Forumlar

novelheroes.com; Ocak 2010’dan beri yayımlamakta olduğumuz Roman Kahramanları Dergisi ile 2012 yılından beri 21 Aralık Dünya Roman Kahramanları Günü düzenlediğimiz Roman Kahramanları Festivali’nden ilhamla hayata geçirdiğimiz bir forum sitesidir.

Yeni Gönderiler Forums Avare Mustafa: Apartman Sanrıları, Gecekondu Gerçekleri

  • Avare Mustafa: Apartman Sanrıları, Gecekondu Gerçekleri

    Tarafından gönderildi romankahramanlari şu tarihte 14:23'de 11 Temmuz 2024

    Apartman Sanrıları, Gecekondu Gerçekleri*

    Makale Yazarı: Cansu Özge Özmen

    *Bu makale ROMAN KAHRAMANLARI dergisinin (Temmuz/Eylül 2014)  19. sayısında yayımlanmıştır.

    Edebiyat ve mimarinin kendiliğinden oluşagelmiş disiplinlerarası doğasını inkâr edilemez kılan nedenler, biçim ve içerik ayırımlarından, tür ortaklıklarına (Gotik, Barok vd.) ve postmodernitenin çağdaş eleştirel söylemlerini analizde araç olarak paylaşmalarına (yapıbozum, yapısalcılık vd.) dek uzanır. Kurgunun ilhamdan inşasına kadar geçen süreç de yine mimari tanımlarla betimlenebilir. Edebi ve mimari terimsel analojiler dahi tek başlarına bu benzerliği kanıtlar. Kurgusal analizin temelinde de zaman-mekân ilişkisinin sunuş biçimi yatmaktadır ya da Rus edebiyat teorisyeni Mikhail Bakktin’in deyimiyle kronotopun. Kronotop, zamanmekân ilişkisinin kurguya ve birbirine içkinliğini ifade eder: “Anlatısal sanat her zaman bir kronotop içerir ve her kronotop da kültürel değişimlere duyarlıdır.”(1)

    Orhan Kemal’in anlatısal arkitektoniği de bizi yeni bir kronotop açılımına sevk eder. Zaman-mekân-insan. Genelde mekân ve özelde mimari, kültürel değişimlerle bir etkileşim içindeyken, insan da bu değişimlere ve yansımalarına kayıtsız kalamaz. Orhan Kemal’in kimi romanlarında kronotopun bu açılımı başkahramanın direnişinin temelinde mekânsal değişimlerin yatmasıyla da desteklenir. Direniş genelde sosyal kaynaklı ailesel baskıya yönlendirilmiş gibi görünse de, değişimin algı biçimlerindeki farklılıkla tezahür eder.

    “Devlet Kuşu”, Orhan Kemal’in 1958 yılında yayımlanmış “İstanbul Romanları”(2)ndan biridir. Olay örgüsü, takma adını Raj Kapoor’un yönetip başrolünü oynadığı, fakir erkek-zengin kız aşkını anlatan Awara filminden alan Avare Mustafa ekseninde işlense de, tüm karakterlerin geçmişlerine, içseslerine eşit derece yer ayrıldığı düşünüldüğünde farklı merkezler alınarak da okunabilir. Roman bu eşitliği ve mekânın etki üstünlüğünü öne çıkarırcasına mahallenin tasviriyle başlar: “Evlerinin bulunduğu bozuk parkeli sokağın başındaki elektrik direğinin yanında durdu. Yarı karanlıklara gömülü harap evler kalabalığından ibaret mahallesine sarhoş gözlerle uzun uzun baktıktan sonra elini ağzına siper ederek, karanlıkları ürperten naralarından birini koyuverdi.”(3)

    Mustafa’nın sarhoşluğuyla pekiştirilen şuursuz isyanı devlet otoritesi temsili bekçi düdüğüne kadar sürer. Harap mahallesinde yankılanan naraları isyanın yanında bir kabullenişe, aidiyete ve romanın ilerleyen bölümlerinde tekrar tekrar karşımıza çıkacak bir mülkiyet hakkına da işaret eder. Mustafa işssizdir, aylaktır, kayıtsız görünür fakat dönüp dolaşıp geldiği yer her gece aynıdır. Ailevi ve mekânsal aidiyet duygusunu uyandıran Taşkasaplı’nın kahvesi, Balat’ın meyhaneleri ve mahallesidir. Çalışmayı reddedişinin nedeni bu ilk iki mekâna yabancılaşmak zorunda kalacak olmasıdır.

