Roald Dahl: DÜŞLERİN KAPILARI

  • Roald Dahl: DÜŞLERİN KAPILARI

    Tarafından gönderildi romankahramanlari şu tarihte 16:13'de 11 Temmuz 2024

    DÜŞLERİN KAPILARI*

    Makale Yazarı: Pınar Özdemir

    *Bu makale ROMAN KAHRAMANLARI Ekim / Aralık 2017, 32. Sayıda yayımlanmıştır.

    Güzelliğin Kapısı

    Bir insanın yaşamına güzellikler ilk ne zaman girer? #Güzellik kavramı anne karnında oluşabilir mi? Soruyu şöyle de sorabiliriz aslında: Bir annenin gördüğü güzellikler tıpkı besinler gibi karnında taşıdığı bebeğe geçebilir mi? Roald Dahl’ın babası Harald Dahl bu soruların yanıtını aramıştır. #HaraldDahl’a göre “eğer hamile bir kadının gözleri sürekli doğanın güzelliklerine bakıyorsa bir şekilde bu güzellik o kadının karnında taşıdığı henüz doğmamış bebeğin beynine girecek, sonra da bebek büyüdüğü zaman güzel şeylere düşkün biri olacaktır.” (1) Babası kendi buluşu olan bu teoriyi bütün çocuklarına uygular. Karısı Sofie Magdalene Dahl’ı her hamileliğinin son üç ayında “muhteşem” diye nitelendirdiği doğa yürüyüşlerine çıkarır, çevrelerindeki güzellikleri gösterir, doğadan, renklerinden, coşkusundan söz eder. Sofie’nin tüm bu güzellikleri içine sindirmesini, böylece o güzelliklerden süzülmüş bir parçanın doğacak çocuğuna geçmesini umar.

    Hayal gücü geniş, sevgiyi önce doğal güzelliklerde arayan Harald Dahl, #Oslo yakınlarında #Surpsberg kasabasında doğmuş bir #Norveçlidir. Ailesiyle 1880’lerde İngiltere’ye göç eder. Harald Dahl çocukluğunda talihsiz bir kaza geçirir, oturdukları evin çatısından düşmesi sonucu sol kolu dirsekten kırılır. Ancak yanlış tedavi kolunun dirsekten kesilmesini zorunlu kılar. Bu kazadan sonra sakat kalmışsa da azmi ve mücadeleci yapısı sayesinde tek koluyla istediği her şeyi yapar hale gelmiştir.

    Roald Dahl’ın “Küçük Adam Büyürken” kitabında anlattığı, amcasıyla babasının kaçıp zengin olma hikâyesi eğlencelidir. İki kardeş Norveç gibi küçük bir ülkede zengin olamayacaklarını düşünerek #İngiltere ya da Paris’e gidip buradaki fırsatları değerlendirmeye karar verirler. Amca Oscar La Rochelle’e gider ve bir #balıkçıfilosu kurar. Babası Harald ise Paris’te tanıştığı bir Norveçli ile gemilerin tüm ihtiyaçlarını karşılayan bir #gemiacentesi kurar. Farklı yollardan gitseler de ikisi de düşlerini gerçekleştirir ve zengin olurlar.

    “Küçük Adam Büyürken”de Dahl, bir biyografi yazarı gibi, kendi yaşamına bakar, çocukluğunda başından geçenleri hikâyeleştirir. Hayatında iz bırakmış, sonraki yaşamına yön vermiş anları, çocukluk yıllarında belleğinde hiç değişmeden kalanları anlatır. Kitabın başına “İnsanlar kendi yaşamlarını anlatmak için bir öz yaşam öyküsü kitabı yazarlar. Bu tür kitapların içinde bir sürü sıkıcı ayrıntı olur.” (2) notunu düşer. Anlaşılacağı üzere Roald Dahl öz yaşam öyküsünün okuyanı sıkabilecek, gereksiz ayrıntılarla dolu olmasını istemez. Biyografi yazmak başkalarının hayatına tamamen dışarıdan bakmaktır. Bir yaşam öyküsünü detaylı ve doğrudan bilgi vermeden anlatmak zor olsa da bu yazıda bazen belli bir ayrıntıya odaklanarak, kimisini geri plana atıp, kimisini öne çıkararak Roald Dahl’ın yaşamına bakan bir pencere açılacaktır.

