SİNDERELLA MASALI VE GÜZELLEŞME HAYALİ

  • SİNDERELLA MASALI VE GÜZELLEŞME HAYALİ

    Tarafından gönderildi romankahramanlari şu tarihte 15:26'de 11 Temmuz 2024

    SİNDERELLA MASALI VE GÜZELLEŞME HAYALİ*

    Makale Yazarı: Yrd. Doç. Dr. Özlem Özen

    *Bu makale ROMAN KAHRAMANLARI Nisan / Haziran 2013, 14.sayıda yayımlanmıştır.

    Toplumsal bilincin yansıması olan masallar, değerleri #periler, #kahramanlar, #prensesler ve #prensler aracılığıyla gelecek nesile aktarma rolüne sahiptir. #Masallar bir taraftan toplum tarafından masum olarak nitelendirilirken, öte taraftan çocukların yetişkin yaşamındaki karakterinin oluşmasına zemin hazırlar. Masallar, çocukların hayal gücüne ulaşarak toplumsal kodları empoze eder. Yetişkin karakterlerin bulunduğu masallar çocuklara olgunlaştıklarında toplumsal cinsiyet dağılımının ne şekilde olacağını öğretir. Masalların tasarımı sayesinde değer yargılarının ve buna bağlı toplumsal cinsiyet rollerinin yeniden oluşumu işlenir. Örneğin erkek bağımsız, mantıklı, otorite sahibi, özgür rolleriyle temsil edilirken, kadını bağımlı, erkeğine, çocuğuna bakan, duygusal ve evcil rolleriyle işlenir. Masalın edebiyat ve toplum ilişkisi ekseninde ele alınmasının, dişil cinsiyet rolleri gibi kültürel bazı kodların çözülmesinde katkısı olacağına inandığımız için, masal anlatılarında toplum tarafından üretilen cinsiyet rollerinin işlevini irdelemeyi amaçladık.

    Beş yüzden fazla versiyonu bulunan Sinderella masalının kökeni eski Mısır tarihine kadar dayanmaktadır. Bunlardan biri, özellikle kadının evlenmeden önce toplumsal cinsiyet rollerine nasıl hazır bulunması gerektiğinin altını çizmektedir. Bir zamanlar zengin bir adamın karısı ölüm döşeğindeymiş ve kızı Sinderella’ya demiş ki: “Dürüst ol. İyi ol. Ve güzel ol. İşte o zaman cennetteki bir bulutun üzerinden aşağıya sana doğru gülümseyeceğim.” Sinderella saf ve dokunulmamış bir kızdır. Masaldaki beyaz kumru Sinderella’nın ölmüş annesinin sembolüdür. Ona yumurta getirir. Annesinin mezarında Sinderella’nın büyüttüğü ağacın dalına konar. Babasının evdeki üvey anne ve kız kardeşlerine getirdiği hediyelerden farklı olarak, Sinderella’nın aldığı en güzel hediye annesinin ruhu ve babasının sevgisidir. Annesinin verdiği öğüt Sinderella’yı dişil rollerine hazırlarken onu aynı zamanda gelecekteki evliliği için yetiştirmektedir. Evlendikten sonra, toplumsal dişil cinsiyet rollerini kendi kızına aktaracak olan kadın bu durumu en baştan içselleştirmektedir.

    Evlenmemiş kadından beklenen kültürel kalıp yargılara göre, ev işleri ilk sırada gelir. Özellikle ocak başında vakit geçiren kadın kiri temizlemek, toz almak, yıkamak ve süpürmek gibi işlerle meşguldür. Sinderella’nın hayallerinde bu yaşadığı hayatın değişmesi ve mutlu olmak vardır. Bağımsız bir kadın olmak aklının ucundan bile geçmez. Üvey annesinin verdiği listedeki işleri yerine getirirse, baloya katılma ihtimali olduğuna inanan Sinderella bu konuda çaba gösterir. Çünkü baloda evleneceği erkekle tanışmak ona göre bu yaşadığı hayattan kurtulmak için belki de tek çaredir.

