Roman Kahramanları
BEYAZPERDEDE ROMAIN GARY UYARLAMALARI
-
BEYAZPERDEDE ROMAIN GARY UYARLAMALARI
BEYAZPERDEDE ROMAIN GARY UYARLAMALARI*
Makale Yazarı: Güzin Tekeş
*Bu makale ROMAN KAHRAMANLARI (Ocak /Mart 2017) 29. sayıda yayımlanmıştır.
Yazdığı romanlarla çağdaş Fransız yazınına önemli katkılar yapmış olan Romain Gary, serüven dolu yaşamına sinemayı da sığdırabilmiş ender edebiyatçılardandır. Kazak asıllı bir anne ile Yahudi bir babanın çocuğu olarak Litvanya’da dünyaya gelen Gary her ne kadar kendisini #Fransız olarak tanımlasa da Fransa’ya 14 yaşındayken annesiyle birlikte göç etmişti. Yazarlığa başlama sebebi de onu bin bir zorlukla büyüten annesini mutlu etme arzusuydu. Zira sanatın hemen her dalında başarısız olan genç Romain Gary çareyi edebiyatta bulmuştu.
II. Dünya Savaşı sırasında Fransa Naziler tarafından işgal edilince #ÖzgürFransızKuvvetleri’ne katılarak savaş pilotluğu yapan yazar, savaş sonrası hayatına ünlü bir #yazar ve #diplomat olarak devam etti.
1956’da Fransa’nın en prestijli edebiyat ödülü #GoncourtÖdülü’ne layık görülen #CennetinKökleri aynı zamanda yazarın sinema dünyasına adım atmasına vesile olan eseridir. Gary, senaryosunu da kendi kaleme aldığı The Roots of Heaven’da, II. Dünya Savaşı yıllarında #toplamakampında kalmış bir idealist olan #Morel’in, savaştan sonra Afrika’ya gelerek dönemin Don Kişot’luğuna soyunuşunu ve fillerin, #fildişi uğruna katledilmesini önlemek için verdiği mücadeleyi anlatır. 4.500.000 dolarlık bütçesi sayesinde 1958 yılı için oldukça iyi teknik imkanlarla peliküle aktarılan 126 dakikalık film, iki Oscarlı usta yönetmen #JohnHuston’ın imzasını taşır. Huston, roman hakkındaki fikrini ‘’günümüz çevreci hareketinin bir kehaneti’’ olarak ifade ederken, başrol oyuncusu #ErrollFlynn ise romanı, okuduğu en sıra dışı kitap olarak tanımlar. İnsanlığın temel meselelerini, fillerin maruz kaldığı katliamla sembolize ederek tartışan yapıt, çarpıcı görselliğiyle de göz doldurur. Yazarın Cennetin Kökleri’nin hemen ardından kaleme aldığı #LadyLise 1965’te yönetmen #PeterUstinov’ın sıradışı mizah anlayışıyla beyazperdeye aktarılır. 80 yaşındaki bir düşesin geçmişte yaşadığı aşklarının anlatıldığı film, #SophiaLoren, #PaulNewman ve #DavidNiven gibi isimlerin yer aldığı oyuncu kadrosuna rağmen pek ses getirmez.
Gary, 1960’da yayınlanan kitabı Şafakta Verilmiş Sözüm Vardı ile savaş günlerini, yazarlık macerasını ve annesiyle ilişkisini yetkin bir anlatımla yazınsal alana aktarır. Kitabın basımından on yıl sonra, ülkemizde #TopkapıSarayı’nı soymayı planlayan bir grup hırsızın macerasını anlattığı Topkapı filmi ile tanınan Amerikalı yönetmen #JulesDassin tarafından çekilen #PromiseatDown, romandakine çok yakın bir olay örgüsü ve anlatım tarzı içerir. Anlatıda geçen tarihsel imler ve başlıca olaylar beyazperdeye de gerçekliğe olabildiğince bağlı kalınarak yansıtılmıştır. Şüphesiz ki bunda Dassin’in gözde kadın oyuncusu #MelinaMercoure’un Romain Gray’ın cefakar annesi rolünde sergilediği unutulmaz performansın da etkisi büyüktür.
Sinema dünyasındaki macerasını sadece senaristlikle sınırlamayan Gary, bir #Hollywood ziyareti sırasında tanıştığı ve çılgınca aşık olduğu güzel oyuncu #JeanSeberg ile sekiz yıl süren evliliği boyunca başrolünü Seberg’in oynadığı iki filmin yönetmen koltuğuna da oturur. Ancak ne 1968’de kendi yazıp yönettiği #BirdsinPeru ne de 1972 yapımı #Kill! sinema dünyasında beklediği etkiyi yaratır.
Cennetin Kökleri ile zirveye çıkan Gary zamanla eleştirmenlerin acımasız yorumlarının hedefi haline gelmeye başlar. Pek çok eleştirmen onun artık kariyerini sonuna geldiğini iddia ederken Romain Gary, bu kez #EmileAjar mahlası ile küllerinden doğar. Gel gelelim savaş pilotluğundan diplomatlığa, yazarlıktan yönetmenliğe kadar birçok kimliği bir arada taşıyan Gary için Emile Ajar bir mahlas olmaktan ziyade ikinci bir kişiliktir. Bu isimle yazdığı ilk roman olan Koca Tembel (#Grascâlin) 1979’da aynı isimle Fransız yönetmen #JeanPierreRawson tarafından beyazperdeye uyarlanır. Evinde piton besleyen yalnız bir adamın hikayesini konu alan İtalyan-Fransız ortak yapımı film, yazık ki bu iki ülkenin sınırları ötesine geçemez.