    #Roald

    Harald ve Sofie Dahl, 13 Eylül 1916’da, Galler’de doğan oğullarına Güney Kutbu’na ulaşan ve Kuzeybatı Geçiti’ni aşan ilk denizci, Norveçli #kâşif #RoaldAmundsen’den esinlenerek Roald adını verirler. İngiltere’de doğan Roald, ileride farklı bir yoldan yürüse de kendisine bir kâşifinkine benzer heyecanları yaşatacak bir meslek seçecektir.

    Dahl Norveççe konuşulan bir evde kız kardeşleriyle büyür. 1920’de üç yaşındayken yedi yaşındaki kızkardeşi #Astri, apandisitten ölür. Bu ölüm, çocuklarının üzerine titreyen ve Astri’ye ayrı bir düşkünlüğü olan Harald Dahl’ı derinden yaralar. Harald Dahl bu üzüntüyü atlatamaz ve kızının ölümünden birkaç hafta sonra zatürreden ölür.

    İki hafta içerisinde önce kızını, sonra eşini kaybeden anne Sofie kolay yol olan çocuklarını alıp Norveç’teki ailesinin yanına dönmek yerine Galler’de kalmayı seçer. Dört çocuğunun yanı sıra eşinin önceki evliliğinden olan iki çocuğunun da bakımını tek başına üstlenir. İngiltere’de kalmak istemesinin en önemli nedeni Harald Dahl’ın çocuklarının İngiliz okullarında okumasını istemesidir. Harald Dahl İngiliz okullarının dünyanın en iyi okulları olduğunu düşünür. Anne de eşinin bu isteğini yerine getirir. Roald eğitimine #Galler’deki Llandar Katedral Okulu’nda başlar.

    İngiliz okulları, babasının düşündüğü gibi eğitim açısından çok iyi okullar olsalar da, bir çocuğun ruhunda derin yaralar açabilecek bir disipline ve sertliğe sahiptirler. Roald Dahl’ın “Küçük Adam Büyürken”de anlattığı ve büyüklere bakışını kökten değiştiren olaylar zinciri bu okulda başlar. Roald Dahl bu anılar için, “Bazıları gülünç. Bazıları acıklı. Bazıları ise çirkin. Sanırım bu yüzden bunların hepsini bu kadar capcanlı anımsadım. Ayrıca hepsi de gerçekten yaşanmıştır.” (3) der.

    Eğlenceli bir şekilde anlatsa da büyüklerin acımasızlığı, eğitimcilerin şiddeti ve kitap boyunca hiç eksik olmayacak başat eğitim aracı “#değnek” ile Llandarf’da tanışır. Annesinin İngiliz eğitiminin diğer yüzünü görmesi fazla zaman almaz. Dahl ve dört arkadaşının yaptığı küçük bir yaramazlık ağır değnek yaraları ile sonuçlanır. Eğitim sistemini sorgulamaya kalktığında annesine “#yabancı” olduğu hatırlatılır ve İngiliz okullarının nasıl yönetildiğini anlamadığı söylenir. Bunun üzerine Sofie Dahl ikinci yılın sonunda oğlunu bu okuldan alır.

    Aile yaz tatillerini Norveç’te geçirir. Yolculukları başlı başına bir maceradır. İngiltere’den Norveç’e gitmeleri dört gün sürer. Önce Londra’ya, oradan Newcastle’a, Newcastle’dan iki gün bir gece süren deniz yolculuğu ile Oslo’ya, bir gece Oslo’da kaldıktan sonra da nihayet, annesinin ailesinin yaşadığı “düş ada” #TjömeAdası’na varırlar. Dahl dört yaşından on yedi yaşına kadar her yaz çıktıkları bu yolculukları ve yolun sonunda vardıkları Norveç’i çok sever.

