Honoré de Balzac: BİR ROMAN KAHRAMANI OLARAK PORTRESİ
-
Honoré de Balzac: BİR ROMAN KAHRAMANI OLARAK PORTRESİ
BİR BÜYÜK ROMANCININ-ADETA-BİR ROMAN KAHRAMANI OLARAK PORTRESİ*
Makale Yazarı: Hikmet Temel Akarsu (1)
*Bu makale ROMAN KAHRAMANLARI Temmuz / Eylül 2011, 7. sayıda yayımlanmıştır.
BALZAC BİYOGRAFİSİ (2 )
19. Yüzyıl Fransız Edebiyatı’nın ve bütün zamanların dünya edebiyatının en önemli romancılarından Honore de Balzac’ın sadece muhteşem yapıtları değildir önemli olan. Bizatihi kendi yaşamı da bir roman konusu olabilecek kadar ilginçtir. Tıpkı Sönmüş Hayaller adlı roman serisindeki “Taşralı Bir Büyük Adam Paris’te” adlı romanın kahramanı rate şair Lucien de Rubempré gibi Balzac’ın yaşamı da taşralı özlemlerin büyük kentte soğurulduğu biteviye bir dramatik düşüşle sürüp gider. Eserlerinin değeri de büyük oranda kendi kişisel dramlarından, çektiği acılar ve yoksunluklardan neşet etmiştir. O nedenle Balzac’ın âsârının derinliğine vakıf olabilmek için onun kişisel yaşam öyküsünü bilmekte büyük yarar vardır. Ne şanslıyız ki bu büyük yazarın biyografisini; dünyanın en önemli biyografi yazarı Stefan Zweig kaleme aldı.
Şebnem Sunar ve Yeşim Tükel Kılıç tarafından Almanca aslından Türkçe’ye çevirilerek, Can Yayınları’nca basılan Stefan Zweig’in Balzac biyografisi pek çok yönden incelemeye değer, çok önemli bir eser. Konuya nereden başlanacağına karar vermek ise tam bir mesele. Çünkü nereden girseniz yüksek edebiyatın, başdöndüren, yüceler yücesi bir noktasında buluyorsunuz kendinizi.
Unutulmuş, ihmal edilmiş ya da daha doğru bir tabirle ifade edersek ülkemizde başarılı örneklerine nadiren rastlayabildiğimiz çok önemli bir edebiyat türü olan biyografinin dünyadaki en büyük ustası tartışmasız Stefan Zweig’dir. Zweig’in, edebiyatın tüm diğer alanlarında verdiği çok önemli eserleri bir yana, son yıllarda art arda Türkçelerini okuduğumuz #MarieAntoinette, #RotterdamlıErasmus, #Macellan, #Amerigo gibi biyografileri bile sözcüğün tam manasıyla birer başyapıttı. Her biri muhteşemdi. Bu değerli edebiyatçıdan, bir başka büyük edebiyatçı olan ve 19. Yüzyıl Fransız ve hatta dünya edebiyatının zirvesini teşkil eden Balzac’ın biyografisini okumak ise gerçek bir zevk. Gerçek bir edebiyat şöleni.
Fakat bu büyük edebiyat şölenini kaçırmazken; bir saygı duruşu olarak; insanın burnunun ucunu sızlatan, kesif bir hüzün buklesini, kederle, acıyla değerli yazarın aziz hatırasına sunmaktan geri duramıyor insan. Çünkü II. Dünya Savaşı kaçgunları sırasında pek çok yer değiştirmenin ardından kendini güvenli gördüğü Brezilya’ya atan Zweig burada Avrupa’nın içine düştüğü duruma tahammül edemeyerek karısı ile birlikte yaşamına son verdiğinde (1942) elinde henüz #tamamlanmamış Balzac biyografisi vardı. Sayısız güvensiz sınırdan kaçırılmış müsveddeler, hazin bir ölüm, yok olup giden yaşamlar ve tüm bunlar arasında edebiyatın yüce ideallerine sadakat. Sanırım bu hikâyeyi duyup da hüzünlenmek bir yana; kahrolmamak mümkün değil. İşte böyle koşullar altında çıkmış ortaya Balzac biyografisi. Zweig’in, uzun soluklu ve görkemli bir yapıt, bir büyük biyografi, bir şaheser bırakma arzusunun bir tezahürü olarak kaleme alınmış. Peki, bu başarılabilmiş mi? Evet! Bihakkın! Dört dörtlük bir şaheser olarak!.. Gel gör ki son noktayı koymak, bir tragedyanın ardından, yakın dostlara nasip olmuş.
