Adil olmak için geç kaldın. Arkadaşın Kity aramaktan vazgeçmedi. Ve buldu. Kendinden bir parça olan kızını buldu. Sen kaybettin. Aşkı da adaleti de kaybettin.

    Bu nedenle sevgili roman kahramanım Anne seninle bir daha buluşamayacağız. Eğer o kadınları tanımasaydım; Katherine Blum (HeinrichBöll) , UrsulaIguaran ( Marquez) gibi karakterleri tanımamış olsaydım; okumamış olsaydım Mülksüzler’i ve Dalgalar’ı senin bu duruşunu kabullenebilirdim. Ne güzeldir ki onları tanıyorum.

    Kaynak
    Yağmur Sonrası, Sarah Jio, Arkadya Yayınları, Çeviri: Duygu Parsadan, Eylül 2015, s. 347

     

    #sayı30 #hemşireRomanKahramanları #AyşegülKılıç #YağmurSonrası #SarahJio #hemşire #Anne

    romankahramanlari yanıtladı 1 ay, 4 hafta önce 1 Üye · 0 Yanıtlar:
  • 0 Yanıtlar:

Üzgünüz, hiçbir yanıt bulunamadı.

Cevap ver: romankahramanlari
Yağmur Sonrası Romanındaki Hemşire Anne’ye Sitemk…
İptal Et
Bilgileriniz:

Tartışma Başlangıcı
0 of 0 Yanıtlar: Haziran 2018
Şimdi