    Llandarf’taki iki yılın ardından Weston’da yatılı okumaya başlar. #Yatılıokul eve derin bir özlem demektir: “#Eviözlemek biraz deniz tutmasına benzer. Ne denli felaket bir şey olduğunu sizi tutunca anlarsınız” (4). Bu özlem ilk haftalarda öyle yoğundur ki, Dahl birkaç günlüğüne de olsa eve dönebilmek için #hastataklidi yapar. Bir ay önce apandisit ameliyatı geçiren ablasının ağrılı hastalık sürecini yakından izlemiş olmayı kendince fırsata çevirir. Doktoru olmasa da öğretmenini ve müdürü gerçekten hasta olduğuna inandırır. Doktor ise, bir daha yapmaması sözü alarak Dahl’ı birkaç günlüğüne eve gönderir.

    Her çocuk gibi Dahl da yatılı okul hayatına bir süre sonra alışır. Bu okul ona bir alışkanlık daha kazandırır. Okulda pazar sabahları #evemektupyazma saati vardır. Bütün çocuklar oturup ailelerine mektup yazarlar. Müdürün gözetiminde yazılan bu mektuplar hep iyi olduklarından, güzel vakit geçirdiklerinden bahseder. Okulda kötü muamele görseler de, disiplinden bıkıp usansalar da mektuplarında her gün çok eğlendiklerinden, öğretmenlerinin ne kadar iyi olduğundan söz ederler.

    Roald Dahl Weston’daki pazar günlerinden kalma mektup yazma alışkanlığını okuldan sonra da sürdürür. Evinde, annesinin yanında olmadığı zamanlarda, #Kenya’da, #Irak’ta, #Mısır’da, #KraliyetHavaKuvvetleri’nde çarpıştığı zamanlarda, her pazar ona mektup yazar. Annesi, 32 yıl boyunca aldığı bu mektupları atmaya kıyamaz, hepsini düzenli bir biçimde yeşil kurdelelerle bağladığı mektupları özenle saklar. Dahl annesinin bu mektupları biriktirdiğini onun ölümünden sonra öğrenmiştir.

    Dahl 1929-1934 yılları arasında #Repton’da okur. Bu okul, yakınında #Cadbury çikolata fabrikasının bulunduğu ve Dahl’a “Charlie’nin Çikolata Fabrikası” kitabını esinleyen okuldur. Burası katı kuralları ve sıkı disiplini yanında kendilerinden küçük çocukları köleleri gibi kullanan “#Boazerler” diye adlandırılan sınıf başkanları nedeniyle Dahl’ın “korku dolu günler” geçirdiği okuldur.

    “Değnek” burada hem müdürün, hem de büyük sınıftaki çocukların elindedir. Roald Dahl, #çocuklarındünyası ile #yetişkinlerindünyası arasındaki derin farkı en çok vurgulayan yazarlardan biri olmuştur. Onun çocuk kitaplarını okurken insan, yetişkin dünyası ile çocuk dünyası arasındaki uçurumun ne zaman ve nasıl açıldığını düşünür. Kitaplarında #akıllı, #duyarlı, #olgun, #hayalgücügeniş, #iyiyürekli çocukların karşısına #sevgisiz, #despot, #acımasız, #kötüyürekli yetişkinleri çıkarır. Bu çocukların yaşamlarındaki ilk mücadelesi bu yetişkinlerle olur. #Matilda, #DevŞeftali gibi kitaplarında ebeveyni ölmüş ve kötü yürekli akrabalar tarafından büyütülmüş çocuklar vardır. Onlar hep anne babalarını özler, istemedikleri şeyleri yapmaya zorlanırlar, mahzun ve hüzünlüdürler. Dahl’ın bu katı tutumu, hiç değişmeyen, mutlak kötü olan yetişkin karakterleri zaman zaman olumsuz eleştiriler almasına neden olmuştur.

