Roman Kahramanları
Anna Sewell Siyah İnci: ÇOCUK EDEBİYATINDA DİNİ YÖNELİMLER
-
Anna Sewell Siyah İnci: ÇOCUK EDEBİYATINDA DİNİ YÖNELİMLER
ÇOCUK EDEBİYATINDA DİNİ YÖNELİMLER VE
KAHRAMANLAR AÇISINDAN SİYAH İNCİ (ANNA SEWELL) ROMANI*Makale Yazarı: Adeviye Aydın
*Bu makale ROMAN KAHRAMANLARI (Ocak/Mart 2014) 17. sayıda yayımlanmıştır
#Çeviri yakın bir tarihe kadar diğer bilim dallarının, bilhassa dilbilim ve edebiyatın, altında varlık göstermiş ve çevirmenden beklenen yalnızca kaynak metnin aynısını erek dile aktarmak olmuştur. Bu durum 1970’li yıllardan itibaren değişiklik göstermeye başlamıştır. Zira çevirmeni kuşatan kısıtlamaların tek başına dilin kendisinden kaynaklanmadığı onaylanmış ve çeviri edimine doğrudan etki eden çok daha fazla ve karmaşık unsur belirgin hale gelmiştir. Çeviriye en fazla yön veren unsurlardan birisi olarak #ideoloji üzerinden çeviri-ideoloji etkileşimi sorgulanmış, araştırılmış, yazılmış, çizilmiş ve pek çok çeviri araştırmasına konu olmuştur.
#TerryEagleton ideoloji üzerine en önemli kitaplardan birisi olarak kabul gören “#Ideology: An Introduction” adlı kitabında ideolojinin pek çok tanımı üzerine kapsamlı bir araştırma yürüttükten sonra söz konusu sözcüğün ilk ortaya atıldığı günden bu yana gönderme yaptığı anlamları kapsadığına inanılan 6 tanım ortaya koymuştur (Eagleton, 1991). Bu tanımlardan ikincisi şöyledir: “İdeoloji, belirli ve toplumsal olarak önemli bir kesimin veya sınıfın yaşam biçimini ve koşullarını temsil eden yanlış veya doğru düşünceler ve inançlardır (Eagleton, 1991:29)”. Baskın ideolojiye yön veren tarihsel ve politik dengeler süreklilik arz etmez zira Itamar Even Zohar’ın #ÇoğuldizgeKuramı çerçevesinde bir benzetme yapacak olursak tarihsel ve politik durum, içerisinde merkezi ele geçirme-çevreye itilme çekişmesi yaşayan pek çok öğenin yer aldığı bir dizge hareketliliğini yaşar (#EvenZohar, 1978). Türkiye örneği üzerinden gidecek olursak söz konusu baskın ideolojinin lokomotifi olan tarihsel ve politik durum içerisinde elbette din olgusunun konumu da dural değildir. #Din olgusunun burada bizi ilgilendiren tarafı çeviri çocukedebiyatında oynadığı ya da oynatıldığı roldür. Zira son on yıl içerisinde Türkiye’de #çeviribilim araştırmalarının odak noktalarından birisi çeviri çocuk edebiyatında #diniyönelimler olmuştur. Çocuk edebiyatında dini yönelimler üzerinde pek çok akademik çalışma yürütülmüştür.(1)
Burada yakın mercek altına alacağımız çocuk edebiyatının mihenk taşı eserlerinden birisi olan “Siyah İnci”nin sırasıyla 2011, 2011 ve 2010 yıllarında İş Bankası, Zambak ve Timaş Yayınlarından çıkan çevirileri incelenecektir. Şunu belirtmekte fayda vardır; İş Bankası Yayınlarında #çevirmen #AyşeBerktay adını görmekteyken Zambak ve Timaş Yayınlarında sırasıyla Yayına Haz. Adem Topçu ve Yayına Haz. Şükran Terzioğlu ibaresi dikkat çeker. Bu noktada şu soru anlamlıdır; #yayınahazırlama edimi çevirinin neresinde durmaktadır?
Özgün metnin kendisine gelecek olursak öncelikle yukarıda çizdiğimiz tablonun neresine oturmaktadır söz konusu eser? Hikâye çok akıllı ve iyi huylu bir tay olan Siyah İnci’nin ağzından anlatılmaktadır. Güzel bir çiftlikte doğar Siyah İnci. İyi kalpli sahipleri tarafından güzel bir ortamda büyütülen ve iyi bir eğitim verilen Siyah İnci kısa sürede büyür ve güzel bir at olur. Siyah İnci, kaygısız bir çocukluk geçirir. O günlerin tadını annesiyle birlikte yeşil otlaklarda koşturarak çıkarır. Ancak bir gün başkasına satılır ve insanların hayvanlara karşı ne kadar kötü davranabileceğini öğrenir. #Kiralık at olarak, ata binmeyi hiç bilmeyen antrenmansız insanlara katlanmak; #fayton ve #yükatı olarak çok ağır yükler çekmek zorunda kalır. Ama her seferinde karşısına atları her şeyden çok seven iyi kalpli insanlar da çıkar.
