Türklerin Fıkra Kahramanı Nasreddin Hoca

  • Türklerin Fıkra Kahramanı Nasreddin Hoca

    Posted by romankahramanlari on 11 Temmuz 2024 at 14:10

    Türklerin Fıkra Kahramanı Nasreddin Hoca*

    Makale Yazarı: Mustafa Duman

    *Bu makale, ROMAN KAHRAMANLARI Nisan/Haziran 2013 14. sayıda yayımlanmıştır. 

    Nasreddin Hoca Kimdir?
    Nasreddin Hoca, Türklerin, dünyaca tanınmış #halkfilozofu ve #fıkrakahramanı, başka bir deyişle #fıkra tipidir. O, yalnızca Anadolu Türklerinin değil, tüm Türk dünyasında, halkın espri gücünün ve zekâsının sembolü, yüzlerce fıkranın kahramanı olmuştur. Nasreddin Hoca, tarihsel bir kişilik olarak, 13. yüzyılda, Anadolu’da, Sivrihisar ve Akşehir’de yaşamıştır. Akşehir’de ölmüş ve Akşehir’in en eski Selçuklu mezarlığına, bugünkü adıyla Nasreddin Hoca Mezarlığı’na gömülmüştür. Nasreddin Hoca’nın bu mezarlıktaki kabri türbe haline getirilmiş, günümüze kadar korunmuştur. Türbenin tamiri sırasında bulunan mermer kitabe ve sancak aleminin üzerindeki 683 H. (1284) tarihi Nasreddin Hoca’nın ölüm tarihi olarak kabul edilmektedir.

    Nasreddin Hoca’nın adı 15. yüzyıldan itibaren yazılı kaynaklarda geçmeye başlamıştır. Bugünkü bilgilerimize göre, Nasreddin Hoca’dan söz eden en eski kaynak, Ebül Hayr-i Rumi’nin, Cem Sultan’ın emriyle yazıp, 1480 yılında bitirdiği Saltuknâme’dir. Orada, Nasreddin Hoca’nın çok tanınmış bir kişi olduğu ve lâtifelerinin kitap haline getirildiği kaydedilmiştir. Daha sonra, 16. yüzyılın başından itibaren, Mehmet Gazâli (Deli Birader), Güvâhi, Lâmiâ Çelebi, Taşlıcalı Yahya Bey ve diğerleri, Nasreddin Hoca’dan sözetmişler, bazı fıkralarını yazıya geçirmişlerdir. 16. yüzyılın ikinci yarısından itibaren de Nasreddin Hoca fıkraları kitaplar halinde bir araya getirilmiştir. Bu kitapların en eskisi olan Hikâyet-i Kitab-ı Nasreddin, 1571 yılında yazılmıştır. fiüphesiz daha eskileri de vardır ama çeşitli nedenlerle günümüze ulaşamamıştır. Bugün, Türkiye’de ve dünyanın çeşitli kütüphanelerinde toplam 68 Nasreddin Hoca yazması bulunmaktadır.(1) Nasreddin Hoca fıkralarını içeren yazmaların bu kadar çok olması onun halk arasında ne kadar tanındığını ve fıkralarının ne kadar yaygın olduğunu gösterir.

    #NasreddinHoca fıkraları hemen hemen belli başlı bütün dillere çevrilmiştir. UNESCO, 1996 yılını “Dünya Nasreddin Hoca Kahkaha Yılı” olarak kabul etmiştir. Bu nedenle, Türkiye’de ve Türkiye dışında birçok etkinlikle Nasreddin Hoca anılmıştır. 1959 yılından beri her yıl Akşehir’de, 5-10 Temmuz tarihleri arasında “Nasreddin Hoca fienlikleri” düzenlenmektedir. Ayrıca, 1973 yılından beri her yıl “Uluslararası Nasreddin Hoca Karikatür Yarışması” yapılmaktadır.