    Oysa kendisi, kitaplarında anlattığının aksine #sevecen, duyarlı, çocuklarını seven, kollayan bir anne ve babaya sahip olmuştur. Erken kaybetmiş olsa da babası tanıdığı, sevdiği ve özlediği bir figür olur. Dahl’da bu yara okul yıllarında açılmıştır. Dahl hayatına giren kötü yetişkinleri okulda tanır. Okuldaki bu anılardan nasıl etkilendiğini “Küçük Adam Büyürken”de şu sözlerle anlatır: “Bütün okul hayatım boyunca öğretmenlerin ve büyük sınıflardaki öğrencilerin öbür çocukları gerçekten dövüp yaralamaları, zaman zaman da oldukça ağır yaralamaları, beni her zaman dehşete düşürmüştür. Bu duygudan kurtulamadım. Hiçbir zaman. Elbette o zamanlarda bütün öğretmenlerin bütün okullardaki bütün çocukların canları çıkıncaya kadar onları dövdüklerini söylemek haksızlık olur. Çünkü bu doğru değil. Ancak birkaçı böyle davranırdı ama o birkaçının davranışları bile benim hayatım boyunca kalbimdeki bu büyük korkuyla yaşamamın nedeni olmuştur. Bu olaylar bende bedensel bir iz de bırakmıştır. Bugün bile ne zaman sert bir sandalye ya da sıraya otursam, ister uzun ister kısa bir zaman için olsun, kalbimin o eski izlerde, popomda değneğin elli yıl kadar önce bıraktığı izlerin üzerinde attığını duyarım.” (5)

    Okulda gördüğü bu muamele Dahl’ı iyi çocukların yanında olması gereken Tanrı’nın varlığını sorgulamaya itmiştir. Seçimini merhamet yerine acımasızlıktan yana yapan dinin ve Tanrı’nın varlığı hakkında derin kuşkulara kapılır ve bu kuşkular hayatı boyunca yakasını bırakmaz.

    Pek çok yazarın hayat hikâyesinin aksine, okulda yazma konusunda yetenekli görülmemiştir. Hatta ifade etmek istediklerinin tersini yazan, yetenek yoksunu bir çocuk olarak nitelendirildiği olur. Dahl okul yıllarında edebiyattan çok spora ve fotoğrafçılığa meraklıdır. Sınıfının en uzunlarındandır, yetişkinliğinde boyu neredeyse iki metreyi bulmuştur. Pek kimsenin bilmediği, raketle oynanan bir İngiliz sporu olan “#fives” takımının kaptanı olur; kriket, futbol ve golf de oynar. Savaş zamanında bile fotoğrafla ilgilenir, lise yıllarında #fotoğrafmakinesini her zaman yanında taşır, Londra’daki, Amsterdam’daki Kraliyet fotoğrafçılık derneklerinden pek çok ödül ve madalya kazanır.

    Dahl liseden sonra iyi bir üniversitede eğitim almak yerine #Afrika, #Çin gibi uzak, #egzotik, #olağanüstüyerler göreceği bir işte çalışmayı tercih eder. Bir yazarın en önemli hammaddelerinden biri olan serüven tutkusu onu bu seçime yöneltmiştir.

    Henüz okulu bitmemişken Shell Petrol Şirketi’nin doğu ülkeleri için açtığı iş görüşmesine katılır ve öğretmenlerini de şaşırtarak, yüz yedi gencin arasından işe kabul edilen yedi kişiden biri olur. Okul biter bitmez işe başlar. İki yıl İngiltere’de eğitim görür. İki yılın sonunda Afrika’ya ya da Çin’e gitme hayalleri kurarken kendisine üç yıl sürecek Mısır görevi teklif edilir. Ormanlar, aslanlar, filler, tropik iklimler, hindistan cevizi ağaçları görmek isteyen Dahl sonu gelmez çöl, sıcak ve toz demek olan bu ülkeye gitmek yerine kovulmayı göze alır ve teklifi reddeder. İkinci teklif bir hafta sonra gelir, bu defa kendisine hayaline yakın bir yer, “#aslanlar, #filler, #zürafalar ve #hindistancevizleri” demek olan Doğu Afrika teklif edilir. Bu teklifi sevinçle kabul eder ve ilk görev yeri olan Kenya, Mombasa’da, daha sonra da #Tanzanya’nın en büyük kenti #Darüsselam’de çalışır. Böylece, çok merak ettiği coğrafyada bir süre yaşama imkânı bulur.