Özet şekliyle düz bir hikâye gibi görünmesine rağmen arka planda yazar bilgisine başvurduğumuzda ve metne yakından baktığımızda din temelli bir ideolojinin ipuçlarını yakalayabiliyoruz. Yazar Anna Sewell, bir #Hıristiyantarikatı olan #Quaker üyesidir. #Dindar, kibar ve çocuklarına karşı iyi bir öğretmen olan annesine çok bağlıdır. Yaşamı boyunca söz konusu tarikatla bağlarını koparmamıştır; şimdi Lamas’ta Quaker Mezarlığı’nda yatmaktadır. Kaynak metin (2) ve 3 farklı yayınevi çevirisine (İş Bankası, Zambak ve Timaş Yayınları) karşılaştırmalı olarak bakarsak en çarpıcı örnekler şunlardır:
1) #SirOliver isimli bir at, kuyruğunu kaybetme hikâyesini aktarırken şunları söyler:
K.M.: “For fashion!” said the old horse with a stamp of his foot; “#forfashion! if you know what that means; there was not a well-bred young horse in my time that had not his tail docked in that shameful way, just as if the good God that made us did not know what we wanted and what looked best.”
İş B.: “#Moda diye! Her ne demekse bu; benim zamanımda kuyruğu böyle rezilce kuyruksokumuna kadar kesilmemiş tek bir soylu genç at yoktu. Sanki bizi yaratan güzel Tanrım bize ne gerektiğini ve neyin en çok yakıştığını bilmezmiş gibi.” (s. 38)
Zambak Y.: “ Neden olacak? Bir modadır tutturmuşlardı. Eğer uzuvlar bir işe yaramasaydı Allah bizi uzun kuyruklu yaratmazdı. Özellikle soylu hayvanların halini bir görseydiniz.” (s. 23)
Timaş Y.: (Kısaltılmış bir metin ortaya çıkardığı için bu bölüme yer verilmemiştir)
2) 11.Bölümde atına kötü davranan Sawyer adında bir seyise Siyah İnci’nin o zamanki sahibi bir ikazda bulunur ve şunları söyler:
K.M.: “… and remember, we shall all have to be judged according to our works, whether they be toward man or toward beast.”
İş B.: “… unutmayın ki gün gelecek hepimiz yaptıklarımızın hesabını vereceğiz insanlara ve hayvanlara yaptığımızın…” (s. 43)
Zambak Y.: “Şunu bil ki biz insanlar yaptıklarımızdan sorumluyuz. Bu dünyada ne yaparsak öbür dünyada da bundan hesap görürüz.” (s. 29)
Timaş Y.: (Kısaltılmış bir metin ortaya çıkardığı için bu bölüme yer verilmemiştir)
“And #remember” bağlaç içeren söz öbeğinin erek metinlerde “unutmayın ki” ve “şunu bil ki” olarak aktarılması kaynak metinde var olan vurgu işlevini korumaktadır. Kaynak metinde “insanlara olsun hayvanlara olsun yaptığımız her şeyin hesabı” anlamsal vurgunun İş Bankası Yayınlarında aynen aktarıldığı fakat Zambak Yayınlarında söylemin daha genel bir olguya gönderme yaptığını “biz insanlar yaptıklarımızdan” söz öbeği ile görmekteyiz. Ayrıca Zambak Yayınlarının ikinci tümcesinde semavi dinlerin hepsinde mevcut olan “dünya-ahiret ilişkisine” doğrudan atıfta bulunulduğu açıktır. “Yaptıklarımızdan hesaba çekilmek” gibi daha sert bir söylem ise dikkat çekicidir.
3) Fırtınalı bir gün tehlikeli bir durum sezip yoluna devam etmeyen Siyah İnci sayesinde büyük bir felaketten kurtulan sahibi sevincini şöyle dile getirmektedir:
K.M.: “Thank God!” said my master.
İş B.: “ ‘Tanrı’ya şükür!’ dedi sahibim.” (s. 48)
Zambak Y.: “ Allah’ım sana şükürler olsun! Bizi bir felaketten korudun’ diye şükretti.” ( s. 34)
Timaş Y.: (Kısaltılmış bir metin ortaya çıkardığı için bu bölüme yer verilmemiştir)Kaynak metinde bir kez şükür ifadesini görmekteyiz (Thank God). İş Bankası Yayınlarında sözcüğü sözcüğüne çeviri yaklaşımı açıkça görülmektedir. Zambak Yayınlarında ise ikinci tümcenin yayına hazırlayan tarafından fazladan eklendiği aşikârdır. Ayrıca “Allah’a teşekkür” anlamı “…diye şükretti” söz öbeği ile perçinlenmiştir. Burada yayına hazırlayan şahsın hedef kitlenin beklentileri doğrultusunda mı “şükretme geleneğine” vurgu yaptığı yoksa seslendiği kitlede “şükür geleneği” yaratma çabasında mı olduğu ya da her ikisi mi noktası tartışmalıdır.