    Güzel ve saf genç kızların evliliği hak ettiği, çirkin ve kötü niyetli olanların ise mutlu sona ulaşamayacağı düşüncesi üzerine kurulan Sinderella masalında yakışıklı ve beyaz atlı prens, mutlu evlilikte aranan anahtardır. Bu bağlamda, toplumsal cinsiyet rolleri erkek egemen toplumun evlilik öncesi kadından beklentisini başta güzellik olmak üzere, uysal, affedici ve itaatkâr kadın olarak belirlemiştir. Kadının dışgörünümüyle albenisi olan biri olarak kendisini erkeğe beğendirmesi anlayışı, Sinderella masalıyla büyüyen çocuklar tarafından kolayca içselleştirilmektedir. Evlilik geleneksel düzen içinde özellikle erkeğin ve evin diğer fertlerinin konfor ve bakımının kadın tarafından temin edildiği bir kurumdur. Kadının en birincil isteklerinin evlilik, ev, eş ve çocuk sahibi olmakla sınırlandığı bu düzende kadın, yaşamından ve öz benliğinden özverilerde bulunur. Kadına vaat edilen şey, evliliğinde her şeyin kusursuz olduğu bir yaşamdır. Dolayısıyla, evliliğe hazırlanırken, Sinderella gibi hizmetçi ruhlu, boyun eğmiş ve sessizleştirilmiş kızlara benzetilmeye çalışılır. Bu kızlar kendilerini yaşadıkları ortam dışında başka şekilde görmeyi beceremezler; yaşadıkları bu kimliksiz durumda milyonda bir de olsa beyaz atlı prensin gelip onları kurtarma ihtimalini beklerler.

    Ancak, mutlu sonla biten bu masaldaki evlilik gerçek dışıdır. Gerçek yaşamda mükemmel evlilik hayali kuran kadın büyük bir zorlukla yüzleşir. Ev kadınlığı beyaz atlı prensle evlilik yapma hayalinin sonucunda, mahkûm olduğu bir tür görev haline gelir. Artık hayallerdeki Sinderella’nın mutlu sona ermiş gibi olan gösterişli düğünü bitmiş, yeni evliliğini sürdürme çabaları başlamıştır. Dış güzelliğin geçici olduğuna değinilmeyen bu masalda, mutlu sonla çizilen tablonun gerçek dışı olduğu konusu üzerinde durulursa, evlilik sürecinde güzelliğini zaman içinde yitiren kadının ailenin bütünlüğünü ve sürekliliğini sağlamak için kocasını elinde tutması gerektiği konusu da satır aralarından bize aktarılmaktadır. Bir peri masalı söylemi olan “sonsuza kadar mutlu yaşamışlar” gerçeklikte oldukça ironiktir; çünkü bu aynı zamanda kadının, güzelleşmek ve muradına ermek uğruna erkek egemen toplumun ona atfettiği toplumsal rollere nasıl uymak durumunda kaldığını ve bunu başaramayınca kendisini nasıl suçlu hissettiğini de ima etmektedir.

    #SinderellaKompleksi”ne yakalanan kadınlarda romantizm hayalleri ve yakışıklı prense âşık olma eğilimi görüldüğünden, bu kadınlar acı gerçeklere sırtlarını dönmektedirler. Bir yengecin sert kabuğunun altındaki yumuşak dokudan oluşan bedenini koruması gibi, bu kadınların da güvenlik duygusu ihtiyacı onları körü körüne mutsuz olan evliliklerine bağlı kılar. Sinderella ile özdeşleşen kadınların yüzleşmeleri gereken gerçek, aslında evlendikleri ilk geceden sonra hiçbir şeyin rüyalarını süslediği gibi olmadığıdır. Böyle kadınlar kocalarına veya başkalarına yaslanmayı içgüdüsel olarak kabullenip tercih ederler. Korunma duygusu karşılığında kendilerini ev işlerine adayan kadınlar evi düzene sokma becerileriyle de gurur duyarlar. Evliliklerinin çökmesi halinde ne olacağını düşünmek bile istemezler.