    1939’da, #İkinciDünyaSavaşı başladığında Darüsselam’dadır. Afrikalı askerlerden oluşan sömürge ordusu Kraliyet Afrika Tüfeklileri (The King’s African Rifles) bünyesinde askere alınır. 1939 Kasım ayında, kısa ve kullanacakları uçaklar konusunda yetersiz bir eğitimin sonunda, Kraliyet Hava Kuvvetleri’nde #savaşpilotu olarak göreve başlar. Ölen çok arkadaşı olur. Kendisiyle birlikte bu eğitime başlayan on altı askerden sadece üçü savaş sonunda sağ kalabilmiştir. Uzun boyu nedeniyle uçaklara sığmakta zorlansa da savaş boyunca Kenya üzerinden çok sayıda uçuşta görev alır. Eylül 1940’ta, Mısır üzerinden yaptıkları bir uçuşta yakıtları azalır, havanın karardığı sırada irtifa kaybetmeye başlarlar ve tıpkı #SaintExupéry gibi, #SahraÇölü’nde uçakları düşer. Bir kayaya çarparak parçalanan ve alev alan uçaktan şans eseri sağ çıkmayı başarır. #Shell’de çalıştığı sırada ilk görev yeri olarak reddettiği Mısır’a, çölün ve tozun ortasına çakılması da ironiktir.

    Dahl ilk hikâyesinde başından ciddi şekilde yara aldığı bu kazadan bahsetmiştir. İlk tedavisi İskenderiye’nin batısında yer alan #MersaMatruh kentinde yapılır, gözlerini açtığında ise trenle gönderildiği #İskenderiye’deki Kraliyet Donanması hastanesindedir. Kazadan gözleri de zarar görmüş ve eskisi gibi görebilmesi için uzun bir zaman geçmesi gerekmiştir. Kazadan sonra yapılan soruşturmada Müttefiklerle İtalyan kuvvetleri arasındaki tarafsız bölgeye yanlışlıkla gönderildikleri anlaşılır.

    Dahl uzun süre tedavi görür, hastaneden Şubat 1941’de taburcu edilir. Tedavisinden sonra, #AtinaMuhaberesi’nde görevlendirilir. “Her yandan düşman uçaklarının yağdığı”, çok sayıda pilotun çakılıp öldüğü bu muharebeden de sağ kurtulan Dahl’ın birliği tekrar Mısır’a, Hayfa’ya gönderilir. Burada birkaç saldırı uçuşu daha gerçekleştirir ancak kimi zaman bayılmasıyla sonuçlanan #şiddetlibaşağrıları nedeniyle harp malulü sayılır. Savaştıktan, ölümle burun buruna geldikten, çok sayıda savaş uçağı düşürdükten sonra Dahl, Washington’a hava ataşesi olarak gönderilir.

    Bu dönemde yazmaya başlar. Hayatının gerisinde renkli, okul kısmı zorlu geçmiş bir çocukluk ve #savaş vardır. Dahl bu sırada Mısır doğumlu Amerikalı romancı C. S. Forester ile tanışır. #Forester’ın o sırada #İngilizGizliServisi #MI6 için çalıştığı düşünülmektedir. Forester Dahl’ı Kraliyet Hava Kuvvetleri’ndeki savaş pilotluğu dönemini anlatan bir hikâye yazması için teşvik eder. Forester, Dahl’ın hikâyesini okuyunca çok beğenir ve olduğu gibi yayımlanmasına karar verir. Yazının sadece başlığını değiştirir. Böylece Roald Dahl’ın ilk hikâyesi 1 Ağustos 1942’de The Saturday Evening Post’ta yayımlanır. Dahl çocuklar için hikâyeler yazmaya başlamadan önce yetişkinler için hikâyeler kaleme almıştır.

