Ann Lee: Fazla İyi Kalpli Hemşireye Eleştirel Bir Mektup

  • Ann Lee: Fazla İyi Kalpli Hemşireye Eleştirel Bir Mektup

    Tarafından gönderildi romankahramanlari şu tarihte 09:06'de 12 Temmuz 2024

    Fazla İyi Kalpli Hemşireye Eleştirel Bir Mektup*

    Makale Yazarı: Emine Kuşoğlu

    *Bu makale ROMAN KAHRAMANLARI Nisan/Haziran 2017, 30. sayıda yayımlanmıştır. 

    Sevgili Ann Lee,

    Bu mektubu yazdığım sırada işlerinin yolunda gittiğini bilmek içimi rahatlatıyor. Seni en baştan anlatıyor olmakla, ezilen, hayatın sallayıp bir köşeye attığı, gariban bir kız olduğunu algılatma hatasına düşmem umarım.

    Kendi isteğinle çizdiğin hayat yolun bana hem ters gelirken hem de fazla dik kafalılık gösterdiğin önyargısıyla izlemiştim seni. Büyük mucizelerin olması gerektiğini ve bu mucizelerin önüne sırasıyla geleceğini düşünememiştim. Oysa o kış sabahı, iki yaşındaki oğlan hastaya on bin ünitelik #antidifterik serumu itina ile yaparken anlamalıydım; titizliğini, hemşirelik mesleğini ne kadar çok sevdiğini ve önem verdiğini.

    Doğrusu senin hakkındaki olumsuz yorumlarım henüz çok erkenmiş. Güzel hayallerin olduğunu herkes biliyor. Ama o gün sabah, geleceğine kötü başlangıç olacak kararı vermiştin. Nöbet değişiminde senden sonra gelen kız kardeşin küçük çocuğu ihmal edip, ölmesine sebep olması, en önemlisi kız kardeşin Lucy’yi koruman, onun geleceğini gözetmen, suçu üstüne alman doğrusu içimi ürpertti. Verdiğin ifade ile geleceğini oracıkta silip atışın akıllı bir sonuç değildi.

    Çalıştığın hastaneden kovulduktan sonra, zaten özlemin olan büyük şehirde işe girebilmek için yollara düşmen, olumsuz olayların içinde şansının da hâlâ seninle olduğunu düşünmeme neden oldu. Ancak trene giderken yolda Joe ile karşılaşman ve sana evlenme teklifinde bulunması sırasında, soğukkanlı ve ne yapacağını bilen davranışına da şaşırmadım sanma. ‘İşte’ demiştim ‘Hayatı kurtuldu şimdi.’ Oysa sen nereye gideceğini ve başına neler geleceğini bilmeden dik kafalılığın ve aşırı kendine güveninle bu evlilik teklifini reddedip trene binmiştin.

    Manchester’a vardığında yerel gazetede gördüğün ilanın peşinden gidişin, senin asla vazgeçmeyen ruhunu tatmin edecek bir hastanede göreve başlaman şaşırtıcıydı. Kısa zamanda hayaline kavuşuyor gibiydin. Hastabakıcılık zor olduğundan dolayı bu mesleğe çok az kişinin başvurması şansını artırmıştı.

    Kısa zamanda kötü şartlarda çalışan hemşire arkadaşlarına daha iyi yemek verilmesi hakkında örgütlenerek protesto yapmanız, senin liderlik konusunda ne kadar yetenekli olduğunu gösterdi. Bir süre başkaldırarak yemekleri dışarıdan yemeniz, seni sonucu başarılı olmayacak bir örgütlenmede elebaşılık yaptırmıştı. Doğrusu, bu konuda başarıya ulaşamamış olman beni üzdü.

    Bu arada kalbine kadar ulaşacak Dr Prescott’a karşı tavırlarınla ciddi bir sınır koymuştun. Senin katı bir hemşirelik mesleği müptelası olman ve aşırı hissizlik ileride inanamayacağım olaylara sebep oldu. Dr. Prescott, idealleri olan bir doktor. Bu idealler, nedenini başlangıçta anlayamadığım şekilde senin de idealin haline gelmesi, sadece hemşirelik duygularıyla olmadığını düşünüyorum. Ama bunu her zaman bizden gizlemeye çalıştın.