    Ataerkil aile düzenindeki dişil roller erkeğin isteklerini bekletmeden, anında tatmin etmek üzere kurgulanmış olduğundan, kadınlar -eş, anne, evin kızı isteklerini söyleme fırsatı verilmeden eğitilirler. Öfke ve tepki göstermek ise erkeğe özgü duygu ve davranışlardır. Bundan dolayı kadından beklenen ideal cinsiyet rolleri, kadının kızgınlık duygularının kontrol altına alınmasına yol açar. Kadının kızgınlığını ve tepkilerini dile getirmesine engel olan toplumsal faktörler, önemsememe, dikkate almama, küçümseme gibi engellerle ortaya çıkar. Kızgınlık bastırılır ve şekil değiştirip kadın bedenine atılır. Dolayısıyla engellenmiş hisseder. Bu da ilişkilerde verimsiz bir çatışma tarzına dönüşür. Ayrıca, #cadı, dırdırcı, histerik gibi olumsuz etiketlemeler kadında “tepki verirsem çirkin görüneceğim” düşüncesini ortaya çıkarır. Sonuçta kadın, “#idealkadın” imgesinin dışına çıkmak istemez. Üvey annesi ve kardeşleri tarafından haksızlığa uğramış genç kadının kötülüğe öfke veya herhangi bir tepki belirtisi göstermediğini bilmekteyiz. Böyle bir durumda kadın doğrudan tepkisini ifade edemediğinden bunu dolaylı yoldan anlatmaya çalışır. Bastırılan öfke ve kızgınlığı kontrol altına almayı seçer. Tersine #bastırılmışduygular oluşturur. Bu tür kadınların bilinçaltında bağımlı kalma isteği de vardır. Böylece, toplum kadını erkeğe bağımlı kılmak üzere işler ve masalı bu amaca hizmet etmek için kullanır.

    Masalın izleklerinden olan iyi-kötü ve güzel-çirkin çatışması ile birlikte, güzellik olgusunun erkek egemen toplum bakışından kadın için ne derece önemli olduğu vurgulanmaktır. Kız çocuklarına masallar yoluyla kazandırılan değerlerin şekillendirilmesi için güzellik olgusunun bu şekilde kullanılması ilginçtir, çünkü güzellikle ilişkilendirilen her şey aslında gerçek dışıdır: lüks ve muhteşem bir sarayda verilen balo ve burada prens tarafından seçilmek için gizli gizli yarışan “güzelleşme hayali” saplantısı olan genç kızlar… Geçmişten günümüze kadın neden güzellik hayali peşindedir? Temelinde bağımsız olma korkusu, başkaları tarafından sahiplenilme ve korunma dürtüsü olan bu düşünce biçimi, günümüz çağdaş kadını imajına tamamen zıt gibi görünse de Sinderella kompleksine yakalanan kadınlarda mevcuttur. Erkeğin beğenisi ve takdirini kazanmak için güzelleşme hayali olan Sinderella, paçavralar içinde olgunluk ve sabırla kurtarılmayı bekleyen, ancak özgürlüğü için mücadele etme gücü olmayan bir kadındır. Böyle bir kadın özgür kalamaz, çünkü yaşadığı toplum sınırlamaların dışına çıktığı takdirde onu cezalandırmaya hazırdır. Gece yarısından önce geri dönme zorunluluğu bu durumu örneklemektedir. Üvey anneye bile karşı çıkma gücü olmayan Sinderella ancak prensinin ayağına giydirdiği #camayakkabı sayesinde özgüven kazanır; prensle evlenme fikri onu birden değiştirir ve olgunlaştırır.

    Fiziksel görünüm ve çekiciliğin ön planda tutulmasının temelinde dişil cinsiyet rollerinin erkek tarafından biçimlendirilmesi vardır. Güzel olmak, ataerkil toplum bakışından tercih edilen biri olarak görülmek için yeterlidir. Erkek egemen söylemin kadınlar üzerine yarattığı bu etki, kadın bilincine “her zaman için en çok arzulanan nesne olma” isteğinin hissedilmesi olarak yansımıştır. Kadın olmanın özelliklerinden yumuşaklık, anlayışlı, fedakâr olmak ve karşı tarafla empati kurmak toplumca kadından beklenen davranışlardır. Bu ideal kadın imgesinin dışına çıkmak, adeta kadınlığını yitirmek ve kendi iç dünyasında kaybeden olmak anlamına gelmektedir.