    Yazarlık yolunun başındayken #ErnestHemingway ile tanışır. Dahl, Hemingway’in yazdıkları üzerindeki etkisinden sıklıkla bahseder. 1988 yılında kendisiyle yapılmış bir söyleşide Hemingway hakkında “Uzun bir kitap üzerinde çalışırken bana en iyi numarayı o öğretti; bu, kendi sözcükleriyle ifade ettiği şeydi: ‘Yazma işi iyi giderken, yazmayı bırak.’” demiştir.

    Dahl ABD’de iken kendisi de İngiliz Gizli Servisi adına ajanlık yapmış, gizli servisin en çok bilinen isimlerinden #IanFleming ile çalışmıştır. Ancak konuşmayı, anlatmayı fazlaca sevmesi ajanlıkta başarısızlık getirecektir. Roald Dahl bundan böyle hayatını tüm bu deneyimlerini hikâyelere dönüştürmeye adayacaktır.

    Dahl 2 Temmuz 1953’te #Amerikalıoyuncu #PatriciaNeal ile evlenir. 30 yıl süren bu evlilikten Olivia, Sophia, Ophelia, Lucy ve Theo adlarında beş çocuğu olur. Dahl da, tıpkı babası gibi #çocuklarınıseven, onlara düşkün bir #baba olur. #Çocukhikâyeleri anlatıcılığı da ilk önce çocuklarına anlattığı hikâyelerle başlar. Çocukların ilgisini çekmeyi, çabuk dağılan dikkatlerini sürekli diri tutacak #fantastikmasallar kurgulamayı başarır.

    1954 yılında Roald Dahl #EdgarAllenPoeÖdülü’ne layık görülür. Aynı yıl #GreatMissenden’de bulunan, “#GipsyHouse” adını verdikleri evlerine taşınırlar. Bu ev evlilikleri boyunca yaşadıkları, Dahl’ın pek çok hikâyesini yazdığı yerdir ve şu anda Roald Dahl Müze ve Hikâye Merkezi’ne ev sahipliği yapmaktadır.

    Yaşamın Kapıları

    Dahl çocukluğunda ablasını ve babasını kaybettikten sonra kendi çocuklarının da ağır hastalıklarına şahit olmuştur. Oğlu Theo Dahl dört aylıkken bir trafik kazası geçirir. New York’ta dolaşırlarken bir taksi bebek arabasına çarpar ve Theo başından ciddi bir yara alır. Beyninde su toplanır. Bunun üzerine, babası Harald kadar azimli ve kararlı olan Roald, #mühendis arkadaşı #StanleyWade ve #beyincerrahı #KennethTill’ın yardımıyla oğlu için bir #tıbbicihaz geliştirir. Cihaz bu tip hastalar üzerinde oldukça başarılı olur ve tıp literatürüne tasarlayanların ismiyle, “#WadeDahlTillValfı” olarak girer. Bir yazarın tasarımına katkıda bulunduğu valf binlerce çocuğun tedavisinde kullanılır.

    Ancak yazarın müdahale edemediği tek kurgu kendi özyaşam öyküsüdür. Dahl küçük kız kardeşi Astri’nin hayatını kaybettiği yaşta, büyük kızı Olivia’yı kaybeder. #Olivia henüz yedi yaşındayken kızamıktan ölmüştür. Oğlu için beyin valfi tasarlayıp onun hayatını kurtaran Dahl kızı için hiçbir şey yapamaz. Çünkü o dönemde #kızamık hastalığının bugünkü gibi bir tedavisi yoktur, etkili aşısı henüz bulunmamıştır. Kızının ölümü karşısında #çaresiz kalır. Bu kayıp onun hayatındaki bütün değerleri yeniden sorgulamasına neden olur. Dev Şeftali, Koca Sevimli Dev kitaplarını Olivia’ya ithaf eder.