    2008 yılı, Nasreddin Hoca’nın 800. doğum yıldönümü olarak kabul edilmiş ve bu bağlamda, Türkiye’de ve bazı komşu ülkelerde çeşitli etkinlikler düzenlenmiştir. Ayrıca 2008 yılında, Türkiye’nin misafir ülke olduğu Frankfurt Kitap Fuarı’nda, kitaplığımızdan temin edilen, Nasreddin Hoca kitap kapaklarından oluşan bir sergi açılmıştır. Nasreddin Hoca, fıkralarıyla olduğu gibi, çeşitli kültürel ve geleneksel etkinliklerle de aramızda yaşamaktadır. Nasreddin Hoca konulu filmler çevrilmekte, tiyatro eserleri sahneye konmakta, kukla ve ortaoyunları sergilenmektedir.
    Nasreddin Hoca’nın tarihsel kişiliği, Türk zekâsının ve espri gücünün eşsiz bir örneği olan fıkraları, daha doğrusu fıkra kahramanı-tipi kişiliği yanında ikinci plânda kalır. O, çok tanınmış bir fıkra kahramanı olarak, Anadolu’da ve Batı ülkelerinde “Nasreddin Hoca”, Azerbaycan ve İran’da “Molla Nasreddin”, Orta Asya’da “Nasreddin Efendi” ya da “Efendi”, Çin’de “Ependi”, Balkanlar’da ise “Nastratin Hoca” olarak anılmaktadır. Geçmişte ve günümüzde başka fıkra tiplerinin fıkralarından da ona bağlı olarak anlatılanlar olduğu için Nasreddin Hoca fıkralarının sayısı artmıştır. Günümüzde yüzlerce fıkradan oluşan bir Nasreddin Hoca fıkraları külliyatı meydana gelmiştir.

    Nasreddin Hoca Kitapları ve Fıkralarının Yayılması
    Nasreddin Hoca fıkralarının Anadolu’da ve Anadolu dışında yayılması sözlü ve yazılı gelenek aracılığıyla gerçekleşmiştir. Bu yayılmada, 15. yüzyılda başlayan yazılı geleneğin rolü çok büyüktür. Bu elyazmaları geleneği 19. yüzyıla kadar sürmüştür. Bugünkü bilgilerimize göre, çoğu Türkiye dışındaki kütüphanelerde bulunan 68 Nasreddin Hoca yazmasında, tekrarlar çıkarıldıktan sonra, toplam olarak yaklaşık 500 fıkra yer almaktadır.

    İstanbul’da, 1837 yılında basılmış olan Letaif’te 134 Nasreddin Hoca fıkrası vardır.(2) Bu fıkraların, elimizde bulunan ve çevriyazısını yayımladığımız Menâkıb-ı Nasreddin Efendi adlı ve 18. yüzyıla tarihlenebilen bir elyazmasından veya benzerinden alındığı anlaşılmaktadır.(3) Bu kitabın daha sonra, 1838, 1841 ve 1843 tarihlerinde, Letaif-i Hoca Nasreddin Efendi adıyla, Mısır’da Bulak Matbaası’nda yapılan diğer baskılarıyla yazılı gelenek sürdürülmüştür.

    İstanbul’da, 1850 yılından itibaren taşbaskısı Nasreddin Hoca kitapları yayımlanmaya başlamıştır.(4) Bu kitapların ilki, 1266 H. (1850) yılında basılan Letaif-i Hoca Nasreddin Efendi adlı kitaptır. Taşbaskısı Nasreddin Hoca kitaplarının en eskilerinde 126, 1870 yılından sonra basılanlarında ise 125 fıkra yer almaktadır. İlk resimli taşbaskısı Nasreddin Hoca kitabı, 1864 yılında yayımlanan Meşhur ve Mütearif Hoca Nasreddin Letaif-i Kenarında Raznihan ile Mahfiruze Sultan Hikâyesi adlı kitaptır. Bu kitapta 8 resim vardır. Daha sonra bu taşbaskısı kitaplar Türkiye dışında, örneğin Kazan’da ve başka yerlerde basılmıştır. 1850-1924 yılları arasında kırktan fazla taşbaskısı Nasreddin Hoca kitabı yayımlanmıştır. Bu arada 1883 yılında Mehmet Tevfik -ki çıkardığı Çaylak adlı mizah gazetesi nedeniyle “Çaylak Tevfik” olarak tanınmıştır- tarafından Letaif-i Nasreddin adıyla, 70 fıkra içeren bir resimli Nasreddin Hoca kitabı yayımlanmıştır. Bu kitap da ilk resimli hurufat baskı Nasreddin Hoca kitabıdır.