    Mustafa’nın en büyüğü olduğu beş çocuklu ailenin ve tüm mahallenin rutin yaşamı, ailenin oturduğu “yana kaykılmış, harap evin” karşısındaki arsanın yolsuzluk yaptığı için kaymakamlıktan alınan; müteahhitlik ve karaborsacılıkla varlığını artıran Zülfikar Bey’in satın almasıyla değişir. Mustafa’nın kardeşi Erol’un da içlerinde olduğu mahalleli çocukların top oynadığı boş arsa, sosyal bir mekândan, gecekondulardan ibaret mahallede tel örgüyle çevrilerek sınıf ayırımını vurgulayan özel mülkiyete dönüşür. Dahası, Zülfikar Bey bu arsaya mahallenin ilk apartmanını yaptıracaktır. Mahallenin çocukları bu ayırımı tel örgüleri delerek ve arsada top oynamayı sürdürerek yadsımaya devam etseler de, değişim Zülfikar Bey nezdinde tepeden inme ve zorla mahalleye kabul ettirilecektir. Mustafa’nın babası Mehmet ve kurnaz hemşerisi Bayram arsaya bekçilikle görevlendirilir ve statükoya ilk darbe bu iki köstebek tarafından vurulur. Zülfikar Bey bir “devlet kuşu”dur ve konacağı her yerde bu ikiliyi bulacaktır. Mustafa’nın gelişen bu çıkar ilişkilerini tiksintiyle gözlemlemesinin nedeni de aynı çalışmayı reddedişi gibi, mahallenin çehresinin değişmesinin onu duygusal mülkiyet hakkından, aidiyet duygusundan men edecek olmasıdır.

    Roman boyunca #AvareMustafa, çevresindeki karakterler tarafından yönlendirilerek hayatî kararlar alır. Âşık olduğu komşu kızın buluşma isteklerine razı gelirken, arkadaşları ve ailesi tarafından Zülfikar Bey’in çirkin addedilen kızı Hülya’yla evlenmeye ve yazıhanelerinde çalışmaya ikna edilmesi de uzun zaman almaz. Hülya, kitap ve filmlerden edindiği kurgu kaynaklı izlenimleriyle bezenmiş bir dünyada, ötesine ulaşamayacak olmanın verdiği umutsuzlukla yaşarken, fakir bir mahalle fikri, ona en azından bir yönüyle üstün olabileceği bir hayatı hayal ettirir. “Arsanın önünde deniz var mıydı? Güneş nereden doğup nereden batıyordu? Semt fakir olduğuna göre Istrati çevirilerinden kafasında kalan neşeli bir Istavro, bilgin bir Mihail, ağırbaşlı bir Kodin var mıydı? Yahut İtalyan filmlerinde sık sık görüp her seferinde de âşık olduğu iyi kalpli, efendi kopuklardan ne haberdi?”(4)

    Hülya’nın içgüdüsel ve kurgu kaynaklı izlenimlerini gerçeğe uydurmaktaki azmi onu sanrılı bir sürece iter. Mustafa’nın resmini görüp Gregory Peck’e benzetmesi ve bu aşk sanrısıyla geçen günler, ona sunulan her türlü gerçek temsilini inkâr etmesine neden olur. Bu sanrıları Mustafa’nın ailesi de başlarına konan devlet kuşuyla nitelendirir, kendi varlıklı geleceklerinin hayallerine dalarlar. Sonunda Hülya’yla evlenmeye ikna edildiğinde Mustafa ise Zülfikar Bey’in baskıcı ve aşağılayıcı tavırlarının da etkisiyle tuzağa düşürülmüş ve hapsedilmiş hissetse de, onu evlenmeye razı eden arkadaşlarının fikrini tekrar değiştirmelerine ve son bir kez sarhoş olup naralarla apartmana girişine dek kaderini değiştirme yönünde herhangi bir çaba göstermez.

    “Apartmandan da, dükkân da atsındı isterse. Ne apartman, ne dükkân, ne ipek pijama, ne ceviz masa başında yediği hindi dolmaları, kaymaklı ekmek kadayıfları, sütlaçlar, has ekmek! İstemiyordu, hiçbir şey istemiyordu. Sur dışındaki hayatını yaşayacaktı bıraktığı yerden. Eskisi gibi üçkâğıt atacaklar, enayi söğüşleyip Kumkapı, Yenikapı, Balat meyhanelerinde kafayı çekeceklerdi.”(5)