    Dahl’ın ağır hastalıklarla mücadelesi bununla da bitmemiştir. 1965 yılında beşinci çocuklarına hamile olan eşi #Patricia beyin anevrizması geçirir. Konuşma ve yürüme yetilerini kaybeder. Dahl bu defa kendini eşini iyileştirmeye adar. Onun yardımıyla Patricia konuşma ve yürüme yetilerini geri kazanır, hatta oyunculuk kariyerine geri döner. Neal’ın bu mücadelesi 1981 yapımı “#ThePatriciaNealStory” filmine de konu olur. Roald Dahl ile Patricia Neal 1983 yılında boşanmışlardır. Dahl ikinci evliliğini Felicity “#Liccy” Crosland ile yapar.

    1950’lerde hikâyeleri #AlfredHitchcock’un yönettiği televizyon dizilerine uyarlanır. Roald Dahl hikâyeleri ve karakterleri pek çok sinema filmine de konu olmuştur. Bir zamanlar birlikte çalıştığı Ian Fleming’in #JamesBondserisi için de senaryolar yazmıştır. Islandıkça çoğalan, parlak ışığa dayanamayan ve gece yarısından sonra beslenmemesi gereken küçük yaratıkları anlatan #Gremlinler filminin senaryosu, Dahl’ın 1943 yılında çocuklar için yazdığı ilk hikâyelerden birinden yola çıkılarak yazılmıştır. Bu hikâyeyi Dahl, Kraliyet Hava Kuvvetleri’nde pilot olarak çalıştığı zamanlarda dinlediği söylencelerden yola çıkarak yazmıştır.

    Dahl’ın çocuklar için ilk kitabı “Dev Şeftali” 1961’de yayımlanır. Dev Şeftali’nin yayımlanmasının ardından, esinini çocukluğunda yaşadığı olaylardan aldığı “Charlie’nin Çikolata Fabrikası” yayımlanır. #Yazarolmak onun için #özgürolmak demektir. Sınırsız bir hayal gücü, hikâyelerin uzandığı fantastik kurgular yazarlığının en önemli unsurlarıdır: “Peki, hiçbir kazancı yok mudur yazarın? Vardır. Sonsuza kadar özgürdür kendisi. Kendi ruhundan başka kimse onun efendisi olamaz. İşte, bence yazarlar bu yüzden yazar olurlar, kendi kendilerinin efendisi olmak için.” (6)

    1980’lerde Dahl kitaplarının yanı sıra #Yahudikarşıtı söylemleriyle de tartışılır. New Statesman dergisine 1983’te verdiği bir röportajda Hitler’in Yahudi soykırımı yapmasının bir nedeni olduğu yönündeki sözleri uzun süre eleştirilmesine neden olur. Bu sözlerini daha sonra açıklamaya çalışsa da üzerindeki “anti-semitik” yakıştırmasını atması kolay olmaz.

    Roald Dahl 23 Kasım 1990’da hayata veda eder. Torununun anlatımına göre ailesi ona bir çeşit “#Vikingcenazesi” düzenler. Dahl #bilardosopaları, iyi kalite #Burgonyaşarabı, çikolataları, #HBkurşunkalemleri ve #elektriklitesteresi ile gömülmüştür. Mezarı İngiltere’de #Buckinghamshire kentindedir ve çocuklar onu ziyaret edip mezarına çiçek ve oyuncak bırakmaya devam etmektedir.

    Doğum günü 13 Eylül her yıl “#RoaldDahlGünü” olarak kutlanmaktadır. Bu Eylül’de 101. doğum günü kutlanacaktır. (nh: 2017)

    Ölümünden kısa bir süre sonra eşi Felicity “Roald Dahl Yardım Vakfı”nı kurar. Vakıf 2010’da “Roald Dahl Harikulade Çocuklar Vakfı” adını alır. Dahl’ın kitaplarından elde edilen gelirin % 10’u vakfa aktarılır. Böylece okurlar da bu çabalara katkı sağlamış olurlar. 2013 yılına kadar ağırlıklı olarak beyin ve kan hastalıkları ile mücadele eden çocuklara yardım eden vakıf son yıllarda çocukların bakımından sorumlu uzman hemşirelere yardım, ihtiyacı olan ailelere bağış, eğitime destek programları da yürütmektedir. (7)

    Yaratıcılığın Kapıları

    Roald Dahl evinin bahçesindeki küçük bir kulübede yazmıştır. Bu #kulübe onun için bir mabet gibidir. Kapısından kimsenin girmesine izin vermez. Mabedinin en sevdiği renk olan sarı kapısını sadece kitaplarının çizeri #QuentinBlake aralamıştır.