    Dolayısıyla, evlilik kurumunda toplumsal cinsiyet rollerinin kadını değerli gibi görünen kalıplara sokmasının bu masalda kaleme alınması, neden günümüzde bile genç kızların güzelleşme hayali peşinde koştuğu gerçeğinin bir göstergesidir. Sinderella affedici, kaderine razı gelen, iyi ilişkiler kuran “bayan mükemmel” olabilir, ancak güzel olması prens için yeterlidir. Prensin bakış açısına göre evlenilecek kadının hangi sınıftan olduğu çok önemli değildir. İlk dans sona erdiğinde aralarında daha bir kelime bile geçmeden aşk çoktan başlamıştır, çünkü Sinderella güzel ve zarif bir kadındır. Masaldaki evlilik -yani kocaya sonsuza dek bağımlılık- genç kızın güzelliği ve iyi huyları sayesinde aldığı bir ödüldür.

    Toplumsal cinsiyet rollerinin aktarımı vasıtasıyla saf ve iyi genç kızın kişiliği, bu role uyması için tasarlanmıştır. Prens daha onun adını bile bilmeden onunla evlenmeyi kafasına koymuştur. Dolayısıyla evlenmek için kadının kişiliğine, davranışlarına veya başka bir özelliğine bakmaya gerek yoktur. Doğdukları günden beri erkekler bağımsız olmaya teşvik edilirken, kadınlar boyun eğmeyi öğrenmekte ve içselleştirmektedirler. Bu öğrenme sonucunda kadınlar özel alanda kalırlar. Sağlıklı bir kadın, saygı duyduğu ya da bağlı olduğu insanların -en başta kocasının- da kendisini sevmesi, sayması ve onurlandırmasını ister. Ancak, sevme ve sevilme ihtiyacı belirtileri arasında sevginin ömür boyu devamlılığı istenir. Bazı kadınlarda evlenme arzusu öylesine baskındır ki, evlenmek onların sevgi ihtiyacını gidermek için bir seçimdir.

    #Feminist pencereden bakıldığında, Sinderella masalı bu gerçek dışı hayalin nasıl kadın ruhunu etkilediği, kadının sanal bir mutluluk peşinde koşmasına sebep olduğunu anlatmaktadır. Peri masalları, insanların zihinlerini hayallerle dolduran popüler kültür ve medya tarafından kullanılan değerli birer ticari mal olarak görülür. Gerçeklikten hayal dünyasına kaçmak ise birçok kadının arzulayıp yapabildiği şeydir; ancak bu çok kısa sürer. Özellikle erkeklerin kendilerine eş seçtikleri, kızların da hayallerini süsleyen yakışıklı prensle tanışmak için süslenip püslenip gittikleri bu alım satım pazarı bir balodur.

    Burada vurgulanan ideoloji, güzel olmanın da yetersiz kaldığı ve toplum tarafından “en güzel” olarak görülmenin önem taşıdığıdır. O kadar önemlidir ki, “en güzel” olmak için, masaldaki kız kardeşler –#Drizella ve #Anastasia– prensi tavlama yarışına girerler. Prensin düzenlediği baloya katılabilmek için haberi duyar duymaz zayıflamak için rejime başlarlar. Daha çarpıcı olan nokta ise, annelerinin onları güzelleştirmek pahasına her yolu denemesi ve bununla da kalmayıp, prensi baştan çıkarabilmeleri için kardeşlerin arasında bir rekabet yaratmaya çalışmasıdır. Masal içerisinde bu anlatı şu şekilde aktarılmıştır: “Haydi yavrularım sizleri göreyim birinizden birisi mutlaka baloda prensin gönlünü çalsın.” Erkek egemen toplumun beklentilerinin kadının dış görüntüsüne yansıması yüzünden çekici ve arzulanan masal prensesleri yaratılmaktadır. Çekici ve arzulanan prenses olabilmek için girilen kendini güzelleştirme yarışı, dolayısıyla, toplumsal ve bireysel birtakım sonuçlara yol açmaktadır. Kadınlar arasındaki ilişkiyi doğrudan etkileyen bu durum, Sinderella masalında kahraman ile üvey anne ve kız kardeşler arasındaki rekabet ilişkisine yansımıştır.