Gary’in Emile Ajar mahlası ile yazdığı bir sonraki romanı Onca Yoksulluk Varken ise 1975’de edebiyat dünyasına bir bomba gibi düşer. Romanın aynı yıl Goncourt Ödülü’nü layık görülmesi muazzam bir edebiyat skandalına yol açar. Zira bir yazara hayatı boyunca sadece bir kez verilen Goncourt Ödülü, Romain Gary’e Cennetin Kökleri ile 1956’da zaten verilmiştir. Fakat bu #skandal, yazarın “Çok eğlendim, teşekkür ederim. Hoşça kalın.” sözleriyle bitirdiği intihar mektubundaki itirafına dek gizli kalır.
Romain Gary’in en bilinen eseri olan #OncaYoksullukVarken, fahişelerin çocuklarına bakarak geçimini sağlayan, #Auschwitz’ten kurtulmuş yaşlı bir Yahudi olan #MadamRosa ile daha üç yaşındayken ona bırakılmış #Momo adlı bir Arap çocuğun duygu yüklü ilişkisini konu alır. Romanın sinema uyarlaması ise Madam Rosa adıyla #Mısırlıyönetmen #MoshéMizrahi’nin elinden çıkar ve 1978 yılında Fransa’ya Yabancı Dilde En İyi Film Oscar’ını getirir. Filmi ödüle taşıyansa Mizrahi’nin, neredeyse hiç zafiyete uğratmadan peliküle aktardığı hikayenin yanı sıra Madam Rosa’ya hayat veren #SimoneSignoret’ın muazzam oyunculuğu ve Momo’yu canlandıran çocuk oyuncu #SamyBenYoub’un dikkate değer performansıdır. Madam Rosa ya da Türkiye’deki vizyon adıyla Onca Yoksulluk Varken, ülkemizde vizyon şansı yakalayan nadir Romain Gary uyarlamalarındandır.
Emile Ajar 1975 yılında Onca Yoksulluk Varken ile edebiyat dünyasında fırtınalar estirirken, Romain Gary Biletiniz Buraya Kadar ile kendi yarattığı canavarın gölgesinde kalır. Altmışlı yaşlarına gelmiş ve genç sevgilisini tatmin etmekte zorlanan bir iş adamının güç, iktidar, erkeklik gibi meselelerdeki sorgulamalarını, yer yer mizahi bir dille anlatan kitap, 1981’de sinemaya uyarlanırken özünden pek çok şey yitirir. Yönetmen koltuğunda George Kaczender’in oturduğu film, hayatın her alanında kazanmaya alışmış bir adamın kaybetmekte olduğunu fark edince nasıl paniklediğini Gary’nin güçlü diline yakışacak bir atmosferle anlatmaktan çok uzaktır.
1977’de yayınlanan Kadının Işığı ise -kişisel fikrime göre- bir romandan ziyade Gary’nin Jean Seberg’le biten aşkına yazılmış bir ağıttır. #KadınınIşığı, Seberg’in saçtığı ışıktır ve o ışık Seberg’in #CarlosFuentes’e âşık olup Gary’in hayatından çıkışından 1979 sonbaharındaki intiharına kadar geçen süreçte yavaş yavaş sönecektir. Gary’in bu kenarda kalmış naif eserinin o günlerde kıymetini bilen kişi ise usta Yunan yönetmen #CostaGavras’tan başkası değildir. Başrollerini #YvesMontand, #RomySchneider ve #RomoloValli’nin paylaştığı 1979 yapımı film, kadın erkek ilişkisinin üçüncü boyutunu şiirsel bir dille anlatır. Tıpkı Romain Gary gibi eski ve deneyimli biri pilot olan Michel, hem hayatının hem de aşkının son demindeki karısı ve Michel’in bir anda yolunun kesiştiği Lydia üçlüsünün ekseninde ilerleyen film, Gavras’ın maharetli ellerinde tıpkı kitaptaki gibi epik bir havayla beyazperdeye yansır. Filmin #Fransızmüzisyen #JeanMusy tarafından bestelenen unutulmaz müziği ise filmin kendisinden daha meşhur olur ve #Yeşilçam melodramlarında pek çok kez karşımıza çıkar.
Romain Gary’in ne Fransız yazınına kattığı eserlerini ne de sinema dünyasına verdiği yapıtlarını yazarın kişisel kronolojisinden bağımsız değerlendirmek mümkündür. Öz yaşamını #temelmotif olarak kullanan Gary, çocukluğundan savaş yıllarında yaşadıklarına, biricik aşkı Seberg’in intiharından edebiyat dünyasının ikiyüzlülüğüne kadar hayatına tesir etmiş tüm hadiseleri ustalıkla eserlerine aktarmış ve görkemli bir veda ile ardında 20. yüzyılın en meşhur edebiyat skandalını bırakarak bu dünyadan göçüp gider. Sevgili Romain, çok eğlendik, teşekkür ederiz. Hoşçakal!
KAYNAKLAR:
Romain Gary, A Tall Story, David Bellos, (2010), Harvill Secker Press
Romain Gary, The Man Who Sold His Shadow, Ralph Schoolcraft, (2002), University of Pennsylvania Press#BeyazperdedeRomainGary #edebiyatvesinema #Kazakanne #Yahudibaba #sonçareedebiyat #savaşpilotu #TheRootsofHeaven #İkinciDünyaSavaşı #çevremücadelesi #fillerinkatledilmesi #edebiyatskandalı
Üzgünüz, hiçbir yanıt bulunamadı.