    Ameliyat sırasında hastanın içinde, ameliyat bezinin unutulmasını son anda tespit edip müdahale etmen doktorun ilgisini çekmiş olduğun halde, kendini geri plana çekerek gizemini korumuştun. Bu alışık olduğum davranış biçimi değildi. Gördüğüm şu ki, doktor ameliyatı titiz bir şekilde yaparken gizlice izleyip onun kuvvetli kişiliğinin etkisi altında kaldın. Sana karşı dostça davrandı, kitaplar hediye etti, “hastalık doğuran mikroplar” konulu üç konferansa bilet sağladı. Sen ona hayrandın. Bunu ben görebiliyordum. Oysa öyle ketum davranış içindeydin ki bu duyguları bastırarak acı çektin.

    Bir taraftan da kız kardeşine yazdığın mektuplarından ve ona annelik yapmandan anlaşılıyor ki sen onun hatası ne olursa olsun ceza vermektense anlayış içinde, yardımcı olmaya devam edecektin. Lucy sana karşı acımasızdı. Yaptıklarıyla suçluluk duymuş muydu? İçi rahat mıydı? Lucy’den son aldığın mektupta Joe ile evlenmiş olduklarını duyduğun halde hiç olumsuz tepki vermemiş olman, senin Joe’dan çoktan vazgeçtiğini gösteriyordu. Tabi burada benim seni koruma içgüdülerim ortaya çıkıyor ve senin onlardan uzak kalmanı istiyordum. Oysaki sen çok az kazandığın para ile büyük bir hediye alarak ziyaretlerine gitmiştin. Joe’nun zenginliği, iyi bir işi olması Lucy’nin çalışmasına gerek kalmadığı lüks bir hayata kavuşturmuştu. Ziyaretin sırasında gördüğün manzara senin Lucy adına mutlu olmana neden olmuştu. Sen kötü şartlarda çalışırken kardeşinin mutluluğuna ortak oluvermiştin.

    Sevgili Ann, baştan beri hedefine ulaşmak için her şeyi göğüslediğini ve sabırla koştuğunu anlamam çok zor oldu. Her şey dama taşı gibi ilerliyordu hayatında. İzleyip görmek kalmıştı bana. Ameliyat sırasındaki unutulan sargı bezi olayından sonra, hasta Matthev Bowley’in seni odasına çağırıp içinde bir miktar para olan zarfı vermesi, senin gibi bir hastabakıcının kabulleneceği bir durum değildi. Ama işler böyle yürüyordu. Bu parayı da zaten kardeşine kullanmıştın. Kendine ne zaman sıra geleceğini ve mutlu olacağını merakla izliyordum.

    Hiç bir zaman aklından çıkarmadığını ve zor anlarında Dr. Prescott’u düşündüğünü kendine itiraf etmesen de gelişen olaylar senin de onu unutamadığını gösteriyordu. Kız kardeşini görmeye gittiğin ziyaret dönüşünde, tren biletin olduğu halde, Joe’nun ortak olduğu şirketin kamyonuyla yolculuk yapmak istemiş bu sırada karşılaştığın feci kazada ilk aklına gelen yine doktor olmuştu. Kaza o kadar ağırdı ki yaralılara tek başına müdahale edemeyeceğini ve bazılarının hemen ameliyat edilmesi gerektiğini düşünmen Dr. Prescott’u çağırmana neden oldu. Yakın çiftliğin mutfak ateşinin yanındaki masa üstünde beraber yaptığınız başarılı ameliyatlar seni ona, onu da sana daha da yaklaştırdığını düşünüyorum. Daha sonra Dr. Prescott’un evine gidip sohbet ederken mutlu sona gelindiğini zannetmiştim. Doktor, “Beyin Cerrahı Kliniği” açmayı hayal ettiğini anlattığında onun hayali senin hayalin ve geleceğin haline gelivermişti. Bundan sonra her fırsatta bu hayali gerçekleştirmek için mücadele etmen seni ne kadar daima verici olduğunu kanıtlamıştı bana. Sadece kız kardeşine karşı değil, çevrendeki herkese karşı elini uzatıyor, bilgini veriyordun. Bunu hiç çekinmeden, hesapsız yapman biraz fazla iyilik değil miydi?

    Bu otobüs kazasından sonra gazetelerde çıkan haberlerde büyük puntolarla ikinizi övücü başlıklar atılmıştı. Hayal edilen cerrahi kliniğinin de önü açılmıştı. Klinik açılışına destek veren zengin hasta Matthev Bowley’in eşine bakım için çağırıldığında, ne kadar sevindiğini biliyorum. Ketum karısının bakımına dayanmak zor bir işti. Bu zor işi sırf klinik açılışına destek almak için katlandığını da biliyorum. Ancak sinsi ve kötü kalpli kadın zengin ve şımarık kocasının sana tacizde bulunduğu sırada haksız suçlamaları karşısında sesiz kalışın bence çok saçmaydı. O kadar güçlü bir kişiliğe sahip hastabakıcının davranışları boyun eğmek olmamalıydı. Tabi bu durumda Dr. Prescott’un klinik hayalleri de suya düşmüş oluyordu.