    Nasreddin Hoca fıkralarını bir araya getiren kitaplar içerisinde ilk baskısı 1909/1910 yıllarında yapılan ve toplam 7 baskıya ulaşan Letaif-i Hoca Nasreddin, Veled Çelebi [İzbudak] tarafından hazırlanmıştır. Veled Çelebi, bu kitabında “Bahayi” takma adını kullanmıştır. Kitabın ilk baskısında 393 fıkra yer almaktadır.

    Yukarıda kısaca değinilen Nasreddin Hoca kitapları, özellikle taşbaskısı olanlar aracılığıyla Nasreddin Hoca fıkraları, 19. yüzyılın ikinci yarısında ve 20. yüzyıl başlarında, Türkçe konuşulan komşu ülkeler ve Orta Asya Türk halkları arasında hızla yayılmıştır. Zaman içerisinde, bu yazma ve basma kitaplar yabancı dillere çevrilmiş ve Nasreddin Hoca fıkraları Batı ülkelerinde de tanınmıştır.

    Antoine Galland’ın 1670 yılında basılmış olan Les Paroles remarquables, les bons Mots et Les Maximes des orientaux adlı kitabında, Nasreddin Hoca fıkralarından alınan üç fıkra vardır. Fakat bu fıkralarda Hoca’nın adı geçmez. Wilhelm von Camerloher ve Dr. W. Prelog, Almancaya çevirdikleri 125 Nasreddin Hoca fıkrasını, 1857 yılında, Trieste’de yayımlamışlardır. Meister Nasreddin’s Schwänke und Räuber und Richter adlı kitap Avrupa’da yayımlanmış olan ilk Nasreddin Hoca kitabıdır. Albert Wesselski, 1911 yılında, Almanya’da yayımlanan Der Hodscha Nasreddin adlı önemli eserinde 555 fıkrayı bir araya getirmiştir. Bu fıkraların tümü Nasreddin Hoca fıkrası değildir. Bazıları Cuha veya Kuzey Afrika, Güney Avrupa’daki adlarıyla Coha, Si Ceha, Cahan, Giufà, Hiohà ve Juvadi’den alınan fıkralardır.

    Nassif Malouf tarafından Türkçeden Fransızcaya çevrilerek İzmir’de, 1847 yılında basılan Plaisanteries de Khodja Nasr-ed-Din Efendi adlı kitapta 35 Nasreddin Hoca fıkrası yer almaktadır. Kitabın 1859 yılında, İstanbul’da yapılan ikinci baskısında ise 50 fıkra vardır.

    Fransa’da da, J.A. Decourdemanche Nasreddin Hoca konusunda iki önemli kitap yayımlamıştır. Birincisi Les Plaisanteries de Nasr-eddin Hodja’dır. 1876 yılında, Paris’te yayımlanan bu kitapta 126 Nasreddin Hoca fıkrası vardır. J.A. Decourdemanche’nin diğer kitabı Sottisier de Nasr-eddin Hodja, Bouffon de Tamerlan’dır. 1878 yılında, Brüksel’de basılan bu kitapta Fransa’daki Nasreddin Hoca yazmalarından alınan 321 Nasreddin Hoca fıkrası yer almaktadır.

    Nasreddin Hoca konusunda son yıllara kadar yayımlanan kitapların sayısı 2500’ü geçmektedir. Veled Çelebi derlemesinden sonra, Pertev Naili Boratav’ın, 1996 yılında yayımlanan Nasreddin Hoca adlı kitabında eski yazmalardan ve Veled Çelebi derlemesinden alınan 594 fıkra vardır. M.S. Charitanov’un, 1986 yılında, Moskova’da basılan Dvatcat çetyre Nasraddina [24 Nasreddin] adlı eserinde 1238 Nasreddin Hoca fıkrası bulunmaktadır. Prof. Dr. Ulrich Marzolph’un, 1996 yılında, Almanya’da yayımlanan Nasreddin Hodscha 666 Wahre Geschichten adlı kitabında da 125 Cuha hikâyesi ve 541 Nasreddin Hoca fıkrası vardır. 2008 yılında yayımlanan Nasreddin Hoca ve 1555 Fıkrası adlı kitabımızda, 482’si elyazmalarından alınan toplam 1555 Nasreddin Hoca fıkrası veriyoruz. Bu fıkralar toplam 38 ulus ve halktan derlenmiştir. Bu sayılar Nasreddin Hoca fıkralarının yaygınlığını somut olarak göstermektedir.