4) Siyah İnci’nin sahibi, yanında bulunan John karakterine şöyle anlatır:
K.M.: “ Master said, God had given men reason, by which they could find out things for themselves; but he had given animals knowledge which did not depend on reason, and which was much more prompt and perfect in its way”
İş B.:“Sahibim, Tanrı’nın insanlara düşünme yeteneği verdiğini, insanların bunu kullanarak her şeyi kendi kendilerine anlayıp öğrenebildiğinin söyledi. Fakat hayvanlara sezgi vermişti, düşünmeye bağlı olmayan, bu kendi içinde çok daha eksiksiz ve kusursuz bir sezgi”. (s. 48)
Zambak Y.: “John!’ dedi’. ‘Allah insanlara akıl vermiştir. Bu sayede birçok işimizi hallettiğimiz gibi yeni icatlar da yaparız. Yaradan, hayvanları da düşünmüş; onlara müthiş bir sezgi kabiliyeti ihsan etmiştir.” (s.35)
Timaş Y.: (Kısaltılmış bir metin ortaya çıkardığı için bu bölüme yer verilmemiştir)
Kaynak metinde yer alan “#knowledge” (bilgi, bilgi birikimi, ilim, vb.) sözcüğünün İş Bankası yayınlarında “sezgi” olarak aktarılması söz konusu hayvanlar olduğu için yorum yapıldığı sonucunu çıkarmamıza yol açmaktadır. Ayrıca kaynak metindeki “prompt” (çabuk,hızlı, tez, vb.) sözcüğü İş Bankasında “eksiksiz” olarak karşılık bularak kaynak metinde konu edilen “hayvanların halihazırda hızlıca hareket etmelerini sağlayan bilgi” semantik katmanı yok olmuştur. Zambak Yayınlarına gelecek olursak; “Allah”, “Yaradan” ve “ihsan etmiştir” sözcük seçimleri oldukça dikkat çekicidir. Ayrıca kaynak metinde “icat etmek” anlamına gelen bir dilsel öğe bulunmamasına rağmen “yeni icatlar yaparız” söz öbeği bir hayli düşündürücüdür.
5) John Manly’nin Konuşması bölümünde John geçmişini şöyle anlatır:
K.M.: “I was a farmer’s boy, not earning enough to keep myself, much less both of us, and she must have gone to the workhouse but for our mistress”
İş B.: “Bir çiftçi çocuğuydum, bırak ikimizi geçindirmeyi, kendime yetecek kadar bile para kazanamıyordum. Eğer hanımımız olmasaydı kardeşim bakımevine gitmek zorunda kalacaktı.” (s. 64)
Zambak Y.:“Bir çiftlikte yanaşma olarak çalışıyordum. Kazandığım para kendi karnımı bile doyurmaya yetmiyordu. Ya kardeşim ne olacaktı? O zavallıyı düşünmek zorundaydım. Ama Allah öyle büyük ki! Bana yardım elini uzattığı gibi küçük Nelly’ye de rahmetini sunmuştu.” (s. 45)
Timaş Y.: (Kısaltılmış bir metin ortaya çıkardığı için bu bölüme yer verilmemiştir)
Kaynak metin ve İş Bankası Yayınlarının dilsel ve anlamsal olarak aynı sırayı izlediği açıktır. Zambak Yayınlarında ise dışarıdan pek çok ifadenin sokulduğu hatta konuşan kişinin inanç şeklini değiştirecek boyutta bir dönüştürmeye gidildiği gözler önündedir. “Ama Allah öyle büyük ki!”, “yardım elini uzattığı’ ve “rahmetini sunmuştu” gibi söz öbekleri bu sonuca ulaşmamızda ilk elden göstergeler olarak öne çıkmaktadır.
6) Joe Green isimli genç seyis, Siyah İnci ile bir yere mesaj götürürken yolda karşılaştığı bir at arabacısına atına daha insaflı davranması noktasında uyarılarda bulunurken şu ifadeler geçer:
K.M.: “The man was in a towering passion and the worse for drink, and laid on the whip again”.
