Loznyak: Savaştaki ve Hayattaki Gerçek Kahramanlar

  • Loznyak: Savaştaki ve Hayattaki Gerçek Kahramanlar

    Tarafından gönderildi romankahramanlari şu tarihte 15:30'de 11 Temmuz 2024

    Savaştaki ve Hayattaki Gerçek Kahramanlar*

    Makale Yazarı: Yasemin Gürsoy

    *Bu makale Roman Kahramanları dergisi 35. sayıda (Temmuz / Eylül 2018) yayımlanmıştır.

    II. Dünya Savaşı, Rusların deyimiyle #BüyükVatanSavaşı, #Sovyetler için büyük bir kahramanlık destanı olarak tarihe geçmiştir. Peki, cephede bulunan her asker gerçek bir kahraman mıdır? İnsanın gerçek bir savaşçı, gerçek bir kahraman olması için ne gibi özelliklere sahip olması gerekir? Önemli olan düşmana karşı açılan savaş mıdır? Yoksa insanın kendi içindeki ruhsal savaşları mıdır asıl kazanılması gereken?

    Savaşla ilgili daha birçok soru sordu konuyu işleyen yazarlar ve kendi doğrularına göre yanıtladılar bu soruları. Bu yazarlardan biri aslen Belaruslu olan Vasil Vladimiroviç Bıkov (1924-2003), savaşı her yönüyle tecrübe eder ve gördüklerini tüm gerçekliğiyle okuyucuya aktarır. Eğitim için Ukrayna’ya gittiği sırada savaş patlak verir. Hemen cepheye giden yazar, Belgrad’a kadar ulaşır, ancak birlikten ayrı düşer, bu esnada inzibat devriyesine yakalanır. Casusluk yaptığı şüphesiyle birkaç gün gözaltında tutulur. Belgrad’dan geri çekilme sırasında Bıkov’la birlikte tutulanların hepsi kurşuna dizilirken, kader, yazarı ona acıyıp havaya ateş eden yaşlı bir muhafızla karşılaştırır. Şans eseri hayatta kalan Bıkov, yürüyerek Harkov’a ulaşır ve burada kendi birliğine katılır. Birlikle beraber Saratov bölgesine kadar ilerler. Bölgedeki piyade okuluna alınan yazar, 1943 yılında asteğmen olarak mezun olur. Kirovograd bölgesindeki çarpışma sırasında bir Alman tankının altında kalıp ağır şekilde yaralanır. Hayatta kalmış olsa da durumu o kadar kötüdür ki komutanı onun öldüğünü rapor eder, hatta bu rapor nedeniyle bölgedeki mezarlığa eklenen adı hâlâ yazılı olarak durmaktadır. İyileştikten sonra savaşa devam eden Bıkov, savaşı Avusturya’da tamamlar. 1947 yılında terhis olan yazar Grodnenskaya #Pravda dergisinde redaktör olarak çalışmaya başlar, aynı dergide birkaç öyküsü de yayımlanır. Ancak 1949 yılında yeniden askere çağrılır ve 1955 yılında binbaşı rütbesi ile askerlik hayatını tamamlar. Asker Bıkov’un sanat hayatı ise o tarihten sonra gerçek anlamda başlamıştır.

    On yıldan fazla süreyle askeri ortamda bulunan, savaşı gerçek anlamda cephelerde yaşayan, casuslukla kahramanlık arasındaki o ince çizgiyi gören Bıkov’un bu konuları sanatına yansıtması kaçınılamaz bir durumdur. Yazarın “savaşta gördüklerim ve yaşadıklarımla ilgili çok şey yazdım, ancak şimdi anlıyorum ki yazdıklarım, mütevazı cephe tecrübemin sadece küçük bir kısmı” sözleri aslında savaşta yaşanılan acıların tarifinin imkânsız olduğunu göstermektedir.

    Vasil Bıkov, savaş nesrine yeni bir kahramanlık anlayışı getirir. Onun eserlerinde ele aldığı karakterlerin kahramanlıkları fiziksel ölçütlerle, öldürülen düşmanların sayısıyla ortaya konmaz. Bıkov için kahramanlık, insanın her şeyden önce zafere manevi olarak hazır bulunmasıyla, duygu ve düşüncelerindeki derinlikle, karar alırken sorumluluk bilincine sahip olmasıyla ölçülür. Böyle kahramanlar savaşın kaderini değiştirir, böyle kahramanlar tarafından zafer elde edilir.