    Nasreddin Hoca ve fıkraları hakkında araştırmalar sürüyor. Burada, Nasreddin Hoca’nın fıkralarından çok, Nasreddin Hoca fıkraları, daha doğrusu, geçmişten günümüze değin Nasreddin Hoca’ya bağlanarak anlatılan fıkralar söz konusudur. Yoksa ölümlü bir kişinin başından bu kadar olay geçmesi olanak dışıdır. Halk, başkalarının başından geçenleri de, eğer Nasreddin Hoca kişiliğine uygunsa, ona bağlı olarak anlatmış ve günümüze kadar yazılı ve sözlü gelenekte Nasreddin Hoca fıkralarının sayısı durmadan artmıştır. Artmaya da devam edecektir. Bazıları bu durumu anlamak istemese bile, her şey kuralına uygun sürüp gitmektedir.

    El Yazması Menâkıb-ı Nasreddin Efendi’den Fıkralar
    18. yüzyılda kaleme alınmış olan Menâkıb-ı Nasreddin Efendi adlı el yazması kitap, dil ve anlatım özellikleri bakımından çok daha eski yılların izlerini taşımaktadır. Kitaplığımızdaki bu yazmadan seçtiğimiz on Nasreddin Hoca fıkrasını aşağıda veriyoruz. Fıkraların dili günümüzde de anlaşılır olduğundan, özgünlüğü bozulmasın diye sadeleştirmedik. Günümüzde kullanılmayan sözcüklerin anlamlarını yazmakla yetindik. Fıkralarda geçen “eyitdi” ve “eydür”, “söyledi” anlamında, “şol”, “şu” anlamında, “nizaa etmek”, “tartışmak” anlamında, “makbere”, “mezar” anlamında, “tak bab eyledikte”, “kapıyı çaldıkta”, anlamında, “derdimendler”, “zavallılar” anlamında, “taşra çıkmak”, “dışarıya çıkmak” anlamında, “harmende” , “kervancı” anlamında, “vafir”, “çok” anlamında, “evlââ “daha uygun” anlamındadır. Özgün metinde, bazı sözcüklerde de “d” yerine “t” harfi, “p” yerine “b” harfi kullanılmıştır.
    1. Birgün, bir adam eline bir yumurta alub Hoca’ya eyitdi: “Efendi şol avucumda olanı bilürsen sana bir kayganalık vereyim”, dedi. Hoca eydür: “Azacuk şeklini söyle bilirüm”, dedikde: “Dışı beyaz, içi sarıdır”, dedi. Hoca eydür: “Bildüm bildüm. Havucu oymuşlar da içine şalgam toldurmuşlar”, demiş.

    2. Nasreddin Efendi, bir gün Konya’ya varır, bir helvacı dükkânına girüb, bismillah, diyub helva yimeğe başladı. Helvacı eydür: “Bre adam ne yabarsın?” deyub Hoca’yı döğmeye başladı. Hoca eyitdi: “Güzel Konya’sın ama helvayı adama döğe döğe yedürirler”, demiş.

    3. Bir gece, Hoca’ya rüyasında eline tokuz akçe vermişler. Hoca Efendi eydür: “Hele bari on akçe edin”, demiş. Hele on, tokuz deyub nizaa ederken uyanub bakar, görür ki elinde bir şey yok. Gine gözlerin kabayub ellerini uzadub: “Getür bari tokuz olsun”, demiş.

    4. Birgün, Hoca, yumurtanın dokuzun bir akçaya alub bir yerde dahi onun [bir akçaya] satar imiş. Hoca’ya eydürler: “Niçün dokuzun alub onun satarsın?” demişler. Hoca eydür: “Ziyan da faidedendir, dostlar bizi tek alışverişde görsünler”, demiş.