    Günümüzde kadınların estetik ameliyatlarla güzel görünme takıntısının gerisinde yakışıklı beyaz atlı prense kendilerini beğendirme gayesi bulunmaktadır. Örneğin, kendi ayağına Sinderella’nın cam ayakkabısı uysun diye, üvey kız kardeşlerinden biri ayak başparmağını keser. Diğeri ise ayak topuğunu incelterek keser ve küçültür. Kız kardeşlerin ayak şeklini bozarak bir iki numara küçük ayakkabı giyebilme hayali bize günümüz toplumundaki medyanın etkisiyle kadının güzelleşme çabalarını hatırlatır. Kız kardeşler dış görünüşleri için saatler harcarlar, çünkü güzelleşme hayali onları prenses olabilmeye doğru götürür. Ancak, Sinderella’nın aksine bencil, kaba ve huysuzdurlar. Masalda bu kötü huyları olmasaydı, dış görüntüleri bize daha sempatik ve çekici gelebilirdi. Dış görünüme takıntılı olarak yetiştirilen bu genç kızlar için, önceleri Sinderella bir rakip ya da tehdit bile değildir.

    Üvey kardeşlerin baloya giderken daha güzel görünme arzuları ve prens cam ayakkabıya uygun ayağın sahibini ararken kendilerine zarar vermeleri, bir anlamda, onların bağımsızlık korkularından kaynaklanır. Güzel olmak, erkekten bağımsız olarak yaşamını sürdürebilmesi mümkün olmayan kadının bilinçaltında bir saplantı gibidir. Sonuçta, kadının imajını değiştirme çabası onun fiziksel olarak nasıl tüketildiğini gösterir. Güzel, saf ve temiz kalpli kadın muradına ererken, çirkin, tombul, kısa boylu ve art niyetli olanların sonu hazindir. Peri masallarında olduğu gibi gerçek dünyada da var olan bu zıt kavramlar kadına atfedilen cinsiyet rollerinin inşasında kullanılır. Üvey kardeşlerin Sinderella’ya karşı olan kötü tutumları ve çirkinlikleri yüzünden evde kalmaları bunun göstergesidir. Geriye kalan, bir yanda kadınların birbirine duyduğu #kıskançlık ve öfke, diğer yanda ise intikam yerine affediciliktir.

    Güzellikle kadın değerinin ölçülmesine dayanan bakış açısına göre, kadın özneden nesneye dönüşür. #Nesneolmak, kabul, beğeni ve onay için bir süs veya hizmet eşyası olmayı kabullenmektir. Ancak gerçek duygu ve düşüncelerini ifade edememektir. Bu zihniyetin etkisindeki kadınlar için güzel olmak, bir varoluş meselesi olarak görülür. Yüzü ve bedeni toplumun belirlenmiş ölçütlerine ne kadar uygunsa, kadın kendini o denli değerli görür. Bu açıdan, Sinderella masalı kadınların nasıl erkek bakışına teslim olduklarını göstermektedir. Sinderella’nın partiye giderken güzelleşme çabası ve erkeğin beğenisine sunulan bir taş bebek gibi oluşu örneği ya da prensinin getirdiği cam ayakkabısına ayağını sığdıracak olması kadının erkeğin gözüne hoş görünmekle yükümlü bir nesne haline dönüştüğünü gösterir. Eğer ayak bir iki numara büyükse çevrenin sesini dinlemeye başlayan kadın dış beklentilere cevap verme kaygısıyla kendi benliğini unutur.

    Benlik kaybının kadınlarda yarattığı özgüven eksikliğini #kozmetik, #moda, #diyet ve #zayıflama, #estetikameliyatlar, #güzellikmerkezleri gibi birçok sektör destekler. Tüm bunlar kadına kendi #bedenimgesi hakkında önce #güvensizlik aşılar, sonra onu #tüketici haline getirir. Sonuçta, cinsel rollere sıkıştırılan ve belirli şekillere girmek zorunda kalan kadın için içinde bulunduğu kıskaçtan kurtulma çabası onu tüketim sektörüne sürükler. Güzel kız, hanım kız, cici kız olarak bu sektörden nasibini alır.