    1961 yılında yayımlanan “Üçüncü Fişek”, yazarın Sovyetlerde ismini duyurmasını sağlayan eseridir. Türkçeye Fransızca çevirisinden 1990 yılında Nejat Çetinok tarafından aktarılmıştır. Cephede geçen yaklaşık iki günün anlatıldığı eserle yazar, bu kısa sürede savaşın tüm acılarını okuyucuya aktarmayı başarır. Anlatıcı rolünü de üstlenen #Loznyak, yazar gibi Belarus’ludur, ağır yaralandıktan sonra cephe içlerinde tedavi görmüş ve tekrar cepheye dönmüştür. Onunla beraber topçu takımında Başçavuş Çeltik, Nişancı Popov, eski futbolcu Lyoşka, topçu er Krivenok, teğmen iken Almanlara teslim olan ve artık er olarak savaşan Lukyanov bulunmaktadır. 45’lik bir topla savaşan takımın, Alman teknolojisi karşısında çok güçsüz olduğu bilindiğinden, topçuları kimi zaman “elveda vatan” diye çağırmaktadırlar. Bıkov bu bilgiyi daha eserin başında vererek kahramanlarını neyin beklediğini okuyucuya hissettirmek ister gibidir.

    Takımın cephedeki yaşamı, tabur komutanının saldırıya hazırlık emriyle değişir. Birkaç saat sonraki çarpışmanın onları ölüme götüreceğini bile bile emre uyarlar ve topu savaşa hazırlarlar. Alman ordusuna büyük zararlar verseler de tanklar, kamyonlar, uçaklar ve askerler karşısında daha fazla dayanamazlar. Sırayla birer birer ölen topçu taburundan geriye anlatıcı Loznyak kalır. Bu nedenle yolculuğumuza bize savaşı, aşkı, acıyı anlatacak olan Loznyak’ın kendi hikâyesinden başlamak yerinde olacaktır.

    Belarus’taki sakin hayatı savaşın başlamasıyla alt üst olan kahramanımız Almanlarla girdiği çatışmada ağır şekilde yaralanır. Çatışmanın ardından gördükleri tüm yaşamını değiştirecektir. Almanlar kasabadaki tüm insanları kurşuna dizmiş, bununla da yetinmemişler ve insanların üzerinden zırhlı araçlarla geçmişlerdir, sonrasında kasabayı ateş verirler. Tüm bunlar Loznyak ve arkadaşlarının gözleri önünde gerçekleşir, yaralı olmaları ve kasaba ile aralarındaki mesafe nedeniyle duruma müdahale edemezler. Loznyak, bu saldırıdan bedenen sağ çıkmış olsa da artık ruhen ölü biridir. Tedaviyi reddeder, ilaçları almaz, yemekleri yemez, gördüklerinden sonra bedenen de ölmeyi kafaya koymuştur. Tedavisi zorlaştığı için cephe gerisine yollanır. Yeni koğuşundaki levha, ona yaşamak için yeni bir sebep vermiştir: “Düşmandan öcünü aldın mı?” Bu sloganla yeniden kendine gelir.

    Kahramanımızın ruh dünyasını, duygularını ve içinde verdiği savaşı kendi sesinden dinlemek yerinde olur:

    “Bir yıldan fazla bir süredir yatışmayan biracı yaşıyor içimde. Korkuyu da aşıyor bu acı. İnsanlara özgü bu duygu, acımasız. Yüreğimi yakıyor. Öfke mi, nefret mi, yoksa önüne geçilmez bir öç alma susuzluğu mu? Ne olduğunu pek bilmiyorum. Ama bu yakan acı bağrımı dağladıkça barışa ulaşamayacağımı çok iyi biliyorum. Kolay bir yaşam özleyemem artık. Felaketlerin, acıların önünde yürüyeceğim ve sonuna kadar katlanmasını bileceğim.”

    Yazar, Loznyak aracılığıyla bize savaşın ve hayatın farklı yönlerini de aktarmayı tercih eder. Özellikle mutlulukla ilgili düşünceleri günümüz toplumunun mutluluk anlayışında da hiçbir değişiklik olmadığını düşündürmektedir:

    “Dışarıda evren, özgürlük, hava ve her şey öylesine güzeldi ki. İnsanın yaşamın güzelliğini duyması için pek fazla bir şey gerekmiyor. Kısacık, birkaç saniye süren sevinç. Sonra bir de bakmışsın her şey bitmiş. İnsanoğlu çabuk alışıyor iyiye, güzele. Sonra da duymamaya başlıyor mutluluğu.”

    Biz de kendi hayat savaşlarımız sırasında aynısını yaşamıyor muyuz? İyiye ve güzele çabuk alışıp mutlu anların değerini bilmeden bir girdabın içinde dönüp duruyoruz. Ta ki mutluluk elimizden alınana kadar.