İş B.: “Adamın kanı beynine sıçramıştı; içkili olması durumu daha da kötüleştiriyordu; yeniden kamçıladı.” (s. 75)
Zambak Y.: “Arabanın arkasından bir şişe içki alıp içti. Sinirini yatıştırmak için bir şeyler arıyordu. Aradığı şeyi bulmuşa benziyordu: İçki. Adam içince daha da vahşileşti. Kırbaçladığı yetmiyormuş gibi hayvanların başını yumruklamaya başlamıştı.”(s. 58)
Timaş Y.: (Kısaltılmış bir metin ortaya çıkardığı için bu bölüme yer verilmemiştir)
Kaynak metin ve İş Bankası Yayınlarına karşılaştırmalı bakıldığında “to be in a towering passion” deyimi erek kültür normları gözetilerek “kan beynine sıçramak” olarak aktarılarak devingen eşdeğerlik sağlanmıştır. Genel olarak ikisi arasında biçimsel eşdeğerliğin sağlandığı nettir. Zambak yayınlarında ilk üç tümce arasında bir bağlaşıklık sorunu göze çarpmaktadır. İlk etapta söz konusu karakterin içki içtiği belirtildikten sonra okurda gereksiz bir merak uyandırma dolayısıyla vurguyu güçlendirme güdüsü ile “ bir şeyler arıyordu”, “aradığı şeyi bulmuşa benziyordu” ve iki nokta kullanımı gibi unsurlarla nihayetinde yeniden “içki” demek okurun nezdinde söz konusu nesneyi fazlaca olumsuzlama çabası gibi algılanmaktadır. Ayrıca kaynak metinde semantik olarak hiç de var olmayan yepyeni bir öğenin yani “hayvanların başını yumruklamaya başlama” ediminin sıfırdan eklenmesi yukarıda dile getirilen yorumu daha da yerinde ve kanıtlanabilir kılmaktadır.
7) Siyah İnci yeni evini anlatırken oradaki at bakıcısının yiyeceğinde hileye gittiğini ve bu durumun gücünü azalttığını söyler. Sahibi ile ziyarete gelen bir dostu arasında geçen bir muhabbet sırasında misafir şu sözleri ile çalışanlarına güven duyma sorununu dile getirir:
K.M.: “I hate to be suspicious, and, thank heaven, I have no cause to be, for I can trust my men, present or absent;…”.
İş. B.: “Kuşkuculuğu hiç sevmem ve Tanrı’ya şükür kuşkulanmak için hiç nedenim yok, burada olayım olmayayım, adamlarıma güvenirim.” (s. 118)
Zambak Y.: “Başkalarından şüphe etmeden önce delillerden iyice emin olmak gerekir. Aksi halde bir başkasına iftira atmış oluruz ki bu dünyanın en kötü şeylerinden biridir. İftira atan büyük günah işlemiş olur.” (s. 96)
Timaş Y.: (Kısaltılmış bir metin ortaya çıkardığı için bu bölüme yer verilmemiştir)
Kaynak metindeki o didaktik havayı İş Bankası Yayınlarında da aynı paradigma üzerinden yani Hıristiyan ahlak anlayışı üzerinden görebiliriz. Erek kitle aynı değeri paylaşsın ya da paylaşmasın “güven duymak” meziyetinin yabancı bir değerler sistemi üzerinden kendilerine ulaştığını “Tanrı” sözcüğünün kullanımı ve kendi kültür normlarının araya sızmaması gibi nedenlerle hissedebilir. Fakat Zambak Yayınlarında tamamen yorumlayıcı bir tutumla aynı replik oldukça dönüşüme uğramış hatta alt metinde ciddi oynamalarla paradigma değişikliği ortaya çıkmıştır. Özünde böyle bir mana yokken ‘delillerden emin olmak’, “iftira atmak” ve “büyük günah işlemek” gibi erek kültür normlarına ait ifadeler seçilmiş ve metnin yabancı kökenli olma özelliğinin üstü kapatılmıştır.
8) 32. Bölümde Siyah İnci at panayırına gider ve burada kendisini satın almak isteyen bir talibi hakkındaki olumlu izlenimlerini şöyle aktarır:
K.M.: “but just then the gray-eyed man came back again. I could not help reaching out my head toward him. He stroked my face kindly.
“Well, old chap,” he said, “I think we should suit each other. I’ll give twenty-four for him.”
“Say twenty-five and you shall have him.”
“Twenty-four ten,” said my friend, in a very decided tone, “and not another sixpence–yes or no?”
“Done,” said the salesman; “and you may depend upon it there’s a monstrous deal of quality in that horse, and if you want him for cab work he’s a bargain.”
The money was paid on the spot, and my new master took my halter, and led me out of the fair to an inn”.İş B.: “Fakat tam o sırada gri gözlüklü adam tekrar geldi. Başımı ona doğru uzatmaktan kendimi alıkoyamadım. Yüzümü şefkatle okşadı. ‘Pekala sevgili dostum’ dedi, “‘sanırım biz iyi anlaşacağız. Yirmi dört şilin veririm.”
‘Yirmi beş, de senin olsun.’