    Joe’nun işlerinin bozulması, Lucy’nin onu terk etmesi senin yeniden kardeşin için gelecek düşünmene neden olmuştu. Oysa o, sana danışmadan şehirdeki kirli işlerin döndüğü hastaneye çoktan kapağı atmıştı bile. Ne kadar yalvarsan da ona bu işinden vazgeçiremedin. Seni eski kafalı olmakla suçlamıştı. Sen ki onun için hep kaygı taşıyordun. Dr. Prescott bunu biliyor ve senin üzülmeni istemiyordu. O da senin için kaygılıydı. Oysaki onun işi senin yüzünden bitmişti. Sen bu durumu biliyor ve her başın sıkıştığında onun yanını buluyordun. O senin için teselli ve çıkış kapıları gibiydi.

    Lucy’nin bakımını yaptığı kadın, fazla doz ilaçtan ölmüştü. Zaten oradaki yöneticilerin bu tür işleri neden yaptığı, neden fazla ilaç verilmesini emrettiklerini az çok herkes biliyordu. Ama bunu kanıtlayıp kız kardeşini bu işten çıkarman seni yine Dr. Precott’un yanına itmişti. Prescott, nüfuslu biri olduğundan hatırı sayılır bir insandı. En iyi arkadaşını sana yardım etmesi için ikna etti. Lucy’yi büyük bir cezadan kurtarıp ona küçük bir kasabada -spinal #humma– salgını ile mücadele eden ücra bir hastanede iş bulduğunda sen, kardeşinden fazla sevinmiştin. Ama doktor senin de kardeşinle birlikte gideceğini aklına bile getirmemişti. Sana gitmemeni ikna etmeye çalışmış, evlilik teklifi bile etmişti. İşte tam bu zamanda kendin için bir şeyler yapma zamanıydı. Hiç kimse böyle bir fırsatı kaçırmaz diye düşünüyordum. Kim istemezdi ki sevdiği biri ile hayat kurmayı. Oysaki sen tüm bunları suskunlukla cevap verip ani bir kararla kız kardeşinle birlikte hastalıklı kasabaya gitmeye karar verdin. Daha nereye kadar sürükleyecektin kendini bilmiyorum. O güne kadar çalıştığın en kötü hizmet yeri de burasıydı kanımca.

    Sevgili Ann, her zamanki gibi senden bekleneni yaptın. Hasta ortamını ve özelikle hemşirelerin kalacağı yerleri, yiyecekleri iyileştirmek için kolları sıvadın. ‘Midesi boş olan asker savaşamaz’ deyip, hemşirelerin sağlıklı ortamlarda iyi yemekler yemesini sağladın. İşte tam da orada çok sevdiğin hemşirelik mesleğini, enerjini ve iyi kalbinin senden istediklerini yapmaya fırsat bulmuştun. Burada kısa zamanda iyileştirmelere giderek gözde olmuştun, kardeşinle birlikte farklı karşılanılıyor ve saygı duyuluyordunuz.

    Hastalar kısa sürede ateşlenip ölüyorlardı ve çok hasta vardı siz geldiğinizde. İyi ilgi ve bakımla kısa zamanda bir çok hastanın iyileşip taburcu olması hem seni ve hem de doktor Forrest’i memnun ediyordu. Bu memnuniyet sonucunda birde kardeşin Lucy’nin yönetiminde çocuk kliniği kurulmuştu. Yine kardeşinin mutluluğu senin mutluluğunun önüne bir kez daha geçmişti.

    Lucy halinden çok memnun olmasına karşın durgunluğu senin de gözünden kaçmadı. Tahmin ettiğimiz gibi bu durum küçük bir kız çocuğu yüzündendi. Küçük kızın hastalığı ilerlemiş ateşler içinde yatıyordu. Oysa Lucy yıllar önce ihmal ettiği ve ölmesine sebep olduğu küçük hastasını unutmamıştı. Küçük kızın yanından ayrılmıyor bütün gücünü, gece gündüz ona harcıyor olması, ilk kez kardeşin hakkındaki düşüncelerimde ben de olumlu bir iz bırakmıştı. Bu duruma kadar yaptıklarıyla seni sürekli aşağı çektiğini ve sen gereksiz bir çaba içinde onu hep temize çıkarmak için hayatını harcadığını görüyor, üzülüyordum. Lucy, yemeden içemeden geçirdiği günün gecesinde hastane doktoru gelmiş ve küçük kızın bu ateşi atlatması halinde sabah iyileşeceğini aksi takdirde öleceğini söylemişti. Lucy iyice kendinden geçmişti. Merhametli bir kalbi olduğunu bizlere gösterirken, senin onun hakkında hiç yanılmadığını anlıyordum. Gecenin ilerleyen saatlerinde küçük kız ölmek üzere iken Lucy onun ağzından suni teneffüsle soluk vermesi ve onu yeniden hayata döndürmesi mucizeydi. Sana da söylediği gibi bir zamanlar ölümüne neden olan çocuğu sanki yeniden diriltmişti. İçi rahattı ve herkes çok mutluydu. Küçük kız bulaşıcı bir hastalıkla oradaydı. Bu tehlikeyi hiçe saymış olmak, ödediği borcunu ne kadar çok önemsediği gösteriyordu bize.