Zweig’in Balzac biyografisinin değerini bilebilmek için, Balzac’ın edebiyatta ne kadar önemli bir yer işgal ettiğini bilmek, onun eşsiz edebiyatının tadına varmış olmak gerekir. Bilindiği gibi, Honoré de Balzac yaşamı boyunca kaleme aldığı eserlerini “#İnsanlıkKomedyası” üstbaşlığı altında topladı. Denebilir ki bu “İnsanlık Komedyası” tabiri büyük yazarın yaşamını özetlemek için de kullanılabilecek en elverişli iki sözcüktür. Şahsen, çocuk yaştan beri Balzac’ın eserlerini büyük bir etkilenmişlik ve büyü altında okurum. Hiçbir yazardan, onun eserlerinden aldığım zevki alamamışımdır. Sözün açığı; Balzac benim yazarımdır. Sönmüş Hayaller, Taşralı Bir Büyük Adam Paris’te, Bir Yaratıcının Çektikleri, Vadideki Zambak, Goriot Baba, Eugénie Grandet gözyaşlarına gömülerek yuttuğum, başımı kaldırmadan, ara vermeden, duygulanarak okuduğum kitaplardır. Hiçbir yazarda, ondaki zarafeti, kıvrak anlatımı, coşkuyu, ruhsal uçmuşluğu, betimleme varsıllığını ve hayal gücünü bulamamışımdır. İşte bu muhteşem yazarın biyografisinin türdeş bir yazınsal beceri ile kaleme alındığını görmek ne kadar etkileyici!..
Orta burjuva ahlakına bağlı bir ailenin dar görüşlü dünyasında yetişen Balzac’ın annesinin öldürücü baskılarının ardından, tahsilini tamamladığında avukat ya da noter kâtibi olacağına kesin gözle bakılırken her şeyi elinin tersi ile itip yazarlığı seçmesi o gün için bile inanılması zor bir cüretti. Fakat bütün #hayalci genç adamlara olduğu gibi Balzac’a da bazı sürprizleri olacaktı hayatın. Ailenin kısa süreli desteğinin ardından Paris’te bir başına kaldığında acemilik yapıtlarının çöktüğünü, derin bir ilgisizlikle karşılandığını görmek ilk felaketti. Fakat yılmak bilmeyen Honoré’ye hayatın başka çağrıları vardı: #hayaletyazarlık, takma isimlerle ticari kitaplar yazmacalar, para kaygısıyla girişilen binbir ucuz iş ve matbaacılığa kadar giden serüvenler. Sonunda uğranılan iflas ve ondan sonra ömrü boyunca yakasından düşmeyecek borçlar, alacaklıların sinsi takipleri ve zengin olma düşleri. Tabii yanı sıra Madame de Hanska ile ile sürdürülen meş’um aşk.
Tüm kitabı burada size anlatacak değilim. Fakat Zweig’in ne tür bir araştırma süreci yürüttüğünü doğrusu merak etmemek mümkün değil. Görünmez melek olup da Balzac’ın bir omuzunda yaşayıp onun tüm hayatını gözlese bu denli ayrıntılı bir biyografi edinemezdi. Denebilir ki Zweig’in kitabı adeta bir amel defteri kadar güçlü olmuş. Sanki Balzac’ın ruhunun fotokopisini almış, yaşamına #gizlikamera koymuş gibi yazıyor her şeyi. Burada yürütülen biyografist vasfına hayranlık duymamak olanaklı değil.
O zarif ve derinlikli bilgelik yazıtlarının yazarı Balzac’ın vasat tipi, #sınıfatlamatelaşları, süfli kadınların peşinde yaşadığı zilletler, sırnaşık alacaklılara karşı bir ömür sürdürdüğü namütenahi #köşekapmaca, ailesi ile ilişkileri, #soylugözükmemerakı, gülünç denebilecek #lüksdüşkünlüğü gibi binbir şaşırtıcı insansal durumu ise Zweig öyle bir anlatıyor ki; nasıl söyleyeyim; her şeyi anlıyoruz. Balzac’la hemhâl olup birlikte çırpınıyoruz. Zoraki kendi ismine soyluluk takısı “de” ekleyerek Honoré de Balzac adını alan #taşralı, #Tours’lu #ortaburjuvaçocuğu Honoré Balzac’ın tüm ruhsal takıntılarına sevecen bir ruhla ortak oluyoruz. Tüm hayranları, onu daima, o çok arzu ettiği soylu takılı adı ile: Honoré de Balzac adı ile anmayı bir nezaket ve saygı ögesi olarak içselleştirmiştir. Kuşkusuz biz Türk okurlar da hep aynı şekilde davrandık. Onun, o soylu sıfatı herkesten çok hakeden biri olduğunu herkes gibi biz de biliyorduk.
…
Stefan Zweig’in Balzac biyografisi son derece de değerli bir edebiyat eseri. Dahası; dünyanın en önde gelen romancılarından birini adeta bir “roman kahramanı” gibi izlediğimiz hüzünlü ve çarpıcı bir gerçek hayat hikâyesi…NOTLAR
(1) htakarsu@gmail.com http://www.myspace.com/hikmettemelakarsu
(2) Hikmet Temel Akarsu’nun 11 Haziran 2009 tarihli Cumhuriyet Kitap’ta yayımlanan Balzac yazısının modifiye edilmiş versiyonudur.KAYNAK:
Balzac – Bir Yaşamöyküsü Stefan Zweig– Biyografi
Çeviri: Şebnem Sunar– Yeşim Tükel Kılıç#19uncuYüzyıl #FransızEdebiyatı #StefanZweig #biyografi #romankonusu #LuciendeRubempré #yaşamöyküsü #biyografiyazarı #biyografiustası #edebiyatşöleni

Sorry, there were no replies found.