Dostum çok kesin bir sesle ‘Yirmi dört şilin on kuruş,’ dedi, ‘ beş kuruş fazla vermem –evet mi hayır mı?”
‘Oldu,’ dedi satıcı, ‘inan bana bu atta müthiş bir kalite var. Araba işi için alıyorsan, bu fiyata kaçırılmaz bir at.’
Para oracıkta ödendi ve yeni sahibim yularımdan tutup beni panayırdan çıkardı, bir hana götürdü.” (s. 127)Zambak Y.: “ O sırada kanımın ısındığı adam tekrar göründü. O, yanımdan geçerken dayanılmaz bir istekle başımı uzattım. Adam da olduğu yerde çakıldı kaldı. Şefkatle başımı okşayarak kulağıma eğildi ve ‘Pekâlâ, dostum! ‘ dedi. ‘Seninle iyi anlaşacağımızı zannediyorum. Merak etme, halledeceğim!’
Ben hala içimden dua ediyordum. Sanki bu duam kabul olmuş gibi sıkı bir pazarlığın ardından belli bir fiyat üzerinde anlaşarak adam beni satın aldı.
Çok sevinmiştim. Yolda giderken sürekli Allah’a şükrettim.” (s.102-103)Timaş Y.: (Kısaltılmış bir metin ortaya çıkardığı için bu bölüme yer verilmemiştir)
Yukarıdaki alıntılarda ilk dikkat çeken nokta kaynak metin ve İş Bankası Yayınlarında Siyah İnci’nin duygularını sadece şu iki tümcede hissedebildiğimiz gerçeğidir: “I could not help reaching out my head toward him. He stroked my face kindly -Başımı ona doğru uzatmaktan kendimi alıkoyamadım. Yüzümü şefkatle okşadı”. Diğer tümcelerde kahramanımızın olayları ve durumları somut bir şekilde betimlediği açık ve nettir. Fakat Zambak Yayınlarında en ilginç olan husus aynı olay ve durumların “dua- duanın gerçekleşmesi- şükür” üçlemesi üzerinden yürümesidir: “…dua ediyordum, … duam kabul olmuş” ve “Allah’a şükrettim”. Bu noktada alt metinde ciddi yer değiştirmelerin hatta kimlik değiştirmelerin devreye girdiği görülmektedir.
9) Londra’da bir atlı taksi durağında Grant isimli sözü geçen bir şahsın betimlemesi sırasında şu sözler dikkat çeker:
K.M.: “He was generally a good-humored, sensible man; but if his temper was a little out, as it was sometimes when he had drunk too much, nobody liked to come too near his fist, for he could deal a very heavy blow”.
İş B.: “Genellikle neşesi yerinde, aklı başında bir adamdı. Fakat sinirleri biraz bozuk olduğu zaman, arada fazlaca içince sinirli olurdu, kimse yumruklarına çok yaklaşmak istemezdi, çünkü çok sert vurabiliyordu.” (s. 131)
Zambak Y.: “Genellikle neşeliydi; ama sarhoş olduğunda kimse yanına yaklaşamaz, onunla konuşamazdı. Her sarhoş insan gibi çevreye zarar verebilir, ne yapacağı önceden kestirilemezdi.” (s.106)
Timaş Y.: “Bu arabalığın en eskisi olduğu için hepsini o idare ederdi. Hassas, iyi bir adamdı. Fakat çok içtiği zaman kimse onun yanına yaklaşmak istemezdi.” (s. 52)
Kaynak metin, İş bankası ve Zambak Yayınları hemen hemen aynı vurgu ile giriş yaparken Zambak Yayınlarının son tümcesi oldukça çarpıcıdır. Burada söz konusu karakterin bir özelliği üzerinden oldukça geniş kapsamlı bir söyleme geçilmiştir. “Her sarhoş insan gibi” diyerek içinde pek çok varsayım barındıran adeta sözüm ona genel geçer bir gerçeğin altını çizme girişimi söz konusudur. Burada genel geçer gerçekten kasıt belli bir ideolojik çevrede nesnelerin algılanış biçiminin bir yandan ne kadar ötekileştirici diğer yandan da hükmedici ya da buyurucu bir şekilde çevreye nüfuz ettiğidir. Yani o “genel geçer gerçek” artık söz konusu grubun adeta düsturu mahiyetindedir. Ve mevcut verilere bakarak bir tanesini tespit etmiş sayılabiliriz.
10)Jerry isimli karakterin betimlemesi yapılırken şu ifadeler göze çarpar:
K.M.: “It was his opinion that spirits and beer made a man colder afterward, and that dry clothes, good food, cheerfulness, and a comfortable wife at home, were the best things to keep a cabman warm.”