    Kısa bir süre sonra belki de senin de şüphe içinde beklediğin sonuç olmuştu. Küçük kızın iyileşmesinin bedelini Lucy, ondan hastalık kaparak, hayatı ile ödemişti. Sen hayatını kardeşine adamıştın. Uzun yıllar onun için koşmuştun. Eşi Joe, Lucy’yi son bir kere görsün diye Dr. Prescott’a haber salmış ve hemen gelmesi için yardım istemiştin. Belki beklemiyordun ama doktorda Joe ile birlikte yanına gelmiş ve seni bir kez daha kendisi ile gelmene ikna etmeye çalışmış ve sen yine onu ret etmiştin. Evet bence bu kadarı fazla bir egoydu. Oysa doktor, hala kliniğini açamamış olduğu halde ikinizin birlikte çok güzel şeyler yapacağından emindi.

    Bütün hastaların iyileşmesi ve salgının durdurulmasından sonra gazetelerdeki başarıların altında adının olması ve bu durumda bir nişanla ödüllendirmen seni yeni bir olayın içine çekmişti. Bu nişanın yerine hastabakıcıların şartlarının iyileştirilmesini sağlamak için girişimlerde bulunman en iyi kalpli insanları bile şaşırtan bir durumdu. Bu konuda ben de tebriklerimi sunuyorum sana. Gösterişe, övgüye ihtiyacın olmadan içtenlik ve cesurca öne atılışların seni ulaşmak istediğin çizgiye getirdi.

    Dr. Prescott’un zorlukla kabul ettiği kötü kalpli Bowley’in torununun zorlu ve riskli beyin ameliyatını, sadece Dr. Prescott çağırdı diye sorgulamadan daveti kabul etmeni ben de beklemiyordum. Sana yapılan onca haksızlıktan sonra Bowley’e yardım edeceğini zannetmezdim. Sende biliyorsun ki Sevgili Ann artık mantığınla değil, kalbinle hareket etmeye başlamıştın.

    Umutsuz bir beyin ameliyatını ancak seninle başaracağını inanan Dr Prescott’u yalnız bırakmayıp, onun başarmasına yardım ettin. Başarılı geçen ameliyat sonucunda doktordan çok senin, birlikte arzuladığınız kliniğin açılması için gereken devlet yardımının yolu da açılmıştı. Bu son olaydan sonra bir kez daha doktoru sevgisiyle bırakıp arkanı dönüp gitmen olmazdı. Yolun sonuna geldiğiniz apaçık belliydi. Ben de Türk filmlerinde ki gibi bir son bekliyordum sizden. Nihayet birbirinize sarılıp, bundan sonraki başarıları beraber göğüslemeniz beklenir bir sonuçtu. Bu aşk ve başarı sizi güçlendirip geleceğe umutla bakmanızı sağladı. Ne diyelim gökten üç elma düştü biri size biri bana biri de okuyanlara. Mutluluklar…

    Kaynak:
    Nöbetci Hemşire, A.J. Cronın, Çevirenler: Muazzez Tahsin Berkant ve Leyla Moralı, İnkilap ve Aka Basımevi, 4. baskı – 1977, 231 sf.

    #AJCronın #NöbetçiHemşire #HemşireRomanKahramanları

    romankahramanlari yanıtladı 1 ay, 3 hafta önce 1 Üye · 0 Yanıtlar:
  • 0 Yanıtlar:

Üzgünüz, hiçbir yanıt bulunamadı.

Cevap ver: romankahramanlari
Fazla İyi Kalpli Hemşireye Eleştirel Bir Mektup* …
İptal Et
Bilgileriniz:

Tartışma Başlangıcı
0 of 0 Yanıtlar: Haziran 2018
Şimdi