    Mustafa’nın özgürlüğünü ve esaretini mekânsal değişimlere duyduğu bu tepkiler belirler. Kendi kaderini, aynen aidiyetini ifade ettiği gibi şuursuzca, mekânlara karşı özlemiyle dile getirerek tayin eder. Mahallelinin değer yargılarını yeniden düzenleme misyonu edinen Zülfikar Bey’in yaptırdığı apartman esareti, aynı ekonomik sınıfa ait olduğu komşu kızı Aynur’la karşılaştığı Kapalıçarşı ve birlikte gittikleri Taksim Gezi ve Harbiye Parkları fütursuzca yaşanan tutkuları, surların dışında Sülo ve Çingene’yle içilen meyhaneler, anarşi ve özgürlüğü sembolize eder. Bu onlara özgü mekânsal simgelere karşılık, Zülfikar Bey’in de korkularını temsil eden imge değişmez: “Kafasında yine o kulübe, rüyalarına giren kulübe canlandı. Soğuk rüzgârın kendini yerden yere çaldığı bir gece, damı akan gecekondu, kuru avuçları içindeki ince yüzüyle hazin hazin ağlayan kızı…”(6) İmgelerin karakterler açısından tanımlarındaki bu zıtlık, ana karakter ve antagonisti belirlemenin ötesinde, görsel anlatının varoluşsal kaygıları betimleyişine de örnek teşkil eder. Apartman, Mustafa’nın esareti, Bayram’ın devlet kuşu, Zülfikar Bey’in yükselişinin zirvesidir. Mustafa ve Bayram’ın yaşadığı gecekondu ise Zülfikar Bey’in cehennem imgelemi.

    Bir başka içeriksel karşılaştırma noktası da #OrhanKemal’in aydınlıkçı gerçekçilik(7) adını verdiği akım ile modernleşmekte olan kentin mimarî çehresidir. Orhan Kemal’in kurban/kahramanlaştırdığı karakterlerdeki potansiyel iyiliğe inancı onları Bildungsheld(8) olarak kurgulamasına yetmez. Avare Mustafa, tereddütleri ve gelgitlerine rağmen statik bir karakterdir. İki sarhoş narası arasında geçen zamanda geçici bir dalgalanmadan sonra değişimi reddetmeye kesin kanaat getirmiştir. Aynı şekilde Zülfikar Bey’in de temel kaygısı başından beri haksız yollarla yaşadığı yükselişin düşüşünü yaşamaktır. Bu yükseliş azmine paralel simge de, apartmanın inşasında çıkılan katlardır. Mehmet ve ailesi bodrum katta oturarak kapıcılık yapacak, Zülfikar Bey de ailesiyle en üst kata yerleşecektir. Çıkılan katlar, Zülfikar Bey’in korkuları ve kızı Hülya’nın Mustafa’ya karşı saplantısal tutkusunun artışı da aynı paralelliği gösterir. Apartman inşaatının pragmatik ve işlevsel amaçlarının önüne Zülfikar Bey’in düşüş korkusu geçerken, Mustafa’yı mahalledeki sosyal statüsüyle kazandığı prestijle yönlendirememesinin getirdiği çaresizlik de misyon edindiği değişimi yaymasına engel olur. Romanın sonuna gelindiğinde bütün karakterler kurbanlaşmıştır. Köksüz bir modernleşme teşebbüsü başarısızlığa uğramış, bağımlılık ve çıkar üzerine kurulan ilişkiler temelsizlikleri yüzünden hüsranla sonuçlanmış, taslağı bir türlü çizilemeyen gelecek planları suya düşmüş, mahallenin tek yasal inşaatı çevresine ve sahibine sadece yıkım getirmiştir. Bir mahalle küçük evreninde, bir apartman inşasının kişisel ve toplumsal düzeydeki tezahürlerini de daha gerçekçi yansıtan ancak başka bir Orhan Kemal romanı olabilirdi; Orhan Kemal “Devlet Kuşu”nun devamını yazmış olsaydı.

    • Orhan Kemal, “Devlet Kuşu”, İstanbul: Epsilon, 2006

    1 Paul Smethurst. “The Postmodern Chronotype: Reading Space and Time in Contemporary Fiction”. Amsterdam: Rodopi, 2000, s. 70.
    2 Mehmet Narlı. “Orhan Kemal ve Mekan,” Orhan Kemal, Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 2012, s. 111.
    3 Orhan Kemal. “Devlet Kuşu”. İstanbul: Epsilon, 2006, s. 7.
    4 a.g.e. 72.
    5 a.g.e. s. 233.
    6 a.g.e. s. 80.
    7 Fikret Otyam. “Arkadaşım Orhan Kemal ve Mektupları”. İstanbul: Aksoy Yayıncılık, s. 111.
    8 Ana karakterin gelişim ve değişimine odaklanan roman türünün kahramanı.

    #devletkuşu #aydınlıkçıgerçekçilik #mahalle #gecekondu

    romankahramanlari yanıtladı 1 ay, 4 hafta önce 1 Üye · 0 Yanıtlar:
  • 0 Yanıtlar:

Üzgünüz, hiçbir yanıt bulunamadı.

Cevap ver: romankahramanlari
Apartman Sanrıları, Gecekondu Gerçekleri* Makale …
İptal Et
Bilgileriniz:

Tartışma Başlangıcı
0 of 0 Yanıtlar: Haziran 2018
Şimdi