    Loznyak için ise cephedeki mutluluk kaynağı sağlıkçı Lyusya olur. Genç kıza âşık olan kahramanımız onun hayali ile yaşar. Ancak futbolcu Lyoşa’nın genç kızla aralarında bir yakınlaşma olduğunu söylemesi üzerine büyük keder duyar. Durumu fark eden Lukyanov, ona cesaret vermeye ve Lyoşa’nın söylediklerinin yalan olduğuna ikna etmeye çalışır. Bu sözlerle sadece Lyusya korunmakla kalmaz, aynı zamanda kadınların binlerce yıldır yaşadığı ve hâlâ yaşamakta olduğu haksızlık da dile getirilir:

    “Lyusya mert bir kızdır. Hiçbir zaman o… Hem başımıza bütün belalar kadınlara inanmadığımız için gelmez mi? Nedense onlara pek değer vermeyiz. Oysa taşıdıkları analık niteliği kutsallığın en doruk noktasıdır. Yüzyılların taşıdığı bir erdemdir bu. Ana oldukları için insancıldırlar, insanları severler. Çok acı çekerler. Acı, ruhlarında kristalleşir.”

    Cesur bir kadın olarak resmedilen Lyusya, cesaretini çarpışma anında da ispatlar. Yeni emirleri öğrenmek için yollanan Lyoşka, arkadaşlarına yardım getirmek yerine yaralı olduğunu bahane ederken, Lyusya bir an bile düşünmeden topçu takımının yanına gider, yaralı Lukyanov için elinden geleni yapar, arkadaşlarını korumak için düşmanla çatışır. Yaralıların son arzusu olan bir yudum suyu canı pahasına getirir. Savaşta kadın ya da erkek fark etmeden herkesin vatana karşı sorumlu olduğunu gösteren Lyusya, ahlaki değerlere sahip, arkadaşlarını yarı yolda bırakmayan, cesur bir kahraman olarak cephede son nefesini verir. Loznyak’ın mutluluk kaynağı elinden alınmıştır. Artık kaybedecek hiçbir şeyi kalmayan bir insanın neler yapabileceğini de gösterecektir bizlere.

    Futbolcu Lyoşka karakteri için eserin anti-kahramanı diyebiliriz. Hayatı ve savaşı ciddiye almayan karakter, büyük cesaret lafları etse de savaşın gerçek yüzünü görünce kaçmayı tercih eder. Eserde Lukyanov’un ağzından böyle kişiler anlatılmaktadır:

    “Sonu hazırlayan ödleklik ve açgözlülüktür. İçimizdeki tabansızları ve köleleri yenemezsek düşmanı nasıl yeneriz?”

    Lyoşka da bu ödlekler ve açgözlüler sınıfına dâhildir, verilen emri yerine getirmeyerek kendi canını korumuş, arkadaşlarının ve sevdiği kadının ölümüne sebep olmuştur. Yaptığı büyük hatanın cezasını vermek ise Loznyak’a düşmüştür. Elinde kalan tek silah olan işaret fişeğinin, üçüncü ve sonuncusunu, onları yarı yolda bırakan Lyoşka’yı öldürmek için kullanır. Eserin adı da korkaklığın, bencilliğin ve vicdansızlığın ortadan kaldırılması için kullanılan üçüncü fişekten gelmektedir.

    Eserin özünde kahramanımız Loznyak yaşadıklarını şu şekilde özetler:

    “Birçok cephede birden savaşmak zorundayız: düşmanla, içimizdeki her çeşit alçakla ve en sonunda kendimizle. Sonuca ulaşabilmek kaç kişinin harcı?”

    Gerçekten de kendi içinde savaş vermeyi göze alabilen, bu savaştan galip çıkan kaç kişi vardı bu dünyada? Bu soru ile hayatımızın her döneminde yaşadığımız bir olgu ortaya çıkar. Her birimiz kendi iç dünyamızda savaş vermekte, kimimiz yenilgiyi kabul ederken kimimiz sonuna kadar gitmekteyiz. İşte bu noktada gerçek kahramanlar ve sıradan insanlar ayrılmaktadır. Peki, siz hangisi olmayı tercih edersiniz?■

    ————
    [Bu Makale #RomanKahramanları Temmuz / Eylül 2018, 35. sayıda yayınlanmıştır.]

    #Sayı35 #bıkau #loznyak #elvedavatan #yaseminGürsoy #rusEdebiyatı #bykov #bıkov #üçüncüFişek #NejatÇetinok

    romankahramanlari yanıtladı 1 ay, 4 hafta önce 1 Üye · 0 Yanıtlar:
  • 0 Yanıtlar:

Üzgünüz, hiçbir yanıt bulunamadı.

Cevap ver: romankahramanlari
Savaştaki ve Hayattaki Gerçek Kahramanlar* Makale…
İptal Et
Bilgileriniz:

Tartışma Başlangıcı
0 of 0 Yanıtlar: Haziran 2018
Şimdi