    Şimdilerde Dahl’ın İngiltere’deki evini ziyaret edip bu kulübenin kapısından girmek, yazı yazdığı koltukta soluklanmak, kocaman boylu bu adamın o küçücük kulübeye nasıl sığıp aklından geçenleri nasıl kâğıda döktüğünü düşünmek mümkündür.

    Müzeye dönüştürülmüş olan eve gidemeyenler için bir internet sayfası da tasarlanmıştır. Sayfasını açanları Koca Sevimli Dev’den şu sözler karşılar: “Bir rüya ülkesindeyiz.” dedi KSD “Burası tüm rüyaların başladığı yerdir.”

    Bu sayfalarda gezinip yazarın çok fazla sıkıcı ayrıntının bulunmadığı bir özgeçmişini okuyabilir, kitapları arasında gezinebilir, Quentin Blake eseri karakterleri ile süslenmiş Roald Dahl illüstrasyonlarını inceleyebilir, Roald Dahl Müze ve Hikâye Merkezi’ne düşsel bir gezinti yapabilirsiniz.

    Çocukluk insanın düşselliğe, yaratıcılığa açılan en renkli kapısıdır. Oradan içeri giren hikâyeleri, masal devlerini, duyarlı çocukları, çikolata fabrikalarını çocuk büyüdüğünde de içinde taşıyacağı bir soluk haline getirmek zordur. Roald Dahl yetişkinleri korkunç ve zalim gösterse de düşlediği fantastik evrenleri, iyi yürekli çocukları, kötülüğü kapı dışarı eden dayanışma ruhu ile yıllardır çok okunan bir yazar olmayı sürdürür. Yetişkin kitaplarından çok çocuklar için yazdığı hikâyeler ve yarattığı karakterlerle anılması bizlere kötülüğün sıradanlaştığı dünyada güzellikleri yeniden keşfedebilmek için çocukluk düşlerine dönmenin önemini anlatır.

    NOTLAR:
    (1) Dahl, Roald, Küçük Adam Büyürken, Çev: Gönül Çapan, Can Çocuk Yayınları, İstanbul 2017, s. 24.
    (2) a.g.y., s. 9.
    (3) a.g.y., s. 9.
    (4) a.g.y., s. 115.
    (5) a.g.y., s. 176.
    (6) a.g.y., s. 212.
    (7) a.g.y., s. 4.

    KAYNAKLAR:
    -Roald Dahl, Küçük Adam Büyürken, Çev: Gönül Çapan, Can Çocuk Yayınları, İstanbul 2017 –
    -http://www.roalddahl.com
    -http://www.roalddahl.com/museum
    -http://www.roalddahl.com/roald-dahl/about
    -https://en.wikipedia.org/wiki/Roald_Dahl

    #KüçükAdamBüyürken #LlandarKatedralOkulu #CharlieninÇikolataFabrikası #Tanrınınvarlığı #RoaldDahlMüzeveHikayeMerkezi #sarıkapılı #mabet #rüyaülkesi

    romankahramanlari yanıtladı 1 ay, 4 hafta önce 1 Üye · 0 Yanıtlar:
  • 0 Yanıtlar:

Üzgünüz, hiçbir yanıt bulunamadı.

Cevap ver: romankahramanlari
DÜŞLERİN KAPILARI* Makale Yazarı: Pınar Özdemir *…
İptal Et
Bilgileriniz:

Tartışma Başlangıcı
0 of 0 Yanıtlar: Haziran 2018
Şimdi