    Bu masalda işlenen anlatıya göre kadın, toplum tarafından kabul görmek ve iyi bir evlilik yapmak istiyorsa kesinlikle güzel olmalıdır. Ne yazık ki, çirkin kadınlar seçilmedikleri ve beğenilmedikleri için evde kalmaya mahkûmdurlar. Bundan dolayı, evlilik güzel kadının ödülü haline gelmektedir. Öte yandan, çirkinlik sayesinde güzellik kolaylıkla fark edilir. Sinderella’nın güzel olması onun yazgısıdır. Dolayısıyla benliği olmayan ve sessizleşmiş kadın rolü bu masal kahramanıyla özdeşleşirken, istediğini söylemek ve yapmakta özgür olan bencil kadın rolü ise kahramanın üvey annesi ve kız kardeşleriyle özdeşleşir. Eril bakışın en önem verdiği dış güzellik, masaldaki üvey annenin ikinci kez evlenmesini sağlarken; tercih edilmeyen huy ve davranışları kolaylıkla kamufle edilir.

    Çirkinliğin ve kötü huyların birlikte temsil edilmesi çocuk masallarında yaygın olarak rastladığımız bir şeydir. Bu özelliklerle tasvir edilen kız kardeşlerin evlilik piyasasına girmek için bir rekabete sürüklendiklerini düşündüğümüzde, fiziksel çekicilikten yoksun olmaları yüzünden, nasıl bir #benlikmücadelesi verdiklerini daha iyi görebiliriz. Bir kadının kendisini ifade etmesi ve benlik sınırlarını ortaya koyması erkek egemen toplum tarafından onaylanmayan bir davranış olarak görüldüğünden, onun için kötü huylu, şirret, bencil ve düşüncesiz gibi etiketler kullanılır. Bir başka deyişle, üvey kardeşlerin bu tür mücadeleci davranışları, eril bakış tarafından dayatılan toplumsal cinsiyet rollerine uyum sağlamakta zorlanan kadının gösterdiği tepkilere bir örnektir. Bu açıdan, kadının içselleştirdiği güzellik anlayışı onun kötü huylar sergilemesine yol açmaktadır. Bu oldukça ironik bir durumdur, çünkü kadının gerçek anlamda kendisini ifade etmesine izin verilmez.

    Sonuçta, yakın ilişki içinde, kadınlar ilk aileden edindikleri rol örneklerinden birtakım değerleri farkında olmadan içselleştirirler. Bu açıdan, kadınların öz gerçeklerini dillendirmeleri, yani seslerini duyurmaları, kurulmuş evlilik düzeninin hayatiyetini ve devamlılığını olumsuz etkileyen bir durumdur. Kısacası kadınlar susmayı kabullenerek ataerkil düzenin devamlılığına katkıda bulunurlar. Aksi takdirde, toplum, aile, kültür ve ahlak düzeninin sorgulanması iktidar konumundakileri rahatsız eder.

    * ESOGÜ Fen ve Edebiyat Fakültesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü

    #güzelleşmehayali #toplumsalkodlar #masaltasarımı #toplumsalcinsiyetrolleri #değeryargıları #safvetemiz #beyazkumru #üveyanne #balo #beyazatlıprens #sonsuzakadarmutluyaşamışlar #arzulanannesne #engüzelolmak #evlilik #güzelkadınınödülü #dışgüzellik #erilbakış

    romankahramanlari yanıtladı 1 ay, 4 hafta önce 1 Üye · 0 Yanıtlar:
  • 0 Yanıtlar:

Üzgünüz, hiçbir yanıt bulunamadı.

Cevap ver: romankahramanlari
SİNDERELLA MASALI VE GÜZELLEŞME HAYALİ* Makale Ya…
İptal Et
Bilgileriniz:

Tartışma Başlangıcı
0 of 0 Yanıtlar: Haziran 2018
Şimdi