İş B.: “Jerry’ye göre içki ve bira içince insan sonra daha fazla üşüyordu; bir arabacıyı sıcak tutmak için gereken, kuru giysiler, iyi yemek, neşe ve evde huzurlu bir eşti.” (s. 154)
Zambak Y.: “Jerry içkinin aslında insanı daha da çok üşüttüğünü düşünüyordu. Bir süre sonra insan bunu daha iyi hissediyordu. İnsanı en sıcak tutan şeyleri ise şöyle sıralıyordu o: Kuru çamaşır, enerji veren yiyecek, neşe, evde seni bekleyen iyi bir eş ve sıcak bir yuva…” (s. 111)
Timaş Y.: (Kısaltılmış bir metin ortaya çıkardığı için bu bölüme yer verilmemiştir)
Kaynak metinde yazar Sewell’in etkisi altında büyüdüğü bir Hıristiyan mezhebi olan “Quaker’in bir yansımasını görmekteyiz. Zira hikâye boyunca “içki içmenin” olumsuz yönlerine pek çok vurgu yapıldığı hissedilmektedir. Acaba kitabın bu özelliği ve ayrıca genel olarak kitabın etik yönden duruşu, Türkiye’de kendilerini “muhafazakâr” olarak addeden pek çok yayınevi tarafından yayına hazırlamak üzere seçilmesini nasıl ve ne derece etkilemiştir? Bu kaynak metin alıntısında “aile” kavramına, “aile saadetine”, “ideal eş idealine”, …gibi toplum yapısının temel taşı sayılabilecek pek çok değere gönderme vardır. İş Bankası Yayınlarında kaynak metinle aynı sırada dizilen öğeleri izleyebiliriz. Zambak Yayınlarında ise şöyle bir durum yadsınmıştır: Erek ekinde sıklıkla karşılaşılan “sıcak yuva” kavramı diğer sıralanan özelliklerin hepsini hâlihazırda içeren oldukça kapsayıcı bir söz öbeğidir. Hal böyleyken yayına hazırlayanın sıraladığı öğeleri en baştan alarak tümce sonunda bir de “sıcak bir yuva” demesi gözden mi kaçmıştır yoksa kasıtlı olarak bir şeylerin altını fazlaca çizme çabası mı söz konusudur?
11) 44. Bölümde Jerry isimli karakterin başından geçen bir olayın aktarımı şöyledir: K.M.:” Jerry, too, was thrown, but was only bruised; nobody could tell how he escaped; he always said ‘that was a miracle”.
İş B.: “Jerry de yere düşmüş ama sadece orası burası berelenmiş. Nasıl kurtulduğunu kimse anlayamadı, Jerry hep bunun bir mucize olduğunu söylerdi.” (s. 174)
Zambak Y.: “Jerry kazayı küçük sıyrıklarla atlatmış. Demek ki verilmiş sadakası varmış sahibimin. Onun her yaptığı bir sadaka gibiydi zaten. O bir iyilik meleğiydi neredeyse.” (s.123)
Timaş Y.: “Jerry de yaralanmıştı ve gördüğü manzara karşısında şaşırıp kalmıştı, ne yapacağını bilemiyordu.” (s.70)
Kaynak metin ve İş bankası Yayınlarında biçimsel eşdeğerliğin hem tümce hem de sözcük bazında sağlandığı açıktır. Sadece kaynak metinde noktalı virgüllerle sıralanan tümcelerden İş bankası yayınlarında bir tümcenin nokta ile ayrılma diğerinin ise aynı yöntemle aktarılma yoluna gittiği görülmektedir. Burada dikkat çeken husus Zambak Yayınlarında “verilmiş sadakası olmak, … her yaptığı sadaka gidiydi zaten, o bir iyilik meleğiydi” gibi erek ekine ait deyimsel ifadelerin tercih edilmiş olmasıdır. Metni kimin yazdığını bilmeyen bir okur muhtemelen metnin çeviri metinlere özgü o yabancılık hissini alımlayamayacak ve özgün metnin derininde hangi paradigmanın yattığını çıkarsamakta zorluk yaşayacaktır.
12)İçki içmiş bir arabacının sebep olduğu trajik sonuçlar İş Bankası Yayınlarında üstteki alıntı ile aynı bölümde yani 44. bölümde ele alınırken Zambak Yayınlarında aynı hikâye ikiye bölünüp iki ayrı bölüm şeklinde sunulmuştur.
K.M.: “I only wish all the drunkards could be put in a lunatic asylum instead of being allowed to run foul of sober people. If they would break their own bones, and smash their own carts, and lame their own horses, that would be their own affair, and we might let them alone, but it seems to me that the innocent always suffer; and then they talk about compensation! You can’t make compensation; there’s all the trouble, and vexation, and loss of time, besides losing a good horse that’s like an old friend—it’s nonsense talking of compensation! If there’s one devil that I should like to see in the bottomless pit more than another, it’s the drink devil”.