    5. Birgün, Hoca Efendi vasiyet eder ki: “Ben öldüğüm vakit beni eski makbereye koyarsınız”, dedikde cemaat eyitdi: “Niçün böyle söylersin?” dediler. Hoca eydür: “Sual melekleri geldikde ben sual olundum, görmez misiniz makberem eskidir, derim”, demiş

    6. Birgün, Hoca’nın evine hırsız girmiş, her nesi var ise devşirüb arkasına yüklenüb çıkub gitdi. Hoca da baki kalanını toplayub hırsızın ardına düşdi. Hırsız evine girdi. Hoca da hırsızın ardından kabusını dak bab eyledikde hırsız eyitdi: “Ne istersin Hoca Efendi”, dedikde, Hoca eydür: “Ya biz bu evden göç etmedik mi?” demiş.

    7. Birgün Nasreddin Efendi’den bir herif gelüb urgan istemiş. Hoca içeri girüb yine çıkar, eydür: “İpe un sermişler.” Herif eydür: “Hiç ipe un serilür mi?” demiş. “Ana gönlüm olmayınca ipe un serilür”, demiş.

    8. Birgün, Hoca tavukların bir kafese toldurub Sivrihisar’a giderken şol derdimendler mahbusdur. Bari biraz koyuvereyim, deyub cümlesini salıverdi. Tavukların herbirisi bir tarafa kaçar. Hoca da eline bir değnek alub horozi önine katub kovalayub der ki: “Gicenin yarusından sabah olduğın bilürsın da ya niçün gündüzün öyle zamanı hazır yolı bilmezsin?”, demiş.

    9. Birgün, Hoca yol kenarında makbereler arasında gezerken bir eski makberenin içine düşdi. Kendini ölü yerine kodı. Göreyim Münkir ve Nekir gelür mi, deyub tururken bir de anı gördü, uzakdan bir çan sadası geliyor. Hoca eydür: “Kıyamet velvelesi ile geliyor”, deyub, makbere içinden taşra çıkdukda, ol katırlar ürküb katarlar birbirine vurub harmendeler Hoca’yı görüb ellerine birer çomak alub Hoca’ya: “Sen nesin?” dediler. Hoca eyitdi: “Ben ölüyüm”, dedi. Harmende eyitdi: “Ya bunda n’eylersin?” Hoca eyitdi: “Seyre çıkdım”, dedikde, Harmende: “Ben seni şimdi bir hoşca seyir etdüreyim”, deyub eline bir çomak alub vafir döğdi. Hoca’nın başı gözü yarılmış evine geldikde, karısı[na] eyitdi: “Ben öldüm idi. Makberede idim.” Karı eyitdi: “Öte dünyada ne var ne yok?” dedi. “A karı n’eylersen eyle harmende katırın ürkütme”, demiş.

    10. Birgün, Hoca merkebe ters binüb gider. Mollaları eyitdiler: “Ey Hoca n’içün böyle ters binersin?” Hoca eyitdi: “Eğer doğrı binersem siz benim arkama düşersiniz. Eğer önce giderseniz arkanız benim önime düşer. İmdi böylece binmek evlâdır”, demiş.

    1 Mustafa Duman, Nasreddin Hoca Kitapları Açıklamalı Bibliyografyası (1480-2004)/ Nasreddin Hodja Books: An Explained Bibliography (1480-2004), Turkuaz Yayınları, İstanbul, 2005, s. 13-21; Dr. Mustafa Duman, Nasreddin Hoca ve 1555 Fıkrası, Heyamola Yayınları, İstanbul, Ağustos 2008, s. 129-130.
    2 Letaif’in tıpkıbasımı ve çevriyazısı için bkz: M. Sabri Koz, (Hazl.) Letaif Nasreddin Hoca Fıkralarının İlk Baskısı (ÇeviriyazıTıpkıbasım), İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yayını, İstanbul, Ekim 2008, 54 + XLI s.
    3 Kitabın çevriyazısı için bkz: Dr. Mustafa Duman, Nasreddin Hoca ve 1555 Fıkrası, s. 177-208.
    4 Harf baskısı ve taşbaskısı Nasreddin Hoca kitaplarının listesi ve açıklamalar için bkz: Dr. Mustafa Duman, Nasreddin Hoca Kitapları Açıklamalı Bibliyografyası (1480-2004), s. 23-32.

    romankahramanlari replied 1 year, 3 months ago 1 Member · 0 Replies
  • 0 Replies

Sorry, there were no replies found.

Reply to: romankahramanlari
Türklerin Fıkra Kahramanı Nasreddin Hoca* Makale …
Cancel
Your information:

Start of Discussion
0 of 0 replies June 2018
Now