İş B.: “Tek dileğim, sarhoşların ayık insanlara kötülük etmelerine izin vermek yerine, hepsinin tımarhaneye kapatılması. Eğer kırdıkları kendi kemikleri, parçaladıkları kendi arabaları ve sakat bıraktıkları kendi atları olmuş olsa, bu onların kendi sorunu olurdu, ne halleri varsa görsünler deyip geçebilirdik. Ama bana öyle geliyor ki yaptıklarından hep suçsuz insanlar zarar görüyor. Bir de tazminattan söz ediyorlar! Bütün bu zararların karşılığı ödenmez ki –çekilen bütün sıkıntı, üzüntü ve zaman kaybı, bir de eski bir dost gibi olan iyi bir atı kaybetmek. Tazminattan söz etmek saçmalık! O dipsiz kuyuya tıkıldığını en çok görmek istediğim bir şeytan varsa o da içki şeytanı.” ( s.175)
Zambak Y.: “ İçki içen adamların mantıklarını hiç anlamıyorum. İçkinin onlara verdiği zarar o denli büyüktü ki! Biracı hem kendisine zarar vermiş hem bir cana kıymış hem de bir sürü maddi zarara uğratmıştı herkesi. İnsanlar neden içki içiyor, aklım almıyordu.” ( syf 124)
Timaş Y.: (Kısaltılmış bir metin ortaya çıkardığı için bu bölüme yer verilmemiştir)
Yukarıda da ele alındığı gibi kaynak metinde Quaker geleneğinin izlerini didaktik aurasından ve kaynak kitleye içkinin istenmeyen bir alışkanlık olduğunu alttan alta salık vermesinden anlayabiliyoruz. Kaynak metin ve İş Bankası çevirisinin hemen hemen tamamında biçimsel eşdeğerlik kurulmuştur. Zambak Yayınlarında alıntının kısalığından da anlaşılacağı gibi oldukça eksiltici bir yaklaşım sergilenmiştir. Fakat buradaki tümceler oldukça çarpıcıdır. İlk tümcede “içki içen adamların mantıklarını hiç anlamıyorum” diyerek konuşan karakterin söylemine bambaşka bir katman eklemiştir. Yani, kaynak metinde karakter sarhoşların etrafındakilere zarar vermesi noktasında tavrını koyuyor ve onlara cephe alıyorken Zambak Yayınlarında konuşan kişi böyle bir sınırlamaya gitmeden ve etkinliğine bakmadan “sarhoş insan” nesnesini sorunsallaştırıp onları “anlaşılmaz” olarak sunmaktadır.
13) Jerry yılbaşı gecesi bir iş için saatlerce yağmur altında ıslanır ve sonra hasta düşer. Oğlu Harry, doktorla arasında geçen diyaloğu Reis’e şöyle aktarır:
K.M.: “Yes,” said Harry quickly, “and the doctor said that father had a better chance than most men, because he didn’t drink. He said yesterday the fever was so high that if father had been a drinking man it would have burned him up like a piece of paper; but I believe he thinks he will get over it; don’t you think he will, Mr. Grant?”
The governor looked puzzled.
“If there’s any rule that good men should get over these things, I’m sure he will, my boy;…”.İş B.: “Harry ‘Evet,’ dedi hızlı hızlı, ‘doktor dedi ki, babam içmediği için, iyileşme şansı çoğundan fazlaymış. Dedi ki, dün ateşi o kadar yüksekmiş ki, eğer babam içki içen biri olsaymış, kağıt gibi yanarmış. Ama doktor babamın bunu atlatacağını düşünüyor galiba, sizce de atlatır, değil mi Bay Grant?’
Reis ne diyeceğini şaşırmış gibiydi.
‘İyi insanların böyle şeyleri atlatacağına dair bir kural varsa eğer, atlatacağından eminim oğlum.“ (s. 181)Zambak Y.: “ ‘Peki efendim! Doktor onun sağlam bir bünyesi olduğunu söylemişti. İçki ve sigara içmediği için iyileşme ümidinin olduğunu, bu hastalığı atlatabileceğini tahmin ettiğini söyledi anneme. Sizce iyileşir mi, Bay Grant?’
‘İnşallah oğlum! Allah’tan ümit kesilmez. Çok hem de çok kötü bir hastalık; ama insanı yiyip bitiren, onu bir anda yıkıp öldüren cinsten bir şey değil. Ona iyi bakılırsa düzelebilir. Allah acil şifalar versin!’ “ (s. 130).Timaş Y.: (Kısaltılmış bir metin ortaya çıkardığı için bu bölüme yer verilmemiştir)
Yukarıdaki alıntılara karşılıklı bakıldığında dikkat çeken pek çok unsur bulunmaktadır. İlk etapta kaynak metinde “a drinking man” isim düğümünü incelediğimizde “drink” eyleyenin anlambirimcik demetinde “sigara içmek” gibi bir öğenin bulunmadığı yorumunu yapabiliriz. O halde Zambak Yayınlarını ortaya çıkaran kişi ya da ekip piyasadaki diğer çeviri hatalarının kurbanı mı olmuştur yoksa yukarıda müdahale ettiklerine dair pek çok kanıt tespit ettiğimiz alt metne yepyeni ve istenen bir değer daha ekleme girişimi ile mi karşı karşıyayız? Ayrıca Reis ya da Bay Grant karakterinin çocuğa verdiği cevapta “Çok hem de çok kötü bir hastalık; ama insanı yiyip bitiren, onu bir anda yıkıp öldüren cinsten bir şey değil” manası kaynak metnin neresinde yer almaktadır? Üstüne üstlük “İnşallah oğlum”, Allah’tan ümit kesilmez” ve “Allah acil şifalar versin” gibi erek ekine ait unsurlar alt metinde bir Hıristiyan tarikatının öğretilerini izlediğimiz bir metinde nerede durmaktadır ya da alt metni nasıl bir dönüşüme sürüklemektedir?
Sonuç
Kaynak metin ve üç yayınevinin karşılıklı incelenmesi ve çözümlenmesi sonucu yukarıda ele alınan verilerin peşindeki yorum yazılarında pek çok saptama ortaya çıkmıştır. Genel olarak İş Bankası Yayınları için kaynak metin normlarına yakın özellikler taşıdığından Toury’nin bakış açısı ile yeterli bir çeviri yapılmıştır diyebiliriz. Zambak ve Timaş Yayınları için ilk elden söyleyebileceğimiz şey onların bir çeviri edimi ürünü olmadıklarıdır. Fakat bilimde bu gerçekliğin hiç yeri yok mudur sorusuna olumlu olarak cevap oluşturabilirler. Zira Toury, çevirinin erek ekinin bir ürünü olduğunu savunur. Ona göre erek ekinde çeviri olarak sunulan tüm metinler çeviridir. Kaynak metin salt kaynak kültür için üretilen metin niteliğindedir. Erek metin ise, erek kültür normlarına göre üretilen bambaşka ve yeni bir metindir. (akt. Eruz, 2003: 52) Diğer yandan yukarıda bulgulanan pek çok kanıtın da işaret ettiği gibi söz konusu yayınevlerinin alt metinlerinde bir dönüşüm söz konusu olduğundan bir paradigma değişikliği algılanmaktadır. Nihayetinde Zambak ve Timaş Yayınlarının incelediğimiz bu metinleri için iki şey söylemek mümkündür. Birincisi evet onlar bir anlamda çeviridir zira erek ekinde sıfırdan oluşturulmuş bir metin olarak değil “çeviri” olarak var olmaktadırlar. İkincisi hayır onlar çeviri değildir zira ortada iki dilli bir edim, ekinler arası bir geçiş ya da çokdilli-çokkültürlü bir süreç fiilen gerçekleşmemiştir. Son olarak bir şeyi açıklığa kavuşturmak faydalı olacaktır. Söz konusu metinlerin incelenmesi onların tasvip edilip uygun bulunduğu sonucuna yol açmamalıdır. Onların incelenmesi sadece var olan gerçekliğin saptanması olarak değerlendirilmelidir.KAYNAKÇA
-Eagleton, Terry. Ideology: An Introduction. New York: Verso, 1991.
-Eruz, Sakine. Çeviriden Çeviribilime, İstanbul, Multilingual, 2003.
-Even-Zohar, Itamar. Yazınsal Çoğuldizge İçinde Çeviri Yazının Durumu, 1978
-http://www.gutenberg.org/dirs/2/7/271/271-h/271h.htm
-Sewell, Anna. Siyah İnci. İş Bankası Yayınları, Çev. Ayşe Berktay, 2011
-Sewell, Anna. Siyah İnci. Zambak Yayınları, Yayına Haz. Adem Topçu, 2011
-Sewell, Anna. Siyah İnci. Timaş Yayınları, Yayına Haz. Şükran Terzioğlu, 2010NOTLAR:
(1) Altuntaş, Hümeyra, “Çeviri ve İdeoloji”, Yüksek Lisans tezi, Ankara, 2007
Bakkalbaşı, İnanç, “Johanna Spyri’nin ‘Heidi’ Adlı Eserinden Yola Çıkarak Yayınevlerinin Çeviri Çocuk Edebiyatı Üzerindeki Etkisinin İncelenmesi”, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2009
İşbecer, Özge, “Cultural Transfer Through Translatıon: The Evaluatıon Of Vırgınıa Woolf’s Short Storıes”, Yüksek Lisans Tezi, Edirne, 2010. #çeviriyeyönveren #çeviriideoloji #İşBankasıYayınları #ZambakYayınları #TimaşYayınları #çocukedebiyatı
Üzgünüz, hiçbir yanıt bulunamadı.